27,4690$% 0.56
29,1395€% 0.32
33,6790£% 0.73
1.650,68%0,52
2.748,00%0,32
743105฿%2.67453
Yayın: 14.06.2023 18:07 - Güncelleme: 14.06.2023 18:52
Haber: Ebru Taşdemir
Kamera: Fırat Yıldırım
Hürriyetçi Eğitim Sen Bursa Şubeleri ile Hürriyetçi Tarım Orman Sen Bursa Şubesi Şehreküstü Meydanı’nda gerçekleştirdiği ortak basın açıklamasında Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) çağrıda bulundu.
Ortak basın açıklaması Hürriyetçi Eğitim Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Sedat Gençler ve 2 Nolu Şube Başkanı Hilal Yazıcı Angın ile Hürriyetçi Tarım Orman Sen Genel Başkan Yardımcısı Murat Kaplan tarafından gerçekleştirildi.
‘EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI 25 BİN LİRAYA ÇIKARILSIN’
Hürriyetçi Tarım Orman Sen Bursa Şubesi adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Murat Kaplan, “Ülkemizde son iki yılda uygulanan ekonomik politikalardan en fazla etkilenen kesim sabit ücretli, çalışan kesim olmuştur ve bu yük maalesef çalışanların sırtına yüklenmiştir. Günümüz şartlarında memur, bırakın ev araba almayı; ev kirasını ödemekte ve aracına yakıt koymakta zorlanmaktadır. Son beş yılda gıda, giyim, kira, dolar, ev-araç fiyatları neyi baz alırsanız alın memur maaşlarında en az yarı yarıya erime meydana geldiği açıktır. Bizler özellikle son beş yıldır en az yarı yarıya eriyen maaşlarımızın telafi edilmesini ve Türkiye Yüzyılı”na yakışır bir şekilde en düşük memur maaşının 25 bin liraya çıkarılmasını talep ediyoruz. Biz geçimi düşünerek değil işimize yoğunlaşarak ülkemize, milletimize faydalı olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Protestolarını diplomalarını yırtarak gösteren eğitimciler, memur maaşlarına yapılan zamları işaret ederek öğretmenlerin enflasyona ezdirildiklerini ifade etti.
Basın açıklamasında açılan pankartlarda “Diploma kağıt değildir emektir, bilgidir, donanımdır” ile “Sözünüzü tutun mülakatı kaldırın” yazıları dikkat çekti.
‘HÜKÜMET MEMURLARI HİÇBİR ZAMAN SEVEMEDİ’
Hürriyetçi Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Sedat Gençler ile Hürriyetçi Eğitim Sen 2 Nolu Bursa Şube Başkanı Hilal Yazıcı Angın’ın gerçekleştirdiği ortak basın açıklaması şu şekilde;
21 yıllık hükümet TÜİK marifetiyle yıllardır memurları sefalete sürüklemekte kararlı olduğunu bir kez daha göstermiş memurları yine şaşırtmayı becerememiştir. Yaklaşık 1,5 ay önce seçim vaadi olarak gündeme gelen en düşük memur maaşlarının temmuz ayında net 22 bin lira olacağı ekranlarda ve alanlarda yüksek perdeden söylenirken memurun uzun süredir yaşadığı enflasyon canavarı karşısında, temmuzda verilecek zam oranının da yine yoksulluk sınırının oldukça altında kalacağı aşikardır.
‘ÖĞRETMENLER GÖZ GÖRE GÖRE ENFLASYONA EZDİRİLMEKTEDİR’
Yıllarca okuyarak, KPSS gibi zor bir sınavı başarıyla geçerek atanan öğretmenler göz göre göre enflasyona bilinçli olarak ezdirilmektedir. Hükümet bunu TÜİK eliyle yaparken yetkili sendika da bu değirmene su taşımaktadır. İnsan onuruna yakışır şekilde insanca yaşamak tüm vatandaşlarımızın en temel haklarından birini oluşturmaktadır. Fakat hükümet memurları devletin sırtına yüklenmiş bir yük olarak görmekte ve bunu her fırsatta dile getirmekte ayrıca alım gücünün her geçen gün erimesiyle ekonomik sorunlarla memurları baş başa bırakmaktadır.
‘76.MADDE ATAMALARI İPTAL EDİLMELİ’
Bir diğer sorun da 76. madde atamaları. Son yıllarda Millî Eğitim Bakanlığının sıklıkla kullandığı bu uygulama bile eğitim camiasında çalışma barışını bozacak şekilde bir atama şekli haline dönüşmeye başlamıştır. Bu atamaların defalarca mahkemelerde iptal edilmesine rağmen keyfi ve liyakat ilkesi ile bağdaşmayacak şekilde 76. maddeye istinaden yapılıyor olması kabul edilemez. Hem sınavı kazanıp atama bekleyenlerin hem de rotasyonla boş bulunan kadrolara yer değişikliği bekleyen kadrolu şube müdürlerimizin hakları gasp edilmiştir. Bu atamaların iptal edilmesi, bir üst kadroya geçirilecek memurun ise objektif ve somut kriterlerle belirlenmesini talep etmekteyiz.
‘UZMAN VE BAŞÖĞRETMENLİK SÜRELERİNDE SÖZÜNÜZÜ TUTUNUZ’
Hürriyetçi Eğitim Sen olarak uzman ve başöğretmenliklerin sınavsız ve yıla bağlı olarak yapılması gerektiğini defalarca söyledik hatta 2 Kasım da tüm Türkiye’de iş bırakarak eylemler yaptık…Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in seçim sürecinde uzman ve başöğretmenlikle ilgili sürelerin azaltılacağını söylemesine rağmen geçen hafta biten başvurularda bu sürelerin geçen seneki klavuzda yer alan sürelerle aynı olduğu, sürelerde herhangi bir kısıtlamaya gidilmediği görülmüştür. Buna istinaden T.C Milli Eğitim Bakanının söylediği sürelere yeni Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in uyacağını, devlet ciddiyetinin devamının sağlanması açısından elzem görmekteyiz. En kısa süre de bu sürelerin bir önceki bakanın ifade ettiği yıllara indirilmesi için yapılacak çalışmaların takipçisi olacağız. Ancak asıl talebimizden de asla vazgeçmeyeceğiz.
‘MÜLAKATLAR HANİ KALDIRILACAKTI?’
Seçimler öncesi cumhurbaşkanının kamuda mülakatı kaldıracaklarını ifade etmesine rağmen yayınlanan eğitim kurumlarında ilk defa görevlendirme takviminde 4-8 Eylül tarihleri arasında mülakat yapılacağının açıklanması camiada büyük huzursuzluğa ve hayal kırıklığına yol açmıştır. Basit bir yönetmelik değişikliği ile yapılabilecek bir uygulama bile yapılamamış, verilen sözler tutulmamış, bir kez daha insanlar kandırılmıştır. Devletin dini adalettir, adalet duygusunu zedeleyen, defalarca kul hakkının yenildiği bu uygulamalardan acilen vazgeçilmeli, verilen sözler tutulmalıdır.
‘VAKIF VE CEMAATLERLE YAPILAN PROTOKOLLER İPTAL EDİLMELİ’
Son yıllarda Millî Eğitim Bakanlığı veya il müdürlükleri cemaat, vakıf ya da tarikat yapılanmaları ile işbirliği protokolleri imzalayarak pedagojik formasyon eğitimi bile olmayan kişiler vasıtasıyla çocuklarımızı bu yapılanmalara teslim etmektedir. Bir konuda eğitim verilecekse Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretmenler bu işi en iyi şekilde yapacaktır, fakat amaç farklı… Geçmişte yaşadığımız acı tecrübelerden hiç ders çıkarmadığımız aşikardır. Paralel yapılanmalara müsaade edilmemelidir. Yakın zamanda MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Müdürlüğünün ortak yürüttüğü ve süresinin belirtilmediği “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” 2023 yılı itibari ile okullarda başlamıştır. Okullarda değerler eğitimi çalışmaları üzerine inşa edildiği söylenen proje, toplum nezdinde bir takım soru işaretlerine yol açılmıştır. Din görevlilerin manevi danışmanlık adı altında nasıl çalışmalar yapacağı merak konusu olmaktadır. Eskişehir ve İzmir illerinde faaliyet gösteren devlet okullarına 850’ye yakın manevi danışman adıyla imam, müezzin ve vaiz görevlendirmeleri yapılmış olup çalışmalara başlamışlardır. Bu bağlamda bu projenin çocuklar üzerinde nasıl ve ne gibi bir etkisinin olacağı pilot uygulamayı şiddetle reddediyoruz. Okullardaki psikolojik danışmanlar ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretmenleri bu kadar yetersiz midir ki proje için Diyanet İşleri personeli görevlendirilmiştir. İmam,müezzin veya vaizlerin vazifeleri de hitap ettikleri kitle de bellidir. Burdan ilan ediyoruz, hiçbir yönüyle kabul edilemeyecek bu uygulamadan vazgeçilene dek mücadelemiz sürecektir.
Bursa’da taksi ücretlerine yüzde 50 zam geldi
Yaklaşan felaket için Bursa’ya bir kez daha ışık tuttu
BESOB’un hedefinde ne var?
Yeşiltaş’tan beklenenden iyi başlangıç!
“Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti”
Kirazlıyayla Sanatoryumu Uludağ’ı 2. Davos yapar mı?
Yabancı sözcükler yabani otlar gibidir!
İki doğru kaç yanlış götürür?
O ilçede artık işin çivisi çıktı