1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bursa’da, “Kalem Kavgası” veren okur-yazarlar, dün, İYİ Parti’nin, Sheraton Otel’in 700 kişilik salonunda, en az 500’ü iş insanı olmak üzere bin dolayında kişiyi görünce; yıllar önce Bursa’da Meral Akşener‘e verilmeyen salonları hatırlayıp/hatırlatıp, davetli olduğu halde gel(e)meyenlere atıf yapacaktır.

Evet, aynen öyle olmuştu. Meral Akşener,  MHP Genel Başkan Adaylığı için çıktığı yolda Bursa’ya da gelmişti. Kendisini destekleyen partililerle ve basın mensuplarıyla yemek yiyecek yer bulmak için akla karayı seçmişlerdi.

Fakat bugün şehrin bütün otelleri başta olmak üzere her kapı açılıyor artık Meral Akşener‘e; ayak bastığı yerde ayak basacak yer kalmıyor. Bu coşkunun altında hak edilmiş bir alın teri var kuşkusuz.

Bugün, Bursa’da yine günlerden Meral Akşener’di. İl başkanlığının hummalı hazırlığı, şehre yine İYİ Parti damgasının vurulacağının habercisi gibiydi. Aslına bakılırsa vuruldu da ama yine de bir yavanlık vardı, bir şeyler eksikti bu sefer.

Oysa, daha üç-beş ay önce binlerce kişinin katıldığı programdan alnının akıyla çıkmış, taraflı tarafsız hemen herkesin beğenisini kazanmıştı İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı.

Dahası, Selçuk Türkoğlu başkanlığında yüzlerce saha programı yapmış ve yüzlercesinden de yüz üzerinden yüz puan alarak rakiplerine adeta nal toplatmıştı İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı.

Fakat doğru oturup doğru konuşmak gerekirse; “Bursa İş İnsanları Toplantısı” beklenen havada geçmedi.

Daha salonda söyledim yanımda oturanlara, bu yemekte alıştığımız tat yok diye… Kısa bir sondaj çalışmasından sonra öğrendim ki; program akışını genel merkez yetkilileri yapmış. Daha doğrusu yapamamış.

Açıkçası, ben programın şöyle olacağını sanıyordum. Davetli iş insanları ve basın mensupları yerlerini alacak. İl Başkanı kısa açış konuşması yapacak. Meral Akşener, ülke gündemi ve Bursa programını değerlendirecek ve program basına kapatılıp, Akşener, ekonomi ekibiyle birlikte iş insanlarını dinleyecek…

Fakat öyle olmadı. Başkan Türkoğlu‘ndan sonra sırasıyla Erhan Usta, Bilge Yılmaz, Ümit Özlale ve İsmail Tatlıoğlu birer sunum yaptılar. İki saati aşan konuşmalardan başta Meral Akşener olmak üzere salondaki hemen herkes sıkıldı.

Erhan Usta, sanırım aynı slayt üzerinden aynı konuşmayı birçok yerde yaptığından mütevellit, “biran önce bitse de gitsek” der gibiydi. İlaveten küçük bir ilde adı “sanayici” olan oto tamircisiyle, Bursa’daki milyon dolarlık ihracat yapan sanayiciye aynı sunum yapılmaz. Bu, Bursa’daki sanayiciyi kesmez ve doğru bir sonuç da vermez. Vermedi de… Erhan Usta‘dan daha “usta işi” işler bekler Bursa…

Bilge Yılmaz’ın anlattıklarını ise ekonomist olmaya falan gerek yok. Ortalama okur-yazar birisi üç-beş günlük hazırlıkla aynı şeyleri çıkıp söyleyebilirdi. Merkez Bankası’nın bağımsız olması gerektiğini, oradaki iş insanları değil, o insanların çiftliklerinde besledikleri tavukları bile biliyor artık. Ben, partinin ekonomi kurmaylarının herkese bir sunum yapmasını zaten beklemiyordum fakat madem yaptınız o halde Bilge Hoca‘dan daha bilgece bir şeyler duymak isterdim.

Salondakiler, vasat iki sunumla uykuya dalmak üzereydiler ki; Ümit Özlale, imdada yetişti diyebilirim. Özellikle üniversiteler ve eğitim özelinde söyledikleriyle nispeten daha ufuk açıcı bir sunum yaptı Ümit Hoca. İsmail Hoca ise daha sahadan bilgiler vererek dikkatlerin yeniden kürsüye yönelmesini sağladı.

Başta da belirttiğim gibi, Meral Hanım da konuşmaların uzadığının farındaydı ve sıra kendisine geldiğinde bir konuşma yapmadı zaten. Direk soru cevap kısmına geçildi ve toplantı basına kapatıldı.

SON SÖZ:

Meral Akşener‘in Bursa programından çıkan sonuçları şöyle sıralamak mümkün:

BİR: Meral Akşener’in onlarca danışmanın gerçekte danışılacak donanımda olmadığı ortaya çıktı. Acilen gerçek danışmanlara ihtiyacı var.

İKİ: Her şeyi bildiğini zanneden genel merkez yetkililerinin her şeye müdahil olarak birçok şeyi eline yüzüne bulaştırdığı ortaya çıktı. Lakin bu sadece İYİ Parti için geçerli değil. Ak Parti’de de oluyordu böyle şeyler. Adam, Bursa’nın orta sınıf bir ilçesi kadar ilden çıkıp gelmiş Bursa siyasetine vaziyet etmeye çalışıyor. Olmuyor tabii, yapamıyor, katkı koymak şöyle dursun teşkilatı paçasından çekiyor.

ÜÇ: İYİ Parti’ye bir not vermek gerekirse, “sahada 10, salonda 5” derim. Fakat her şeye rağmen İYİ Parti, siyasetin çekim merkezi olmaya, hatalarından ders çıkardığı ve donanımlı isimlerle doğru istikamet belirlediği müddetçe iktidara doğru yürümeye devam edecektir.