Ak Parti’nin en büyük muhalifi Ak Parti’dir!

Yayın: 13.08.2022 16:37 - Güncelleme: 15.08.2022 20:30

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Covid-19 ile dünyayı ilginç bir sürecin içine sürükleyerek hepimize beddua etmiş olamazlar diye düşünüyorum ama, Çinlilerin, birine beddua etmek istediklerinde, “İlginç zamanlarda yaşayasın” dilekleri aklıma geldikçe acaba demekten de kendimi alamıyorum.

Alamıyorum, çünkü çok ilginç zamanlardan geçiyoruz. Yirmi yıllık iktidarı boyunca en önemli övüncü ekonomi olan Ak Parti’nin, “Çin Modeli” aklıyla ekonomideki akıl almaz ilginçlikteki tutumu bile bir Çin ilencine duçar olduğu hissi uyandırıyor bende.

Fazilet Partisi içindeki, “Yenilikçi-Gelenekçi” kavgasıyla doğum sancısına bizzat şahit olduğum Ak Parti, içine doğduğu siyasal iklimi değiştirmek ve günün koşularına göre siyasetini güncelleyip, siyaseti topyekun dönüştürmek adına daha ilk günlerden hatırı sayılır adımlar atmıştı. Bugün, CHP’deki, “helalleşme”ye varan değişimin sebebi de bir bakıma Ak Parti’nin bu “değiştirme” gücünün bir sonucu olarak okunabilir.

Fakat her değişimden iyi bir sonuçlar çıkmayacağı; özü itibariyle koalisyonlara karşı olan yeni sistemin, ülkeyi yeni ve eskisinden daha kötü, çoklu ve sürekli bir koalisyona mahkum etmesiyle tecrübe edildi.

Bu sarsıcı tecrübeden mütevellit oluşan/güçlenen muhalefet sanıldığı gibi sadece karşı mahallenin gelişen muhalefet etme yeteneğinden değildir.

Ak Parti, bir “Erdemliler Hareketi” olarak yola çıkarken doğru kodlar üzerinden kurguladığı siyaset etme anlayışını, yolda yaptığı yanlış yazılım güncellemeleriyle sürdüremediği gibi, başta ekonomi olmak üzere birçok alanda kendi başarılarının çok gerisine düşmekten de kurtulamadı.

Ne yazık ki; kendiyle mukayese edilen Ak Parti, kendisinin gerisinde kaldığı için kendisine en büyük muhalefet yine kendisi olmuştur. Bu büyük bir açmaz fakat daha büyük açmaz ise Ak Parti’deki söz/yetki sahiplerinin bu ölümcül gerçeği ölümüne ıskalamalarıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yakın tarihinin en önemli seçimlerinden birine hazırlandığını hatırlatıyor. Bu, sadece motivasyon artırmak maksadıyla siyaseten söylenmiş bir söz değildir. Nitekim, önümüzdeki seçimi diğerlerinden önemli kılan çarpıcı ayrıntı, 2023’de oy kullanacakların önemli bir bölümünün ilk defa Ak Parti döneminde oy vermiş veya verecek olanlardan oluşuyor olmasıdır.

Bu, seçimin kaderini değiştirecek ölçekteki seçmen kitlesi, Türkiye’yi Ak Parti öncesi dönemlerle değil, Ak Parti’yi, Ak Parti’yle kıyaslıyor. Ak Parti’deki söz/yetki sahiplerinin ıskaladığı yer de burasıdır ki; onlar Ak Parti öncesinden bihaber seçmene Ak Parti öncesini anlatıyorlar. Oysa bu seçmen kitlesinin öncesinin de Ak Parti olduğunu kaçırıyorlar.

SON SÖZ:

Ak Parti’ye yeniden kazandıracak yegane çözüm; öncesi de Ak Parti olan kesime Ak Parti öncesini anlatmak değildir. Tıpkı, yola ilk çıkışta yaptığı gibi kuşatıcı reform siyasetini öncelemek, 17-25, 15 Temmuz gibi içinden geçilen zor/ilginç süreçlerde biraz da zorunluluktan halının altına süpürülen sorunlarla yüzleşip, çözmek için doğru ve cesaretli adımlar atmaktır. Aksi halde, Ak Parti’nin değiştirme gücü kendini değiştirmeye yetmediği taktirde artık kendinin değiştirileceğini görmeli.

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ