28,9919$% 0.23
31,2252€% -0.16
36,3918£% -0.22
1.866,38%-1,07
3.135,00%-0,31
1271804฿%-0.90623
Yayın: 26.10.2023 22:42 - Güncelleme: 30.10.2023 22:51
Bir siyasi partinin varlığını devam ettirebilmesi için birineolojik tabana, ciddi bir seçim başarısına, halkta kabul görmeye ihtiyacı var.
Tabi varlığını devam ettirebilmenin bir başka önemli ayağı da tabandan tavana gelişmesidir.
Ali Babacan, bir grup arkadaşıyla birlikte liberal demokrat çizgide olmasını istediği ancak pek de bir çizgi tutturamayan DEVA Partisi’ni kurduğunda özellikle oldukları yerde pek tutunamamış isimlerle ve siyasete sonradan monte edilmeye çalışılan yeni yüzlerle bir rüzgar oluşturmaya çalıştı.
Batı tarzı bir siyasi çizgi izleyen ve tamamen ekonomi üzerine yoğunlaşan ya da bu algı üzerine yapışan DEVA, tarihinin ilk seçimlerinde ne logosunu kullanabildi ne de fikirlerini ortaya koyabileceği bir platform kurabildi.
Varlığını ispat etmek yerine CHP ile yapılan bir anlaşma ile 15 vekil çıkardı ancak tüm teşkilatlarını küstürdü.
Daha da önemlisi inanırlığını ve güvenilirliğini yok etti. 15 vekilin tamamının Babacan’ın kankalarından olması da taşrayı yok saydığı algısını oluşturdu ki, zaten ölü doğan DEVA bir adım ileriyi göremeyecek hale geldi.
Seçimlerin ardından da toparlanmayı sağlayamayan ve özellikle Anadolu’da gün be gün eriyen Babacan’ın DEVA’nda bu kez çözülme başladı.
Her gün il ilçe başkanları ve yönetimlerinden istifalar geliyor.
Son olarak İstanbul’da 13 ilçe başkanı yöntemleriyle birlikte partilerinden istifa etti.
Batman ve Şırnak’ta hem il hem de ilçe başkanları yöntemleriyle birlikte istifa ettiler.
Diyarbakır’da da istifalar var. Dahası bir çok kentte birkaç gün içinde üst üste istifaların geleceği ifade ediliyor.
Ciddi anlamda üye kaybettiğini de düşünürsek, DEVA kapısına kilit vurmaya hazırlanıyor diyebiliriz.
Ne geniş kitlelere ulaşma imkanı sağlayabilir ne de halkı ikna edebilecek bir duruş sergileye bildiler!
Üstelik teşkilatları da bulabildikleri isimlerle ancak ayakta tutma yoluna gittiler.
Bu da siyasette ölümcül hatalar anlamına geliyor.
Bursa’ya gelirsek, Serkan Özgöz yönetiminde aslında iyi bir ivme yakalamış, kamuoyunda da ligi görür hale gelmişti DEVA.
Ancak önce kendi logo ve adayları ile seçime girme kararı alıp adaylıkları kabul ettikten sonra son anda vazgeçip 15 ismi CHP’den vekil yapınca Babacan, motivasyon ortadan kayboldu.
Bursa’da Özgöz ve ekibinden birçok kişi bu durumu hazmetmedi ve bir daha görev almama kararı aldılar.
Bir süre yeni il başkanı arayan ancak teşkilatlarını tutamayan DEVA’da 11 ilçe başkanı istifa etti ya da istifa ediyor. DEVA Partisi’nden istifa edenlerin önümüzdeki hafta Ankara’da CHP’ye katılmaları bekleniyor.
Geride de pek bir şey kalmıyor açıkçası.
Zaten seçimden sonra yönetim ve ilçe başkanı bulmakta oldukça zorluk çeken DEVA’nın Bursa hikayesinin de nihayete ermek üzere olduğunu söyleyebiliriz.
Zaten başta da dediğimiz gibi ideolojik bir temele oturmayan, halkı yakalayamayan ve tartışmalı isimlerin de yönetiminde yer aldığı DEVA, benzerleri gibi kısa sürede saman alevi gibi sönüp, tarihin tozlu raflarında yerini alacak gibi görünüyor.
DEVA Genel Merkezi’nin genel seçimlerde kendini sınayıp kendi ismi ve adaylarıyla seçime girmemesi tarihi bir hatayken, bu kez yerel seçimlerde ittifak yapması gerekirken kendi logosu ve adayları ile seçime girme kararı alması siyasi intihar anlamına geliyor.
Parti üst yönetimi bunu anlamasa ve umursamasa da teşkilatlardaki az siyaset bilenler bile bunun partinin umutsuz vaka haline geldiğinin bir göstergesi olduğunu görüyor.
Dolayısıyla Türk siyasetinden bir DEVA gelip geçti diyebiliriz geride bir tek iz bırakmadan, bir tek seçim görmeden. Parti gerçekten yerel seçimlere girebilir mi?
Çok ama çok zor!
Bize ne diyebilir misin?
CHP Mudanya’da yarış: Kim kazanacak? Kim zayıf halka?
AK Parti’nin Büyükşehir adaylarında son durum
Nilüfer’de kim başkanlık koltuğuna oturacak?
Bozbey sahaya indi, AK Parti kartları yeniden karmalı…
Bozbey’in gövde gösterisi sadece iktidara karşı mıydı?
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin muhteşem gecesi
Büyükşehir için en kuvvetli aday kim?
Osmanlı’yı yok eden Mustafa Kemal miydi?