Türk siyaseti yeni ve ilkeli bir lider kazandı!

3

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kemal Kılıçdaroğlu‘na oy vermeyeceğini ilan ederek, İYİ Parti’yle de yollarını ayıran Yavuz Ağıralioğlu‘nu dün akşam Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge”sinde dinlerken yıllar öncesine gittim.

O gün henüz 38 yaşında olan Ağıralioğlu’yla yaptığım kısa söyleşiden mütevellit yazımı şu cümlelerle bitirmiştim: “Son olarak diyebilirim ki; henüz 38 yaşındaki Ağıralioğlu siyasetin sığlığına kapılıp gelişimine son vermez ve siyasetin ‘Kel Aliço’larınca kuzgunlara yem edilmez ise eğer, Türk siyaseti yeni ve ilkeli bir lider daha kazanacaktır…” (3 Ağustos 2010)

Evet, bugün görüyorum ki; Türk siyaseti yeni ve ilkeli bir lider kazanmıştır. Türkiye’de değişim umudu bu kadar canlıyken Kemal Kılıçdaroğlu‘nu “Kazanılmaz stratejinin adı” olarak niteleyen ve günün sonunda haklı çıkan Ağıralioğlu, “Tarafsız Bölge”den muhalefete adeta derin siyaset dersi verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın, kendi hedeflerinin çok uzağına düşmesine rağmen halkın, düzeltme imkanını yine Erdoğan’a vermesini, muhalefetin savrulmasına bağlayan Ağıralioğlu, kaybeden muhalefet liderlerinin istifa etmesi gerektiğinin de özellikle altını çizdi.

Birçoklarının rüyasında bile göremeyeceği makamlar birçok defa ayağına kadar geldiği halde idealist duruşundan taviz vermeyen, edebi derinliğiyle esaslı cümleler kuran Ağıralioğlu‘nu dinlerken Türk siyasetinin yıllara sari hasreti olan ağırbaşlı dilini duyuyor insan. Haliyle mutlu oluyor, Öyle ki; siyasetin bu asil dile çok ihtiyacı var. Böylesine ihtiyacın olduğu konuda umut veren bir liderin varlığı sizce de sevindirici bir şey değil mi? 

Ülkenin içine düştüğü sorunlu süreci, “Türkiye’ye sadece meteor çarpmadı…” diyerek özetleye Ağıralioğlu, “Sağ seçmenin tutuculuğuna İYİ Parti can suyu olabilseydi, ikinci turun belirleyeni olabilirdi…” diyerek Akşener’in kalktığı masaya yeniden oturmasını da yine nezaketli cümlelerle eleştirdi.

Doğrusunu isterseniz haksız da sayılmaz. Akşener, “Kazanacak aday” vurgusuyla ilk günden beri mesafeli durduğu Kılıçdaroğlu‘nun adaylık dayatmasına itiraz edip masadan kalkmasına karşın toplumu ikna edici bir gerekçe/gelişme göster(e)meden yeniden masaya oturması ve sonraki süreci de gönülsüz götürmesi her şeyden önce partisine ve kendisine çok puan kaybettirdi.

İlaveten, Ağıralioğlu’nun, 21 yıldır sandıktan çıkana “diktatör” diyenlerin her defasında mağlup olmalarına rağmen kendilerine “Demokrat dede”liği yakıştırıp koltuktan kalkmamalarının anlamsızlığına da değindi ki; bence de bu malum ve mağlup pişkinlik milletin seçme iştahını kapatacak kadar kaba bir boyuta varıyor artık.

Bu manada, seçim başarısızlığının ortaklarından birisi olmasına karşın Ekrem İmamoğlu‘nun, “Aynı şeyleri yapıp yol yürüme gafletine kapılamayız; değişim şart, görev almaya hazırım!” sözleri CHP’de bir değişimi mümkün kılar mı bilemiyorum, ama seçimin kaybedeni olan Kılıçdaroğlu ve Akşener‘e karşı partilerinde bir hareketlenmenin olduğu da aşikar.

Fakat, Ağıralioğlu, muhalefetten umudunu kesmiş görünüyor. “Bu, muhalefeti son eleştirim” diyen Ağıralioğlu, bambaşka bir dilin hakim olacağı yeni bir parti kurma yolunda olduklarını açıkça ilan etti.

SON SÖZ:

Yakın zamanda, kanaatimce yerel seçimlerden sonra partisinin tabelasını asar Yavuz Ağıralioğlu. Fakat, Ağıralioğlu‘nun partisinin tabelasının asılması; aynı muhitte siyaset yapan birçok partinin de idam fermanının asılması anlamına gelir. Yani, pabuçları dama atılır. Nitekim, Ağıralioğlu, dilindeki nezaketi ve liyakati kuracağı kadroya da yansıtmayı başarabilirse, bütün ezberleri, bütün hizaları bozup önümüzdeki sürecin iktidar iddiası taşıyan esaslı bir siyasi harekete liderlik edebilir. Bunun olmaması için hiçbir neden göremiyorum.  Aksine saha ve zemin bunun oluşması için fazlasıyla müsait. Demem o ki; Yavuz Ağıralioğlu’nu takip edin, yeni ve ilkeli bir liderin ayak seslerini duyacaksınız.