DOLAR

19,0434$% 0.09

EURO

20,6882% 0.88

STERLİN

23,4440£% 0.62

GRAM ALTIN

1.196,55%0,79

ÇEYREK ALTIN

1.967,00%0,91

BİTCOİN

544789฿%1.42685

İmsak Vakti a 05:36
Bursa HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Cumhuriyet Bayramımızı neden kutlamalıyız?

Yayın: 28.10.2017 18:09 - Güncelleme: 28.10.2017 18:09

2012 yılında radyo programı hazırlıyor ve sunuyordum. Her sabah dinleyicilerimle, yurttan dünyadan ilginç haberleri paylaşıyordum. Kendi yorumlarımla birlikte dinleyici yorumlarını canlı yayınlıyordum.

Ulusal Bayram kutlamalarının kaldırıldığı haberi bomba etkisi yaratmıştı. Başlık şöyleydi: “19 Mayıs kutlamalarına yasak geldi.”

İl Milli Eğitim Müdürlükleri’ne gönderilen genelgede; “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı törenlerinde yönetmelikte yer almayan senaryo, değişik renk ve nitelikte gösteri ve fon çalışmaları gibi etkinliklere yer verilmemesini, kutlamaların sadece okullarda yapılmasını” istiyorlardı.

Törenlerin kaldırılma gerekçeleri ise komik ötesiydi: Mevsim olarak soğuk havalarda gençlere prova yaptırılıyormuş. Bu da sağlık sorunlarına neden oluyormuş. Çalışma sürelerinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisi azalıyormuş. Motivasyonları düşüyormuş. Bu durumu istemeyen velilerle okulun ilişkileri bozuluyormuş.

Haberi okuduğum sabahı hiç unutmuyorum. Çünkü yayında bu kararın yanlış ve planlı olduğuna dair yaptığım anonsun ardından gelen yüzlerce mesajın, yarısı beni destekliyor, diğer yarısı beni linç etmeye çalışıyordu. Halkımızın hiç azımsanmayacak bir bölümünün sistemi yanlış bulduğu gerçeğini, kemiklerime kadar sızıyla hissettiğim ilk gündü. Ve pek tabii milli bayramlarımızın stadlarda gerçekleşen görkemli kutlamaları da sona erdi.

Sonrası da geldi…

Hem de daha sık ataklarla…

Milli bayramlarla ilgili resmi olarak gerçekleştirilen bu yaptırımın ilk yılında, kemiklerimin sızlamasını bir nebze hafifleten müthiş tepkiler de olmuştu. Pek çok ilimizde yürüyüşler, gençlik şölenleri düzenlenmişti. Binlerce kişi katılmıştı.

İlk karşı ataktı…

Öncesindeki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı‘nda da, Cumhuriyet Bayramı‘nda da terör ve doğal afetler bahane edilerek kutlama yapılmamıştı. Devlet büyüklerimizse aynı tarihlere denk gelen hiçbir düğün derneği kaçırmıyorlardı.

Aynı yıl Başkent Ankara’daki 29 Ekim yürüyüşü, valilik tarafından yasal olmadığı gerekçesiyle engellenmeye çalışılmıştı.

Yine aynı yıl Cumhuriyet Bayramı için İstanbul Kadıköy Belediyesi’nin caddeye bayrak ve Atatürk posteri asma çalışmaları İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından engellenmeye çalışılmıştı.

Bu densiz çabalar tabii ki başarılı olamamıştı.

Kutlamalar çok daha coşkulu olmuştu.

2012 yılında radyo programımda tepkiyle yaptığım konuşmamın heyecanını hala yaşıyorum.

Ama endişeye eşlik eden kalp çarpmalarıyla değil.

Heyecanımı umuda eşlik eden kalp çarpıntısıyla yaşıyorum.

Neden mi?

Sonraki 5 yıl boyunca gördüm ki; Cumhuriyetimize, demokrasiye ve geleceğe inanan halkımız, her yıl tüm milli bayramlarımızı daha da coşkuyla kutlar oldu.

Ataklar ters tepti. Güçlü karşı ataklar oluştu. Aslında gerçekler su yüzüne çıktı. Kimin ne kadar ülkesine ve Cumhuriyetine sahip çıktığı ortaya kondu.

Bu yüzden müsterihim. Umudum sonsuz. Geleceğimizin üzerine oynanan her oyun, bizi gerçeklerle yüz yüze getiriyor. Daha çok vatandaşımızın farkındalığı artıyor. Daha çok sahip çıkıyoruz.

Sosyal medyada gençler harika Atatürk tabloları yapıyorlar. Sevgilerini bağlılıklarını anlatan harika videolar hazırlıyorlar. Cumhuriyete, memlekete dair türkülerimiz, marşlarımız yeniden yorumlanıp, tüylerimizi diken diken hale getirip, içimizdeki coşkuyu artırarak yayılıyor.

Bu sebeple 29 Ekimlerde, 23 Nisanlarda, 19 Mayıslarda, 30 Ağustoslarda sokaklarda olmalıyız.

Hangi şehirde olduğumuzun önemi yok.

Çıkmalıyız meydanlara.

Ellerimizde bayraklarla yürümeliyiz.

Hep birlikte.

Atatürk’ün düşüncelerinin yaşadığını göstermeliyiz.

Bir kez daha…

Ve pek tabii ilelebet!..

ad826x90
ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Sağlıklı yaşam ya da sağlıkla yaşamak

Abone Ol

HIZLI YORUM YAP