Acı reçeteli reform ve Berat Bey’in gücü!
15 Kasım 2020 Pazar, 19:12
Bundan yıllar önce iki sevgili dostum Uludağ yolunda bir restorana gider. Sohbet koyudur ve et ağırlıklı menü bir süre sonra biter. Dostlarımın ikisi de yemek kültürü açısından çok donanımlıdır! Son köfteler de yenir ve sohbet bir anda kesilir. İkisi de birbirine soran gözlerle bakar. Ama kim önce söze girecek beklemektedirler. Bir anda “ iki şer köfte” önerisi tartışılır ama, kıdemli dostum sözler bitmeden garsonu çağırır. “Masayı temizler misin kardeşim…Yeni gelmiş gibi tekrar donatıver!” Gülüşmeler ve yeniden koyu bir sohbet…
Bu tatlı ve yaşanmış olay nereden aklıma geldi dersiniz; geçtiğimiz hafta içinde Sayın Cumhurbaşkanı, MB Başkanı’nı görevden aldıktan sonra, Maliye ve Hazine Bakanı’nın istifası üzerine, TV söylevlerinde yine, şiirsel vurgulu bir üslûpla “ekonomi ve hukuk alanında reform yapacağız. Yabancı sermayenin ülkemize gelmesi için ne gerekiyorsa yerine getireceğiz. Bunu yaparken acı reçeteeee de gündeme gelebilir.” diye gürledi.
Birden irkildim..! Türkiye bir genel seçimden mi çıktı? Yeni bir İcra Heyeti mi(!) göreve geldi, bilemedim. Bir de “acı reçete” ifadesi var, onu anlamak için benim iktisat ve IMF bilgim yetmezdi!
Sahi, bu reçete sözcüğünü son olarak hangi tarihlerde duyardık, bilen var mı?
İsterseniz yardımcı olayım; galiba IMF temsilcilerinin topraklarımıza ayak bastıkları zaman. Bir de Kemal Derviş hamlesi vardı üçlü koalisyon hükümetinin, o dönemde de ağızlardan hiç düşmezdi. Çünkü acı reçete bizim gibi hastalıklı ekonomilere uygulandığında, döviz kuruna ayar çekilir… Yatırımlar kısıtlanır, ücretler baskı altına alınır ve kamuda tasarrufa gidilirdi.
Biraz geçmişe giderek arşivi karıştırdım, son acı reçetenin içinde, yaklaşık doksanların sonu, iki binlerin başına denk geliyor, çiftçiye ödenecek borçların ötelenmesi gibi bir de “Tütün Yasası” çıkarılmış. Yani “siz artık tütün ekmeyin” denmiş. Bir anlamda stand-by anlaşması ile size borç verecek olanlar, ülke yönetimine de iyice karışır olmuşlar. Bu arada yılan hikâyesine dönen TELEKOM özelleştirmesi yapılmış. Sonrasını sanırım hatırlarsınız; Lübnanlı Hariri ailesi büyük ortaktı ve bu anlaşmanın bedelini ödemen kaçtı gitti. Ne rastlantı ki, o dönemde TELEKOM Yönetimi’nde, daha öncesinde YİMPAŞ deneyimi olan, şimdiki CB yardımcısı Fuat Oktay da bulunuyormuş. O dönemde acı reçetedeki liste uzamış ve THY’nin özelleşme girişimine kadar gitmiş. Bu arada çok da önemli değil ama, Emlakbank da kapatılmış ne hikmetse !
Bunların ardından ülkemizde AKP’nin parlak günleri gelmişti de bu beladan kurtulmuştuk! Hattâ IMF borcu bitmiş Sayın Erdoğan’ın ifadesiyle, IMF’ye 5 milyar dolar borç verme noktasına gelmişiz. O meşhur 5 milyarın da sırrı yeni çözüldü. Türkiye’nin kurucusu olduğu IMF, büyüme için her üyesinden böyle bir para talep etmiş. İngiltere, Almanya ve ABD gibi ülkeler yüksek meblağlar vererek bunu sağlamış. IMF de bu 5 milyarı istemekten vazgeçmiş. Nasıl bir politika ve anlatım, şimdi anladınız mı, iyi politikacı nasıl olur ?
Neyse günümüze dönelim… Durduk yerde reform demenin “acı reçete” hatırlatması yapmanın ne anlamı vardı ? Anlamaya çalışıyorum. Alt tarafı aileden biri, bakanlık binasından evine taşındı! Bu olaylardan sonra oturdum düşündüm. Gencecik bir adam, çok önemli bakanlıklarda bulunuyor ve istifaya zorlandığında da gereğini yapıyor ama örneğin bir önceki Ulaştırma Bakanı’nın gidişine kimsenin fakında oymayışı yerine ülke yerinden oynuyor. Sanki İzmir depreminin artçısı gibi…Albayrak da ne güç varmış, ne kadar önemli bir işin başında ve tek başına kararlar vermiş ki o gidince her şey değişecekmiş gibi davranılıyor..
Gidişinin ardından Türkiye’de yüzler gülüyor, döviz düşüyor ve hepsinden önemlisi “hukuk” tekrar devreye giriyor.
Bizim Türkçemize “maklubeye kaşık sallamak” gibi ilk kez duyduğumuz bir deyimi kazandıran ve çok güçlü birileri için bu sözleri sarf eden Adalet Bakanı
bakın ne diyor;Enis Berberoğlu davasına atıf yaparak, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararına uymayan mahkeme olmamalı..!” Acaba bu mahkemeler hangi ülkenin, bu bakan kimin bakanı ?
Bununla kalınmasa iyi, bakın daha neler söylüyor yüzünde güller açmaya başlayan Sayın Bakan… Emir buyurmuş ve Osman Kavala beraat ettiği halde hapiste tutulma kararını veren hakimlerin listesini yetkili kurumlarda istemiş. Galiba İstanbul’dan Ankara’ya bir kararı ulaştıracak mecralar virüse mi yakalanmış bugüne kadar ?
Nasıl sormayayım…Ya da Berat Albayrak şimdi değil de bir yıl önce istifa etse belki de Covid 19 ülkemizi transit geçerek Yunanistan’a giderdi ! Belki de “Çoklu Baro Yasası” bile çıkmazdı gibi bir anlam yüklüyorum Bakan Gül’ün bu yüzlerce güller açtıran sözlerinden sonra…
Artık bunlara bile inanıyorum, size de tavsiye ederim!
Hepimiz için bolca reformlu, yabancı sermaye gelsin diye değil, bir lütuf anlamı taşımadan ve de sadece Anayasal hakkımız olduğu için hukukun işler hale getirildiği bir ülkede yaşamak dileğimle.
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!