3

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkü sevmeyen var mıdır hiç? Bence yoktur. Zira türküler, yanan bir yüreğin dışa vuran ateşi gibidir; söyleyeni de yakar, dinleyeni de… İnsanların sevincinin de isyanının da dile gelmiş, vücut bulmuş halidir türküler. Bundan mütevellit türkü söyleyenlere muhabbet beslerim.

Başta/başlıkta, ‘Reis, sana şikayetim var’ cümlesini görünce, türküye aşina dudaklar, o çok meşhur, “Ey sevdiğim sana şikayetim var” mısralarını mırıldanmaya başlamıştır bile.

Ne güzel bir türkü değil mi?

“Ey sevdiğim sana şikâyetim var

Ne sevdiğin belli ne sevmediğin

Ben de bir insanım bir de canım var

Ne sevdiğin belli ne sevmediğin oy oy…”

Tıpkı türküdeki gibi, ben de bir insanım bir de canım olduğu için Reis’e türkü tadında şikayette bulunacağım…

Malumunuz, Reis bugün Bursa’da. Muhalefet liderlerinin neredeyse suyoluna çevirdiği Bursa’ya uzun zamandır gelmiyordu. Ak Parti’nin, elindeki tek metropol olmasına karşın, Bursa’da, Reis’in gelmesine değecek icraatlar yapılabilseydi bu ayrılık bu kadar uzun sürer miydi sorusunu sorup, neden gelmediği konusunu vicdanlarınıza havale ediyorum.

Konumuza dönersek, Reis’in, bugün Bursa’da neler söyleyeceğini herkes gibi ben de merak ediyorum; bekleyip göreceğiz… Lakin, bu bekleyiş kuru bir bekleyiş olmasın. Ben, Reis’in eski ama eskimeyen bazı sözlerini hatırlatıp, bahse konu şikayetimi yapayım bu arada.

Hatırlıyor musunuz? Reis, hemen her teşkilat toplantısında, Ak Partili’nin kulaklarına küpe yapması gerekecek kadar özlü ve önemli sözler söylemişti. Tamam, gidişata bakılacak olursa, bir kulaklarından girip öbüründen çıktığı her hallerinden belli olan o sözleri gelin bir daha hatırlayalım.

Mesela, Reis, “Siyaset kapısı, hacet kapısıdır. Derdi, sıkıntısı, talebi ve teklifi olan herkesin ilk çalacağı kapının Ak Parti teşkilatları olmasından daha tabii bir şey yoktur…” demiştin değil mi? Reis, çaldık o hacet kapısını ama açan olmadı, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Derdine çözüm bulunabilecek vatandaşın sıkıntısını gidermek zaten boynumuzun borcudur. Bunun mümkün olmadığı durumda ise talep sahibi vatandaşımıza durumu izah ederek onun gönlünü almak, irtibatını sürdürmesini sağlamak da en başta gelen görevimizdir...” demiştin değil mi? Reis, bırak, derdimizi çözmeyi, derdimize dert kattılar, kapıları yüzümüze kapattılar, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Biz, her zaman teşkilatlarımıza kibri, büyüklenmeyi, ayrımcılığı, hizipçiliği ve nobranlığı sokmamış olmakla övünen bir partiyiz. Genel başkanından mahalle sorumlusuna kadar Ak Parti’yi temsil eden hiç kimsenin davamızın bu vasfına zarar vermeye hakkı yoktur…” demiştin değil mi? Reis, Bursa’daki görev verdiklerin, koltuklarında kibirli kabile reisi gibi oturuyorlar, bana mısın bile demiyorlar, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “İşimiz çok olabilir, mesuliyetimiz ağır olabilir, vaktimiz sınırlı olabilir ve kişisel sıkıntılarımız olabilir, her ne olursa olsun önceliğimizi vatandaşlarımızın gönlünü kazanmaya vereceğiz…” demiştin değil mi? Reis, gönül kazanmak şöyle dursun, kibirleriyle kazanılmış gönülleri bile kırıyorlar, kovuyorlar, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “İmar planlarından bindiğiniz araca, ihalelerden özel hayatınıza kadar her konuda kendinize ve bize söz getirecek en küçük bir şüpheye, en küçük bir lüks, şatafat, israf, kibir görüntüsüne meydan vermemelisiniz” demiştin değil mi? Reis, “Kadir gecesi” bile demiyorlar, sabah namazından sonra günaha bulanıyorlar. Arabalarına binip, ekmeğini yediklerinden bal, kaymak gelmeyince masayı devirip, evini başına yıkıyorlar, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Seksen üç milyonun, her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz…” demiştin değil mi? Reis, bu sözü söyledikten sonra bile kaç emektar çemberin dışına itildi ah bir bilsen, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Ülke genelinde hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz…” demiştin değil mi?  Reis, kibirleri boylarını aşmış kabile reisi kılıklı kasaba siyasetçilerinin kaprislerine çok dava adamı defa edildi, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Ak Parti teşkilatlarında görev üstlenen hiç kimsenin meseleye bunun dışında bir bakış açısıyla, eda ile üslupla yaklaşması bizim açımızdan kabul edilebilir bir durum değildir…” demiştin değil mi? Reis, eda, üslup hak getire, kibirler sopalarıyla dövüyorlar, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Mesela, Reis, “Bunu başaramıyorsak o görev yerlerini boşuna işgal etmeyeceğiz. Çünkü bu kapı sadece siyaset kapısı değildir, bu kapı çok daha büyük bir medeniyet, kültür, tarih ve inanç davasının günümüzdeki temsilcisidir. Yaptığımız hata, bıraktığımız eksik ve yol açtığımız kayıp sadece şahsımızı değil asırlara sari bayrak yarışında nöbetçisi olduğumuz davamızı da etkiler…” demiştin değil mi? Reis, nöbetçisi oldukları dava pek de umurlarında değil. Senin sözlerini, “Aşk uyandıran bomboş rüyalar!” gibi görüp, mevzilerine döndüklerinde yine yanlış bildiklerini okumaya devam etiler, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

Haa! Bir de, Reis, biliyor musun? Senin belediye başkanların, “Montaj diyorlar ya kim inanır buna bilal benim oğlum değil dese daha inandırıcı olurdu..” diye yazanlara danışıyorlar işlerini. Bitmedi, “AKP ye ov veren arkadaşlarım, bugün vatanını satan yarın öbürgün anasını karısını satar !!! Sizlere hakkımı helal etmiyorum..” diye yazanlarla kirletiyorlar senin helal oylarını. İlaveten, “Rakı getir Sebastian, ülkenin anasını si(……)!!!” diye yazanlarla seviyorlar memleketi, bilesin ve bundan sana şikayetim var.

SON SÖZ:

Reis, geleceksin ve seni yine sadece avuçları patlayıncaya kadar alkışlayacaklar. Korkarım, söylediklerin, tembihlerin yine bir kulaklarından girip öbüründen çıkacak… Şu halde başlarken söylediğimiz türküyle bitirelim.

“Eski günler hayalimden gitmiyor

Dün dediğin bugünkünü tutmuyor

Yiğidim ya sana gücüm yetmiyor

Ne sevdiğin belli ne sevmediğin oy oy

Akarsuyum böyle miydi ahtımız

Onun için viran oldu tahtımız

Umudum yok gülmez artık bahtımız

Ne sevdiğin belli ne sevmediğin oy oy”