27,1669$% 0.16
28,9902€% 0.28
33,3756£% 0.07
1.682,08%0,47
2.781,00%0,04
724564฿%0.82701
Yayın: 18.09.2023 20:49 - Güncelleme: 20.09.2023 20:19
Bursa’da Cumhuriyet Halk Partisi, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yaptığı kongre ile yeni il başkanını seçti.
Nihat Yeşiltaş rakiplerine fark atarak yeni il başkanı oldu.
İl kongresi tamamlandı ama tartışmalar bitmedi.
Kongre tamamlandı tamamlanmasına ama kongre öncesi ilçelerde yaşananlar daha uzun süre tartışılacağı benziyor.
Kongre öncesi yaşananlar sadece Bursa ile sınırlı değil.
Türkiye genelinde birçok il ve ilçe kongrelerinde benzer olaylar yaşanmıştı.
Parti içi demokrasi açısından büyük önem taşıyan bu kongreler, maalesef birçok yerde olduğu gibi Bursa’da da tartışmalı geçti.
‘Kazanmak için her şey mübah’ anlayışının hakim olduğu bu süreçte durumun ne kadar dramatik hale geldiğini iki örnekle anlatmaya çalışayım.
Birinci örnek İnegöl’de yaşandı.
İnegöl kongresinde diğer ilçelerde olduğu gibi ilçe başkan adayları delegelik ve meclis üyeliği vaatleri ile oy toplamanın gayretine girdi.
İddiaya göre ilçe başkanı seçilen Zemci Şahin, bu süreçte delegelik sözü verdiği isimleri son dakika saf dışı bırakarak listeye yeni isimler eklendi.
Bu tür davranışlar, parti içindeki güveni zedeler ve partililer arasında hüsran yaratır.
Delegelik sözü verilip son dakika değişiklikleri, parti içi demokrasinin işleyişini olumsuz etkiler ve gelecekteki seçimler için olumsuz bir hava yaratır.
Bunu il seçiminden ayrı tutmamak gerektiğini şöyle anlıyoruz, liste dışı bırakılan isimler Turgut Özkan’a yakınken listeye son anda alınanlar ise Nihat Yeşiltaş’ı destekleyen isimlerden oluştu.
Listeye son anda eklenen isimlerden birisi Zemci Şahin’in yeğeni. Başka akraba ya da yakınların da listeye eklediği ileri sürülüyor.
Turgut Özkan seçimi kazanamayınca İnegöl örgütü bir kez daha karıştı.
Dilden dile dolanan öyle hikayeler var ki gerekten şaşırmamak elde değil.
İnegöl örgütünde bir başka sıkıntı ise adam kayırma, eş -dost akrabaların partide yer tutması. Dedikodu ve fitne siyasetinden bir türlü vazgeçmiyorlar.
İkinci örnek Mudanya ve Mudanya örneği çok daha sarsıcı.
Mudanya’da Hayri Türkyılmaz ve ekibi partide tam hakimiyeti sağlamış durumda uzun süredir.
Yeni seçilen ilçe yönetiminde 16 kişiden 12’sinin belediye çalışanı olduğu söyleniyor.
Yeni ilçe başkanının eşinin de seçildikten 3 gün sonra belediyede işe alındığı ifade ediliyor.
Bunun yanı sıra il delegelerinin yarısının belediye çalışanı, kalanının da bir akrabasının mutlaka belediyede çalıştığı dilden dile dolanıyor.
Türkyılmaz kendisini ve eşini de delege yaptı Mudanya’da.
Demokrasiden hukuktan vs bahseden Türkyılmaz’ın partiyi tam bir tek adam rejimiyle yönettiğini tüm CHP’liler de söylüyor
Kaldı ki bu durum Bursa kamuoyunda da zaten biliniyor.
Kendi partisinde demokratik tüm kuralları yok sayan ve belediye personellerinden ilçe yönetimi kuran Türkyılmaz, il kongresinde Nihat Yeşiltaş’tan yana tavır koymuştu.
Öyle ki Turgut Özkan, ilçeye ziyarete gittiğinde tek bir delegenin Özkan’la buluşmasına imkan tanımadılar.
Yıldızlı demokrasi örneği.
CHP’de yaşanan bu tür olaylar, partinin genel durumunu yansıtıyor.
Parti içi demokrasiye duyulan ihtiyaç, şimdi daha fazla hissediliyor.
CHP’nin liderlik yapısının ve delegasyon sürecinin gözden geçirilerek daha şeffaf ve adil bir yapıya kavuşturulması gerekiyor.
CHP’nin Bursa’da ne hale düştüğünü ve siyaset üretmek bir kenara bireysel çıkarların üst düzeyde olduğunu gösteren bir örnek de kongrede dilden dile dolanan bir bilgi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin eşi Hafize Altepe’nin de CHP’den il yönetimine talip olduğu fakat milletvekilleri ve delegelerin kendisine destek vermemesi sonrası yönetimde yer alamayacağını anlayınca partiyi hemen terk ettiği söyleniyor
Bu tip bir hareket gerçekten parti adına düşündürücü ve üzücü.
Öyle bir durum ki, insanlar kendi çıkarları için partiye girip, amaçlarına ulaşamayınca hemen terk ediyorlar.
Bunu politika yapma anlayışı olarak görmek elbette yanlış. Ama maalesef durum böyle.
CHP, Türkiye’nin köklü partilerinden biri olarak, bireysel çıkarların partinin genel çıkarları üzerinde olmaması gerektiğini anlamalı.
Partililerin, partinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün tutması gerekiyor.
Geleceği iyi görünmeyen CHP’nin yılardır yaptığı yanlış politikanın kurbanı olmayı da dünden kabullenmiş zaten.
Bursa’da yaşananlar CHP’nin genel yapısını yansıtıyor.
CHP’nin ileri demokrasi anlayışı, parti içi demokrasi anlayışı tamamen çökmüş durumda.
CHP’de güçlü olanın haklı olduğu, haklı olanın değil, güçlü olanın kazandığı bir süreç yaşanıyor.
Bu süreç CHP’nin geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
CHP’nin yeniden yapılanma sürecine gitmesi, partililerin partiyi sahiplenmesi ve parti içi demokrasinin işler hale gelmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, CHP’nin acilen kendini yeniden değerlendirmesi ve yapısını gözden geçirmesi gerekiyor.
Parti içi demokrasinin işler hale getirilmesi, partililerin partiyi sahiplenmesi ve bireysel çıkarların parti çıkarlarının üzerinde olmaması gerekiyor.
CHP kongresinden hayli ilginç notlar?