DOLAR

27,1669$% 0.16

EURO

28,9902% 0.28

STERLİN

33,3756£% 0.07

GRAM ALTIN

1.682,08%0,47

ÇEYREK ALTIN

2.781,00%0,04

BİTCOİN

724564฿%0.82701

Akşam Vakti a 19:12
Bursa PARÇALI AZ BULUTLU 26°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Reklam

Buyurun, kabineyi değerlendirelim!

Yayın: 04.06.2023 22:43 - Güncelleme: 06.06.2023 17:52

Kabine yazıma, kabinde yolcuyla tartışan Nebati beyle başlamak istemezdim, ama gözündeki ışığı göremeden günün bittiğini hatırlatmak istedim. Siyaset böyle bir şey işte. Koltuğa oturduğunuzda hiç gelmeyecek kadar uzakta sanılan son, göz açıp kapayıncaya kadar geliyor ve bir bakmışsınız koltuğunuza başkası oturuvermiş.

Son süreçte en büyük meselemiz ekonomi olduğundan mütevellit seçimi ister muhalefet kazansın isterse ister iktidar devam etsin en çok ekonomiyi kimlerin, daha doğrusu hangi anlayışın yöneteceği merak ediliyordu.

Muhalefetin kazanması halinde dümene İYİ Partili Bilge Yılmaz‘ın geçeceği neredeyse kesin gibiydi. Açık söylemek gerekirse, sadece ekonomi bilgisiyle değil, insani duruşuyla da göz dolduran bir isimdi Bilge Yılmaz. Bu millet, seçim vesilesiyle bu topraklarda yetişen güzel bir evladını daha tanıma fırsatını buldu. İşini layıkıyla yapacağından da kimse kuşku duymuyordu. Fakat seçim, ekonominin ötesinde argümanlarla vücuda geldiği için kazanan taraf iktidar oldu.

Ne var ki; saat gece yarısı on ikiyi vurdu ve seçim kazandıran gündemin büyüsü bozuldu. Gerçeğin iflah olmaz ekonomik kriz olduğu ortadaydı ve zaten Mehmet Şimşek‘in adının bu kadar çok konuşulmasının sebebi de buydu. Nihayet beklenen oldu. Yeni kabinesini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hazineyi ve maliyeyi Şimşek’e emanet etti. Eminim, yoğurdu üfleyerek yiyen birçok kişi derin bir “oh” çekmiştir.  

Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, selefi Nebati beyin, “Gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz?” diyecek kadar aşkla haykırdığı, ama daha sonra kendisinin bile tekrar edemediği “Epistemolojik kopuş” ifadesiyle bütün bağlarından kopardığı ekonomiyi yeniden bir hakikat kazığına bağlayabilecek mi bekleyip göreceğiz.

Ben ekonomist değilim, fakat gerçek ekonomistlerin tahlillerinden öğrendiğime göre; Türkiye’nin ilerlemesi için dış kaynak bulması şart. Aklı başında hemen herkes bu hususta hemfikir. Mehmet Şimşek‘in bu  kaynağı bulma imkanı da fazlasıyla var. Fakat sadece görevde olması yetmez. Erdoğan’ın eş zamanlı olarak hukuk başta olmak üzere her alanda liyakate dayalı esaslı adımlar atıp, kalıcı güven sağlaması da gerekiyor.

Her ne kadar, bir kabine değerlendirmesi yapmak niyetiyle klavyenin başına geçmiş olsam da deva bekleyen en büyük dert ekonomi olduğu için lafın çoğunu bu kısma ayırmış olduk ister istemez.

Madem ekonomi artık emin ellerde, o halde gelin biraz da kabinenin diğer üyelerine bakalım. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Başkanlık sisteminde yardımcılar, genellikle bir sonraki seçimin potansiyel başkan adayıdır. ABD’de bu hep olmasa bile genelde böyledir. Misal, Biden, Obama’nın yardımcısıydı, şimdi başkan. Biden’in yardımcısı Kamala Harris ise geleceğin en önemli başkan adayları arasında gösteriliyor.

Bizde ise tam tersi yapılıyor. Hiç başkan olamayacak isimler başkan yardımcısı yapılıyor. Bunun sakıncası şu: Olası bir olağanüstü seçimde ülke 45 gün içinde belki de hiç tanıma fırsatı bulamadığı, üzerinde tartışamadığı isimlerle seçime gitmek zorunda kalacak. Yani, uygulama sistemin ruhuna aykırı. Kaldı ki; sadece bu değil. Bizdeki birçok uygulama sistemin ruhuyla çelişiyor ki; bundan sebep, “Türk tipi” diyerek bu açığın üstü örtülüyor. Daha doğrusu, örtüldüğü zannediliyor. Gerçekte baş örtülse ayaklar, ayaklar örtülse baş açıkta kalıyor. Cevdet Yılmaz kuşkusuz iyi bir isim, ama bu manada iddiasız bir isim. Tıpkı selefi Fuat Oktay gibi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: Kamuoyunda, “Temiz bir insan” algısı hakim. Uzun süredir bu bakanlık üzerinde estirilen olumsuz havayı/tartışmayı sonlandırabilecek bir isim gibi duruyor. Umarım toplumda uyanan bu ilk intibaı tersine çevirmez, liyakatli bir ekiple demokratikleşme anlamında güven artırıcı işlere imza atar.

Dışişleri ve Milli Savunma bakanlıklarına bütüncül bakmak lazım. İbrahim Kalın‘ın, Hakan Fidan‘dan boşalan MİT Başkanlığı’na oturacağı düşünülürse, Milli Savunma, Dışişleri ve MİT dengesini korumaya yönelik, güvenlikte istikrarlı bir ilerleme tercih edildiği ortada. Bu, devletin güvenlik politikalarında fazla bir değişimin olmayacağı anlamına geliyor.

Kabinede en dikkat çeken isim ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin olsa gerek. Zira daha önce “Kişiye özel kanun” iddialarıyla rektör olmuş ve akademik camianın tepkisini çekmişti. Bu konunun sürekli onunla anılacağı ortada. Oysa, Ak Parti’nin en başarısız olduğu yer eğitim ve bu alanda devrim niteliğinde işlere imza atılması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanı’nın, işinden çok siyasetiyle anılması işini daha iyi yapması adına zaman kaybı olacaktır. Umarım olmaz ve bu alanda harika işlere imza atar. Milli Eğitim Bakanlığı’na siyaset üstü bakılmalı ve her bakımdan pozitif ayrımcılık yapılmalı diye düşünüyorum.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu: Geçmişte Bursa’da da görev yapmış iyi bir karayolcu olduğu ve alanında yeterli donanıma sahip olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Tabi, başarı için bu tek yeter sebep olmuyor. Burada da yine, ehliyet ve liyakat öne çıkıyor. Bu konuda hassasiyetini korursa başarılı olacağı kanaatindeyim.   

Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan: İşin uzmanlarının yorumu şu: Bakanlığın ana konusu çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileridir. Çalışma hayatı ve sendikal faaliyetlere hakim olmayı, kamu finansmanını iyi bilmeyi gerektirir. Yeni bakanın bu konulardaki hakimiyetini bilmiyorum, fakat Vedat Bilgin‘in gölgesinde kalabilir.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: Ülkenin en önemli ve öncelikli sorunu olan ekonominin düzlüğe çıkmasının yolu adaletten geçiyor. Yeni bakanın omuzlarında hukuk devleti konuları ve yargıya güven gibi çok ağır bir yük olacak. Kamuoyu, bu sorunları aşacak daha bağımsız bir isim bekliyordu. Yeni bakanın, Ak Parti’nin kuruluşundan beri siyasi yapıda olması ve Meclis’te bugüne kadar hep ikici, üçüncü sayılacak görevlerde bulunması beklentiyi tam karşılamadı.

Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı: Tarım Bakanı’nın tarımcı olmaması, bakanlığın ana konularına hakim olmadığı kanaati uyandırıyor. Tamam, bakan yardımcılığı görevini yürüttü, ama tarımdan çok gübre fabrikalarına baktığı için konuya hakimiyeti tartışmalı. Özellikle pandemiyle birlikte stratejik önemi bir kez daha anlaşılan tarım için daha derinlikli bir isim bekleniyordu. Ne kadar başarılı olacak, bekleyip göreceğiz.

Sanayi Bakanı Mehmet Fatih Kacır: Konusuna hakim birisi olarak görünüyor, ama dakika bir gol bir sayılacak şekilde ortaya çıkan “Fetullah Gülen’i seviyorum” şeklindeki paylaşımda bulunduğu iddiası eğer doğruysa bir süre işini gölgeleyecektir. Fakat doğu bile olsa bu çok önemli mi? Elbette değil. Çünkü: 15 Temmuz gecesi eski vali Harput ile yazıştığı iddia edilen ve çarşaf çarşaf FETÖ paylaşımları ortalığa saçılan kişinin belediye başkanı olduğu yerde Bakan Kacır‘ın paylaşımı hafif kalmaz mı?   

Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki: Belli ki; yerel seçimler öncesinde belediye başkanlarını tanıyan birisi olarak bilinçli seçilmiş. Fakat bir önceki yerel seçimleri berbat yönettiği ortada. Zaten Özhaseki için “Berbat yönetti, ama iyi bakan” yorumu yapılıyor. Bu yorum, Ak Parti’nin tercihlerinin bir özeti gibi bir bakıma.

Şöyle ki; Ak Parti, nicedir ne kadar “berbat yöneten” adam varsa hepsine “iyi” payesiyle makam veriyor. Misal, Alinur Aktaş, Bursa’yı da, Bursaspor’u da berbat yönetiyor, ama sorsanız, “iyi başkan.” Misal, Ak Part’yi Bursa’da en berbat yöneten Ayhan Salman, berbat yönetimine ödül olarak nerdeyse pamuklara sarılacak.

SON SÖZ:

Sakın bana, “Ama adamlar kazanıyor” demesin kimse. Bu kadar yanlış tercihe rağmen halk bu adamlara oy vermez, ama “Bin yıl” sürdürme arsızlığıyla 28 Şubat’ı yapanların, Erbakan’a yapılanların intikamını alıyor. Hala hırsını alamadığı için de Ak Parti’ye verdikçe veriyor. Fakat halkın samimiyetle verdikçe verdiğini kibirle har vurup harman savuranlar sonucun nereye varacağından, neye mal olacağından haberleri bile yok. Daha kötüsü umurlarında da değil. Hiç umudum yok, ama umarım bu arkadaşlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın “Bugün kırgınlıkları unutma günüdür. Küslükleri elimizin tersiyle itme günüdür. Bugün zihnimizdeki bariyerlerden arınma, ön yargılardan kurtulma, dayatılmış korkulardan sıyrılma günüdür…” sözlerini kendileri için de söylendiğini bilirler ve bihakkın gereğini yapabilirler.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Silinmiş cevizlerin altını arayan Karaca

HIZLI YORUM YAP