5

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kaoslar takımı Bursaspor’da yine hareketli günler geldi çattı. Zaten camia olarak kargaşaya o kadar alıştık ki sükunet ve dinginlik bize asla gelmiyor. Bildiğiniz üzere Esenler Erokspor’a 3-0’lık mağlubiyet sonrası, taraftarın istifa davetine icabet gösteren Bursaspor yönetimi, seçime gitme kararı aldı. Bizler 1 Ekim gecesi bu haberi meslek icabı ve doğru söylemek gerekirse sitelerimize daha fazla tıklanma oranı getirsin diye ‘’Bursaspor’da ŞOK gelişme’’ olarak girsek de şok falan değil, ne şoku yahu! Şaşırdık mı bu istifaya? Gerçekten beklemiyor muyduk? Bursaspor’da son yıllarda yaşanan yönetimsel istikrarsızlık almış başını yürürken, herkesin beklentisi bugün olmasa yarın olacağı yönündeydi ve oldu.

Ben burada yansam yansam tabiri caizse açmayı bekleyen gonca gül misali gencecik çocuklara ve elindeki malzeme kısıtlığından dolayı istediği yemeği bir türlü konuklarına sunamayan Tahsin hocaya yanarım. Maçtan sonra kendisine yapılan eleştirileri çok gereksiz ve anlamsız buluyorum. Görmüyor musunuz Allah aşkına dolap tam takır kuru bakır… Kendisinin de basın toplantısında söylediği gibi eldeki kadro budur! Demem o ki mutfak sahipleri sezon başında tahtayı açmayacağız diyerek kendilerini yırtmasalardı, görev süresi boyunca bu yönetim de devam ederdi, maçlarda tıkır tıkır firesiz giden Bursaspor da olurdu. Nihayetinde takımın sportif başarısızlığı da teknik ekibin değil sizin eseriniz oluyor…

Peki ben burada kızsam kızsam kime kızarım? Büyük resmi çok net bir şekilde görmelerine rağmen harekete geçmeyen ve bir şey yapmayanlara kızarım. Ya da pardon şöyle diyelim, daha iyi olacaktır: ‘’Harekete geçmek için kendi çıkarlarına en uygun zamanı bekleyenlere, seçimi mesela…’’ Biliyorsunuz Bursaspor’da mesele hiçbir zaman kişiler olmadı, bunun artık 10 yaşındaki çocuk bile farkında ve ‘‘EVET’’ siyaset her zaman takımın üzerindeki ak-kara tartışılır en büyük bulut oldu.

Bu arada sözüm Bursaspor Başkanı Ömer Furkan Banaz’a değil anladınız siz… Aksine birleştirici ve yapıcı kişiliğini, bu zamana kadar bizlere takındığı tavrı ve genel üslubunu beğendiğim Furkan beyin yapacak çok da bir şeyi yoktu. Elçiye zeval olmaz ki! Emir alıyor, doğal olarak tek başına karar alamıyor… O yüzden Tahsin Tam’a yapılan eleştiriler kadar, maç sırasında ona yapılan eleştirileri de saçma ve anlamsız buldum. Siz ona niye kızıyorsunuz. Onu yönetene kızın. Unutmayın; filler tepişir, çimenler ezilir!  Şimdi bütün bunları mantık süzgecimizden geçirdikten sonra maçın en aklı selim tepkisi ‘’Alinur istifa’’ tezahüratları diyebilir miyiz?

Geçtiğimiz sezon Hayrettin Gülgüler Başkanlığındaki Emin Adanur yönetimini daha ilk haftalardan başlayan ve sezon ortasında istifaya zorlayanlar şimdi daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalarak istifa etmek zorunda kaldı. Adanur yönetimini gölge başkanlıkla itham edenler aynı pozisyona düşmüş oldu. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yönetim liderliğinde Ömer Furkan Banaz’ın kulüp başkanlığında gelinden noktada ne tahta açıldı, ne de açılması istendi. Son 6 aydır tüm beklentiler boşa çıktı. Kulübe kalıcı gelir sağlayan maddi kaynak yaratılamadı. Sportif başarı üzerine hamleler yapılmadı, herkes muhasebeye odaklandı. Bursa’nın önde gelenlerinin desteğini alamayarak ‘’kalabalığın içinde yalnız bırakıldık’’ demekle yetinildi ya da yalnızlık bilerek seçildi…

Söylemeye gerek yok ama kulağını tıkayıp, gözünü kapayıp, ağzını bağlayanlar için bir kez daha yüksek sesle dile getirelim Bursaspor çok büyük bir camia. İnsanı vezir de eder rezil de. Herkesin bas bas bağırarak tribüne davet ettiği çok değerli Bursa’nın dinamikleri neredesiniz? İnsanların dilinde tüy bitti. Tüm Türkiye’nin konuştuğu Amed maçında takım yalnız bırakılıyor ve ardından derin bir sessizliğe bürünülüyor… Çok bir şey beklemiyorduk zaten ama en azından bol ünlemli bir kınama Tweet’i atsaydınız ve sonrasında da Esenler maçında tribündeki yerinizi alsaydınız.

Kusura bakmayın, Bursa’nın dinamikleri dinamitlik yaptığı sürece yönetime kim gelirse gelsin aynı tas aynı hamam devam eder, olan da Bursaspor için gecesini gündüzüne katıp gerçekten bir şeyler yapmak isteyen iyi niyetli insanların emeğine olur. Zaten bir avuç kalan o güzel insanlar, bu kez o güzel atlarına binip gitmesinler…