Çareyi çaresizlikte aramak!

Yayın: 17.08.2022 00:14 - Güncelleme: 18.08.2022 00:23

BEĞENDİM

ABONE OL

News

AK Parti’nin, yirmi birinci yaşını kutladığı şu günler, beraberinde kaybetme kaygısını da en fazla hissettiği günler olarak tarihin not defterine yazılıyor.

Tamam, yirmi bir yıllık yıpranmışlığa inat AK Parti’nin taraflı tarafsız hemen bütün anketlerde hala birinci parti olması; muhalefetin, başını ellerinin arasına alıp sebebini kendisine sormasını zorunlu kılıyor, orası ayrı bir mesele ama bu seferki birincilik kazanmaya yetmeyebilir.

Bunun en belirgin sebebi ise kötü giden ekonominin yanında ısrar edilen ekonomik modelin ümit vermemesi ve “çare” olarak sunulan ama sığ bir siyasi manevra olmaktan öteye geçemeyen çaresizlik olsa gerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın da ifade ettiği gibi; Türkiye, yakın tarihinin en önemli seçimlerinden birine hazırlanırken, yine tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyor, en yüksek enflasyonla boğuşuyor. İnsanların alım gücü düştü, hayati önemdeki gıda ürünlerine ulaşmak zorlaştı. Haliyle, hükümet de bu açmazdan çıkmak için çare/ler arıyor.

Bu manada, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın talimatı ile Tarım Kredi Kooperatiflerindeki otuzdan fazla temel tüketim ürününde indirim yapılacağı açıklandı.

Bu, “müjde” olarak sunulan haber ilk bakışta güzel gelebilir. Fakat gerçekten güzel mi? Bu indirim, pahalılığa çare olabilir mi?

Aslında cevabı çok net: Olmaz. Peki; neden olmaz? Bir defa, ülke genelinde 1400 noktada sunulacak indirimli ürünlere herkesin ulaşması mümkün değil. Ulaşanlar ise market önlerinde uzun kuyruklar ve istenmeyen görüntüler oluşturacak. Bu, muhalefet için elverişli bir malzeme olmayacak mı?

Öte yandan, marketlerin stok kapasiteleri yeterli gelmeyeceği için bekleyişe rağmen ürünlere ulaşamayanlar olacak ki; bunların taşmış sabırları iktidarın iyi niyetine galebe çalmayacak mı?

Her şey bir tarafa, burada başka bir sorun daha var. O da, TKK, ürünlerini indirimsiz sattığı halde 2021’de 250 milyon lira civarında zarar açıklamış. Şimdi yapılan indirimler yeni ve daha büyük zarar anlamına geliyor. Peki; bu zararı kim/nasıl karşılayacak? Nihayetinde bu zarar da milletin cebinden çıkmayacak mı?

Zaten zarar eden bir kamu kurumundaki göze çarpan en vahim olay ise, “İlan, reklam ve tanıtım giderleri” olarak karşımıza çıkıyor. Hazırlanan bağımsız denetim raporuna göre TKK, 2021 yılında ilan, reklam ve tanıtım için toplam 5 milyon 709 bin 752 bin TL harcamış. Bu, adeta tüy dikmek değilse nedir?

SON SÖZ:

AK Parti’nin eridiğini gören muhalefet, “erken iktidar” hayaline dalmamalı. Fakat AK Parti de, hala birinci parti olduğuna güvenerek “kazanacağım” havasına girmemeli. Bugün itibariyle görünen, seçim muhalefet lehine ortadadır. Muhalefet, yanlış aday ve bariz hata yapmadığı müddetçe ipi göğüsleyebilir. AK Parti ise süreci çevirmek istiyorsa, çılgınca bir karar verip, en başta bu çılgınlık olan ekonomik modele son vermeli ve çareyi çaresizlikte aramaktan vazgeçmeli.

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ