19,1861$% 0.06
20,8331€% -0.61
23,7803£% -0.42
1.220,04%-0,04
2.018,00%0,20
545597฿%1.49893
Yayın: 08.02.2023 01:03 - Güncelleme: 09.02.2023 22:16
Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Hatta başlamalı mıyım, onu da bilemiyorum. Başlasam bir faydasının olacağından da pek emin değilim.
Fakat kabul olursa bir duam ve kelimelerden başka bir yüküm yok ki benim; yüklenip geleyim.
En ağırından kelimeleri dökesim var. Lakin döksem ne fayda; zaten deprem gerçeğiyle ilgili söylenmeyen söz mü kaldı? Kalmadı, ama görünen o ki; bir arpa boyu yol almışlığımız da yok.
Seçimin ayak seslerini işittiğimiz siyasetin sahte şamatasından ölümcül gerçeğe uyandık dün sabah. Hem de öbek öbek ölerek.
Bu ölüm, tam da kendi elimizle ürettiğimiz çaresizlik olsa gerek. Evet, kendi çaresizliğimizin esaretinde ölmek bu. Kendi cahilliğimizin zenginliğinde yaşadığımız ölümüne yoksulluğun acı faturasıdır belki de ölerek ödediğimiz.
Tamam, depremin öldürmeyeceğini, binaların öldüreceğini binlerce kez söylemiş, dinlemiş olmamıza inat ölüme davetiye gibi duran cilalı binalar yaptık karton kâğıttan. Ve öldü ve öldürdü o binalar.
Hem de birimizi, binimizi değil; içimizi öldürdü. Korkunç bir yıkım. Yıkılan sadece kâğıttan binalar değil, içimiz içimize yıkıldı. Üstümüze duvarlar, çatılar yıkıldı. Yer yarıldı, gök döküldü. Kucağında ölü taşıyan diriler yıkıldı.
Peki; sorumlusu kim bu sorumsuzluğun? Yönetenler mi? Yönümü dönsem ve içimi döksem yüzlerine, alabildiğine parlatılmış yüzsüzlükleri yıkılır, yırtılır ve yönünü bulabilir mi? Ne çare! Dönüp, “Yeri mi şimdi?” diye yerli yeriz yeminli yerginin çarmıhına gerilirim üstelik. Bundan mütevellit yutkunup susuyorum.
Hırçın bir dehşetin kanatan kırbacıyla hızlanıyor kalp atışlarım. Ve dörtnala gözyaşlarım. Çığlığında irkildiğim canlara, belki de cansız bedenlere bakan gözlerimin bulutundan dökülen yağmurda ıslanır yüzüm.
Bu yürek bu yükü nasıl taşır Allah’ım? Şubatın ayazında yanarken, ölümle irtibatın ilk elden sağlandığı feci enkaza bakıp hala yaşıyor olmaktan ötürü ‘şükürler olsun’ diyebilmenin ağırlığı altında eziliyorum.
Fakat inkâr yok; kendi yazdığımız yazgımız bu bizim. “Biz bu şehre ihanet ettik…” diyerek günahını çıkardığımız, ama o ihanetin bedelini ölerek ödediğimiz göstere göstere gelen görülmemiş bir felaketin faturası bu.
Peki, ders olur mu? Böyle acı bir günde umutsuzluk aşılamak istemem elbette, ama kibirleri kabrimiz olan bu zehirli zihniyetin ders alacağına dair bir ümidim de yok ne yazık ki.
SON SÖZ:
Ne desem boş, kelimeler kifayetsiz. “Kader” deme! Bu kader mi? Kendimizi karşımıza alıp soralım. Enkazda emekleyerek yürüyen çocuk; hiçbir mimarın bir daha tamir edemeyeceği büyük bir yıkıntı bırakmadı yüreğimizde? Ölenlere rahmet, yaralılara şifa, yardım ve kurtarma ekiplerimize kuvvet, yöneticilerimize feraset, milletimize birlik diliyorum. Allah’ın şefaati üzerimize olsun.
THY, ekipleri ve gönüllüleri deprem bölgesine taşımayı sürdürüyor