6

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Pazar günü, bir dönem benim de başkanlığını yaptığım Rizeliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği’nin kongresi vardı.

Divan başkanlığını AK Parti eski Milletvekili Hayrettin Çakmak’ın yaptığı kongrede ben de divan kurulu üyesi olarak görev yaptım.

Hızır Ofluoğlu oybirliği ile yeniden başkan seçildi.

Mete Ekşioğlu, Hüseyin Dilmaç, Muammer Özbey, Tahsin Vurgun, Erol Özdemir, Yaşar Biber, İhsak Çakar, Fikriye Özmen, İbrahim Uzun ile Taha Başparmak yönetim kuruluna seçildiler.

*****

Biliyorum pek çok arkadaşım, dostum hemşeri derneklerine karşı tepkili…

Daha ötesi “kapatılmalıdır” diyenler de var.

Kestirmeden yanıt verirsem, bunlar doğru değil; demokrasilerde örgütlenmeleri halk açar, ihtiyaç yoksa halk kapatır.

***

Rizeliler Derneği’ni ele alalım…

Bursa’da 30 bin Rizeli olduğunu iddia ediyor dernek yöneticileri ama biz yarısını alalım; 15 bin olsun!

Farklı düşüncede, farklı eğilimdeki insanların bir araya gelip, ortak bir çatı altında buluşmasının neresi kötü?

Hayrettin Çakmak ile ben, akraba olmamıza karşın farklı düşüncelerdeyiz. Ama o çatı altında bir aradayız; üstelik kongre boyunca yan yana oturduk, söyleştik, güldük; divanı da birlikte yönettik.

****

Önceki yönetim döneminde tarihi bir bina restore edilerek Bursa’ya kazandırıldı. Hızır Ofluoğlu başkanlığında ise dernek Bursa’ya açıldı. Rizeliler Derneği bugün de orada Abdal simidi eşliğinde çay, peynir, zeytinle dar gelirli kahvaltısı vererek önemli bir hizmette bulunuyor.

Şimdi bir kez daha soruyorum, hemşeri dayanışmasından öte Bursa’ya, Bursalılara Rize kültürünü tanıtan Rizeliler Derneği’nin kapatılmasını istemek akıllıca bir tutum olur mu?

DUYGULANDIĞIM NİŞAN TÖRENİ

1990’lı yıllar…

Bursa Hakimiyet gazetesinde muhabir olarak çalışıyorum.

Mustafakemalpaşa Yalıntaş’tan Recep Bulut arıyor ve orada dönen dolaplara ilişkin bilgi veriyor.

Dönemin iktidarına yaslanmış yandaş firmalardan biri Yalıntaş’a yakın derenin kumunu kaçak olarak kullanıyor.

****

Birlikte mücadele ediyoruz.

O mücadele sonrasında Recep Bulut, 1996 yılında Yaltıntaş’ın ilk belediye başkanı oluyor.

İmar rantına, yanlış işlere imza atmadığı için de 1999’da seçimleri kaybediyor.

Belediye başkanıyken parasına para katmadığı için ekonomik olarak zor duruma düşüyor; Gıyasettin Bingöl’den rica ediyorum, sağ olsun kabul ediyor, Mustafakemalpaşa’daki Sınav okulunun çay ocağını işletmeye başlıyor.

Sözü uzatmayayım 2009 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda ediyor, geride henüz yaşamlarının başlangıcında üç çocuk bırakıyor.

****

Üç pırıl pırıl insan…

En büyükleri Mustafa Bulut, tarih okuyor ama atanamayınca polis memuru oluyor.

Şimdi Çanakkale’de trafik polisi olarak görev yapıyor.

Bir küçüğü Meryem, mimar oluyor, evleniyor şimdi iki çocuğu var.

En küçükleri seçim çalışmaları sırasında doğuyor Turhan…

Recep Bulut, Turhan Tayan’dan ötürü Turhan koyuyor ismini; Turhan şimdi Şehir Hastanesi’nde hekim, kalp doktoru…

***

Anne Fatma Bulut çocuklarına kol kanat geriyor. Hepsini büyütüyor, bu noktaya getiriyor.

Pazar günü Balat’taki Balo Davet’te Mustafa Bulut’un nişan töreni vardı.

Kız isteme görevi benimdi, bu hikâyeyi anlattım gelenlere ve “Namuslu bir insandı Recep Bulut. Onun çocukları da öyledir” diye sözümü tamamladım.

Ben anlattıkça duygulandım, Mustafa Bulut gözyaşlarına hâkim olamadı.

****

Yine de mutlu bir günümüzdü…

Keşke rahmetli Recep Bulut da bu güzel ve anlamlı geceyi, töreni görseydi, orada olsaydı, gelini İzel’i tanıyabilseydi.

Gençlere mutluluklar dileyip ‘Allah tamamına erdirsin’ derken, Recep Bulut’u da bir kez daha sevgiyle saygıyla anıyorum.