0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yerel seçimlerin üzerinden 2 haftadan fazla zaman geçti ve artık kazananlar da kaybedenler de bunu hazmetmeye başladı diyebilirim. 

Kazananlar belediyelerdeki yapılanmalarını tamamlama gayretine girerken kaybeden tarafta ise beklenen değişimin sistemsel mi yoksa isimler bazında mı olacağı tartışılıyor. 

AK Parti Türkiye genelinde bir başarısızlıkla karşı karşıya. Önemli belediyeleri kaybetti. 

Beklediği yeni belediyeleri alamadı. 

Totalde bir sorgulamadan geçmesi bir muhasebe yapması oldukça yararlı olacak kanaati oluştu tüm kamuoyunda. 

Ayakları yere basmayan bir süreç yaşadı AK Parti son dönemde. 

Bunun en önemli nedenlerinden birisi şüphesiz ekonomik koşullar, ancak tek neden bu değil. 

AK Parti yükselişte olduğu dönemde kendisini yenileyebilen ve teşkilatlarını sürekli diri tutabilen bir yapıya sahipti ancak bu son dönemde bir miktar değişti. 

AK Parti sayesinde koltuklara oturanların o koltukları emanet görmek yerine kendilerinin sanması ve koltukları korumaya yönelik bir refleks geliştirmesi dikkate alınması gereken aksamalardan birisiydi şüphesiz. 

Bu yapı beraberinde yukardan aşağıya bir çekinme hadi ilerisi korku oluşumlarına da ne yazık ki neden oldu ve oluyor da. 

Gruplaşmalar, kamu ve iş hayatında üzerindeki etkinin kişiselleşmesi ile de insanların gerek direkt gerekse en direkt olarak çekingenleşmelerini de beraberinde getiriyor. 

Bursa’da seçim gününden itibaren isimler üzerinden bir hesaplaşma yapmaya çalışan ekiplerin olduğunu görüyoruz. 

Efkan Ala, Mustafa Varank ve Davut Gürkan’ın, gece gündüz, mitingden mitinge, köyden köye, ilçeden ilçeye koşuşturarak sahur saatlerine kadar ne kadar çaba gösterdiklerine, vatandaşlarla birebir ilgilendiklerine ve belediye başkanları için oy toplama çalışmalarında ne gerekiyorsa yaptıklarına bizzat şahit oldum. 

Bu isimlerin, yoğun çabalarına rağmen yaşanan yenilgiyi bu kişilere yıkmak doğru değil ve olmamalı da. 

Çünkü bu gruplar, Efkan Ala ve Mustafa Varank arasında bölgecilik temelinde bir çatışma yaratmaya çalışıyor ve bu çatışma atmosferinden güç kazanmayı amaçlıyor. 

Bu gruplar arasında, seçim sürecinde önemli görevler üstlenmiş yerel yöneticiler de bulunuyor. 

AK Parti Genel Başkanvekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın bölgecilik ve kayırmacılık politikalarına izin vermeyeceği bilinen bir gerçek. 

Ancak, bu kesimler, Efkan Ala ve Mustafa Varank arasında yapay bir bölgecilik çatışması yaratma çabasında görünüyor.

Seçimlerin kaybedilmesiyle ilgili 3 isim hedefe konuluyor. 

Üç isim kimler? 

Ekonomi dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. 

Sanki bugüne kadar onun ismiyle kazanıyorlardı ya da aldıkları oyları kendileri aldı (!). 

İkinci isim Efkan Ala…

Oysa Efkan Ala, ilkesel olarak adayları değiştirmek istemişti. 

Mevcut aday isimlerine karşı çıkmıştı ancak Ankara’da ve Külliye’de irade böyle geliştiği için adaylar seçime giren isimler oldu. 

Üçüncüsü ise Davut Gürkan… 

Bütün seçimin faturası İl Başkanı olarak ona çıkarılmak isteniyor. 

Aday belirleme sürecinde doğru ve farklı isimlerin olması için çabaladığını bilmeyenimiz yoktur  

Oysa Bursa başarısızlığının altında o kadar çok neden var ki? 

Halktan kopan yöneticiler, vasıfsız bürokratlar ve kadrolar.

Pervasız siyasiler vs… 

Sadece emeklileri öne sürüp Erdoğan, Ala ve Gürkan hedefe konularak kimse kendisini temize çıkaramaz. 

Evet faturalar ödenecek mutlaka. 

Ama asıl kusurluların da bulunmasında yarar var. 

Ortak aklı, liyakati, gönüllere girecek siyaseti, hakkı hukuku yok sayanların bugün perde gerisinden hedef aramaları, ancak kurnazlık olar ki, o dönem geride kaldı çoktan. 

Bugün Bursa silkelenirken ve olumsuz yapıyı tasfiye ederken mutlaka zihniyet değişimine de gitmesi lazım.

A ismini alıp benzeri B ismini yerine koyarak amaca ulaşmak mümkün değil. 

Halkın seçimde verdiği ders sadece ekonomik değil asıl siyasal ve yönetsel saçmalıklara olduğunu anlamadan ya da anlamak istemeden hiçbir değişimin olamayacağını görmek gerekir. 

Bu şehrin hakkı hukuku için savaşmak yerine geride durup zaman kollayanlar, lobicilik yaparak siyasi ve ekonomik rant devşirenler, kendilerine ilah bellediklerinden korkup hakikati söyleyemeyenler dişe sıralayacağımız sistemden kurtulmalı AK Parti. 

Parti içinde ne kadar çok demokrasi sağlanırsa o kadar çok toparlanma süreci başarılı olur. 

Emir komuta Sisteminin siyasette artık çok da etkili olmadığı, halk arasında da makbul sayılmadığı aşikar olmuş durumda. 

İktidara önce iktidar mensuplarının doğruları söylemesinin ve bundan korkmamasının gerekliliği de ortada. 

Sadece iktidarın doğrularını söylemekle sorunları çözmek mümkün olamıyor.

Sonuç olarak, herkesin sorumluluğu verilen yetki kadardır. 

Bu sonuca etki eden önce unsurlar belirlenmeli. 

Bu unsurlar arasında emeklilerin durumu, emeklilerin maaşları ve emekliler arasındaki maaş adaletsizlikleri önemli faktörler olarak öne çıkmaktadır. 

Ayrıca, hayat pahalılığı ve marketlerin uyguladığı fahiş zamlar da dikkate alınmalıdır. 

Ekonomik olarak alınan kararlar, büyük şehirlerdeki vatandaşların eğilimleri ve bu eğilimlerin diğer illere yansımaları da iyi irdelenmeli. 

Ayrıca, aday tercihlerinin sebepleri ve bu tercihlere sebep olan faktörler detaylıca incelenmeli ve sorumlu kişi veya kurumların izahları alınmalıdır. 

Bu çeşitli faktörlerin etkileşimi, toplumsal ve ekonomik dinamikleri anlamak için kapsamlı bir değerlendirme gerektirir.

Bunların iyice incelenip bunlara sebep verenlerin  önce izahları alınmalı ?