1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bundan yıllar önceydi, Yıldırım Belediyesi’ni Özgen Keskin yönetiyordu. Tek kelimeyle tutarlı bir mesaj bulmanın pek de mümkün olmadığı israfın içinden yıllardı.

Temelini, Cüneyt Karlık‘ın attığı, inşaatını Ramazan Altınöz‘ün bitirdiği Barış Manço Kültür Merkezi’nde yine bir “İcraatın içinden” programı vardı.

Özgen Keskin, “Ben yok biz var anlayışıyla göreve geldiğimiz günden beri…” ezber edilmiş repliğiyle söze başlayıp, cenaze melodisiyle dans eder gibi konuştukça konuştu…

Yazmanın boşunalığına rağmen yine de emeğine acımayan Yüksel Baysal, “Özgen Keskin’i gözlerim kapalı dinlerken kendimi Paris’te hissettim fakat gözlerimi açtığımda Yıldırım’daydım…” diyerek, Özgen Keskin‘den dinlediği eğlendirmeyen masalı anlatmıştı.

Ne var ki; fareleri küheylan, balkabağını fayton yapan; ama saat gece yarısını vurur vurmaz bütün büyüsü bozulan Özken Keskin için ayrılan süre de bitti.

Aradan yıllar geçti. Dün yine aynı mekanda aynı salonda fakat başka bir başkanın, “İcraatın içinden” etkinliğine katıldık. Barış Manço Kültür Merkezi’nin hemen her yerinde asılı flamalarda, “Ne varsa Yıldırım’da var” yazıyordu.

Yararsız görgü tanıklarını saymazsak, yıllardır “Kalem Kavgası” yapan birçok isim, “Ne varsa Yıldırım’da var” cümlesini gördüğünde, eminim ki; yine, yüce bir beyhude masal dinleme ihtimalini ister istemez aklına getirmiştir.

Fakat öyle olmadı. Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, tekerleme söyler gibi büyük büyük sözler söylemedi. Ayakları yere basan cümlelerle, kentin öncelikli gündeminin imar ve kentleşme olduğunu vurguladı. Haklıydı da zira Yıldırım’ın kangren olmuş meselesi plansızlık ki; 5 milyon metrekarede 30 bin kişiye imarlı arsa tapularının teslimine başlandığını ifade etti.

Mesela 48 dönümlük Balaban mesire yerinin altını daha bir kalın çizmek isterim. Yeri geldiğinde Mustafa Bozbey‘in Bursa’ya kazandırdığı Atatürk Kent Ormanı’ndan nasıl övgüyle bahsediliyorsa; Oktay Yılmaz‘ın yaptığı Balaban Kent Ormanı da o değerde övgüyü hak ediyor.

Kuşkusuz, Mevlana Mahallesi’nde 944 konutun yıkılıp yerine 1244 adet modern konutun inşa edilmesi ve başka yerlerde de aynı değerde yeni konutlar için adımlar atılması öyle hafife alınacak bir şey olmasa gerek.

Peki; bütün bunlara rağmen, Yıldırım’da her şey var mı? Açık söylemek gerekirse yok. Hatta çok şey yok. Var olanlar dahi iyi yönetilmiyor. Mesela bunlardan birisi Bursa Teknik Üniversitesi. Üniversitenin, bir şehrin değişiminde gelişiminde ne kadar önemli bir yer tutacağını anlatmama gerek yok sanırım. Gelin görün ki; BTÜ, kötü yönetimiyle ne Yıldırım’a ne de Bursa’ya bir değer katamıyor.

Yeri gelmişken söyleyeyim ve de sorayım. Yakın geçmişte BTÜ rektörü Arif Karademir de bir “İcraatın içinden” toplantısı yapmıştı. Rektör Karademir’e, “Neden Yıldırım’da değil de Nilüfer’de ikamet ediyorsunuz?” diye sorulmuştu. Rektör ise hiç yüksünmeden, “Güvenlik gerekçesiyle” demişti.

Böyle bir yaklaşımın Yıldırım’a nasıl bir haksızlık olduğunu varın siz düşünün artık. Yıldırım böyle bir muameleyi asla hak etmiyor. Fakat Yıldırım’ın kaderini değiştirmesi beklenen BTÜ  ne yazık ki; böyle bir zihniyetle/vizyonla yönetiliyor. Hiçbir faydası da olmuyor haliyle… Üniversite, üniversite gibi yönetilse Yıldırım çok şey kazanır fakat henüz bu şansa sahip değil.

SON SÖZ:

Yıldırım’da her şey yok. Tamam ama mesela adı akçeli işlerle anılan bir belediye başkanı da yok. Bu az şey mi? Üstelik ilçeyi dört dönemdir Ak Parti yönetiyor olsa da, Oktay Yılmaz, henüz üç yıldır görevde ve Yıldırım’da olmayanlardan, bugüne kadar yapılmayanlardan tek başına mesul olamaz. “Ne varsa Yıldırım’da var” mı bilemem ama Yıldırım için iyi niyetle çalışan bir başkan var. Bundan mütevellit ne varsa Oktay Yılmaz‘da var diyebilirim.