19,1906$% 0.04
20,8128€% -0.7
23,7803£% -0.42
1.220,04%-0,04
2.018,00%0,20
548152฿%1.28799
Yayın: 11.03.2023 17:12 - Güncelleme: 14.03.2023 18:28
Herkesin güçlü olduğu bir an gibi herkesin güçsüz olduğu bir an da var.
Kimin gücü kime yetiyorsa artık.
Düzen böyle kurulmuş böyle gitsin diyenler, geri kalmışlık sosuyla da bu anlayışı perçinledikleri için zayıf olanlar, kendilerinden biraz güçlü olanlar karşısında ezilip gidiyorlar.
Bu geriliği yok edecek, herkesi eşitleyecek bir anlayış için önce okulların sonra da adalet sisteminin kadınla erkek arasında bir fark olmadığını gösterecek bir seviyeye gelmesi lazım.
Bu olmadan olmuyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde alanlara çıkan kadınlar hem güvenlik güçleriyle hem de bu anlayışla mücadele ederken, hemcinsleri erkek şiddetinin kurbanı oldular yine…
Can verdi.
Katilleri yine eşleri, sevgilileriydi.
Üzüldük.
Yine bu son olsun dedik.
Ama nafile.
Cehalet, ölümle kendini göstermeye kadınları kurban seçmeye devam ediyor.
Nazım Hikmet, “Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır” diyor.
Bu dizeyle başlayan şiiri şöyle devam ediyor:
Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.
Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vakıtları gibi.
Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak.
Behçet Necatigil ise “Kadındılar” şiirinde duygularını şöyle ifade ediyor:
Kadındılar hep onlardan istendi
Ağırdı kaldırdılar
Taşlıydı, bırakılsa elleri
Düşer kalırdılar.
İtilmiş gündüzlerde
Çoğu ancak gecelerde vardılar
Çağrıldıkça geçici
Fısıltılara kandılar.
Onlar bütün yatışlardan
Biraz korku biraz umut kalkardılar
Dendi istemiyorum güçleriydi oysa
Bütün yalnız kaldılar.
İstenseydi ağrılı bir sütü
Mutlu sevinçli sağardılar
Dölsüz bir süre eğrelti yeşili
Bakır sıcaklar geldi soldular
Kıskançtılar, onurlu
Baktılar başlar öne eğiliyor
Hırçın atların terkisinde
Yalçın dağlara kaçtılar.
Kalıp değil bir fikir…
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın…
Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap…
Madeni som ıstırap;
Kadın…
Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak…
Tadı zehrinde erzak;
Kadın…
Benim büyüdüğüm evde ne kadın ne erkek üstün oldu.
Ne erkek güçlüydü ne kadın…
İnsanın var olduğu yerde sadece insan olur çünkü.
Bakan Kurum:’dan hasarlı bina açıklaması!