DOLAR

20,0115$% 0.19

EURO

21,3833% -0.24

STERLİN

24,9742£% 0.83

GRAM ALTIN

1.248,57%0,48

ÇEYREK ALTIN

2.250,00%2,27

BİTCOİN

536399฿%0.5408

İmsak Vakti a 03:40
Bursa HAFİF YAĞMUR 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Reklam
  • Anasayfa
  • GÜNCEL
  • Yatırım göçünü teşvik edecek siyasetçi aranıyor! 

Yatırım göçünü teşvik edecek siyasetçi aranıyor! 

Yayın: 29.03.2023 17:26 - Güncelleme: 30.03.2023 17:45

Muhalefet cephesinin adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sana söz, yine baharlar gelecek” diyerek seçim kampanyasını başlattı. Buna karşılık, iktidar ittifakının adayı Recep Tayyip Erdoğan ise, “Yapamaz” denilen yerli otomobilin yapıldığı vurgusuyla, “Yaparım bilirsin” diyerek rakibine cevap verdi.

Açık söylemek gerekirse, iki aday da adeta damardan girdi. Fakat buna karşın halk üzerinde beklenen tesiri yaptı mı derseniz, tam olarak yapmadığı kanaatindeyim.

Bunun iki sebebi olabilir.

Birincisi; uzun bir aradan sonra belki de ilk defa ve çok keskin olarak “geçim” derdinin “seçim” derdini geçmiş olmasıdır. İkincisi ise; üzerinden iki aya yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen ülkece üzerimize bıraktığı acıyı hala çok taze hissettiğimiz deprem felaketidir.

Öyle ki; on bir ilinde elli binden fazla insanını kaybeden Türkiye hala bir yas evi. Ancak tek derdimiz yasımız değil. Hayatlarını kurtarabilmiş, ama evsiz, işsiz, umutsuz insanlarımızın yaşam derdi de var.

Büyük gündemin gölgesinde pek fark edilmiyor belki, ama ayrıca bir de felaketin üzerimize bıraktığı milyonlarca ton enkaz atığı var ki; çevreye vereceği zararın boyutu tahminlerin bile çok ötesinde.

Bütün bunlara ilaveten felaket sonrası yaşanan aşırı göç nedeniyle şehirler adeta birer hayalet şehre dönmüş durumda. Eğer önlem alınmazsa, bunun,  gelecekte “beka” ile birlikte anılacak bambaşka krizlere yol açacağı da ortada.

Bu konuda bir rapor hazırlayan Uluslararası Çalışma Örgütü, deprem sonrası yüz binlerce insanın işini kaybettiğine işaret edilerek acilen yeni iş alanlarının yaratılması gerektiği belirtti. Raporda, yeni iş olanaklarının oluşmaması halinde bölgede yoksulluk ve beraberinde çocuk işçiliği riskinin artacağına vurgu yapıldı. Ayrıca, bölgeden göç eden insanların gittikleri yerlerde yaşayacakları sıkıntılar da unutulmamalı.

Bu kapsamda değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Çalışma Örgütü  Genel Direktörü Gilbert Houngbo, “İnsanlar ancak geçim kaynaklarını yeniden inşa ettiklerinde hayatlarını yeniden kurmaya başlayabilirler…” tespitinde bulundu.

Bana sorarsanız, deprem bölgesinde “İnsanların geçim kaynaklarını inşa etme” fikri eğer doğru okunabilir ve cesur kararlar alınabilirse; bu, sadece deprem bölgesi için bir yeniden kuruluş hamlesi olmaz, aynı zamanda “Eli kulağında” denilerek uyarılan olası başka deprem bölgeleri için de bir kurtuluş hamlesine dönüşebilir. Bunun için, felaketin yaşandığı şehirler “Kalkınmada en öncelikli yerler” olarak ilan edilip, yer ve altyapı hizmetleriyle birlikte üretime dayalı yatırım için en az

yirmi yıl olmak üzere her türlü verginin sıfırlanacağı bir proje hazırlanıp, İstanbul ve Bursa’dan birçok sanayi kuruluşunun bölgeye taşınması teşvik edilebilir.

Kuşkusuz bu ham bir fikir ve cesur siyasetçilerin tayin edeceği liyakatli kadrolar, proje üzerinde teknik çalışma yaparlar ise iyi bir sonuç alınacağını düşünüyorum. Bu, sadece iç yatırım göçünü değil, dış yatırım çekmek için de cazip olabilir. Yatırım göçüyle birlikte nüfus göçü de başlayacaktır.

Tersine göçün,  ülkenin batı illerindeki aşırı yığılma ve oralarda baş gösteren barınma, su, hava, çevre, trafik, işsizlik ve asayiş gibi hayati meselelerin çözüme kavuşması için bir zaruret olduğunu bilmeyen, kabul etmeyen yoktur sanırım.

Ne pahasına olursa olsun daha fazla zaman kaybetmeden bu büyük göçün başlatılması gerekiyor. Nitekim, suyu, havası, ulaşımı, ağacı, toprağı göz önüne alacak olduğumuzda İstanbul ve Bursa’nın yaşanabilir şehirler olabilmesi için nüfuslarının yarı yarıya azalması şart. Bu olmazsa olmaz şartın olması için ise yatırım göçü şart.

SON SÖZ:

 “Sana söz, yine baharlar gelecek” diyen Kemal Kılıçdaroğlu eğer seçilmeyi başarırsa bu konuda ne yapacağını şimdiden düşünmeli, planlamalı. Veya halk, Erdoğan için “Durmak yok, yola devam” derse

“Yaparım bilirsin”in gereği olarak bunu yapmalı. Bu konuyu her ne kadar deprem ve deprem bölgesi özelinde ele almış olsak da aslında sadece İstanbul nüfusunun Türkiye’nin doğusundaki onlarca ilin toplam nüfusundan fazla olduğu gerçeği, üzerinde düşünmeyi ve çare aramayı zaten zorunlu kılmıyor mu?  

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Çocuk hastanesi otele mi dönüşüyor?

HIZLI YORUM YAP