Ders niteliğinde yenilgi!
12 Ocak 2021 Salı, 19:44
Türkiye’nin hayret, hayranlık ve şaşkınlıkla izlediği Bursaspor, gerçek gücü ile tartıya çıktı ve de kendisiyle yüzleşti.
Teknik kadro dışında kimse ağır bir eleştiri yapmasın lütfen...
Çünkü hakları yok.
Üç dört eski futbolcu ağabeyleriyle birlikte, sezon başından beri, umutla, sevgiyle ve aşkla bütünleşerek oynayan gençler, bu kez sadece skor anlamında değil, oynadıkları futbolun ağırlığıyla da sınandı. Sonuçta gerçek gücünü gördü! Daha deneyimli ve kaliteli bir kadro ile ülkenin önde gelen bir teknik adamının ciddiyeti sonucu, koskoca maç otuz üç dakikada bitti.
Özer’in anlayamadığımız sakatlığı ile belki de 20. dakikada da bitmiş olabilir!
Neyse bunu geçelim, çünkü küçük bir ayrıntıdan öte önemli bir şey değil de benim için…Önce neden böyle bir sonuç alındı sorusunun yanıtı ile başlayalım.
Bir kere rakip Bursaspor’u fevkalade ciddiye almış. Belki de Ersun Yanal kısa yoldan başarıyı Türkiye Kupası’nın kazanılmasında görmüş. Olabilir bu onların hedefi bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren tarafı, maçın ilk dakikalarından itibaren rakibin önde baskısı, atak sonuçlanmayınca kısa sürede geriye koşması ve atağı durdurduğu anda, çok hızla hücuma çıkmasıydı…
İkinci golde de bireysel beceri ile vuruş tekniği öne çıkınca maç kopuverdi.
İkinci önemli neden yine teknik anlamdaydı. Rakibin kadrosu her anlamda daha kaliteli ve fizik gücünde çok ağırlıklıydı.
Deneyimi bile daha sona aldım.
Bir küçük neden daha vardı. Son lig maçındaki görünüm, Bursaspor açısından çok içi açıcı değildi ve de tam 11 gün önce yapılmıştı. Bu ara, genç futbolcuların bu sezon pek alışkın olmadıkları bir durumdu. Bir de ideal kadrodan İsmail’in olmayışı da nüans olarak kabul edilebilirdi.
Sonuç, üç farklı, topla az buluşulan, rakibe maçın her anında boyun eğen bir futbol ortaya çıktı. Bu ne demekti?
Bursaspor’un genç oyuncuları ve de takımın candan destekleyen taraftar, bu sezon ilk kez “gerçek” ile baş başa kaldı.
Takımın gücü bu maçta gördüğümüz kadardı aslında… Gençlerin bitmek bilmeyen arzusu, mücadele gücü ve birlikte oluşturdukları sinerji, kendi liginde yeterli oluyor ve bazı maçları döndürme şansı bile veriyordu. Buna Göztepe kupa sürprizi eklenince beklenti büyük oldu.
Taraftar “Süper Lig” umudunu taşıdı ve takviye yapılabileceğine kendini inandırdı. Futbolcuların bir kısmı transfer hayalini gerçek sandı. Büyük olasılıkla futbolcu aileleri bir an için yaşamlarının kurtulduğunu düşündü.
Kulüp iflas etmişken, takım sanki borcu silinmiş izlenimi verdi!
Ama bunlar adeta bir rüyaydı.
Oysa, yenildiği maçlarda bile dengeyi sağlamaya çalışan bu kadro, ikinci ve üçüncü bölgede sanki kayboldu gitti. İkinci yarıda Antalyaspor skoru yeterli görmeseydi, topu hiç bulamayacaktı Bursaspor...
Şimdi ne yapmalı?
Transfer tahtasını, kimin kaça ve hangi kulübe gideceğinin sözünü etmemeli… Ligin ikinci yarısında, ilk yarıda olduğu gibi gençlerin mücadelesini yüreklendirecek bir tutum sergilenmeli…Bunu hem Yönetim, hem Teknik Kadro ve de bizler de göstermeliyiz. Çünkü, ligin rengi değişecek, Bursaspor’a karşı daha sıkı önlemler alınacak.
Diyelim ki bu yapılamadı ne olur?
Önce bu gençler, olmadan dalından koparılan ham meyveye döner…
Takım küme de ya kalır, ya kalmaz…Ondan sonra da 60 yıllık bu rüya da biter.
Bu konuda benim de tek cümlem olur:
Dost acı söyler.
Teknik kadro dışında kimse ağır bir eleştiri yapmasın lütfen...
Çünkü hakları yok.
Üç dört eski futbolcu ağabeyleriyle birlikte, sezon başından beri, umutla, sevgiyle ve aşkla bütünleşerek oynayan gençler, bu kez sadece skor anlamında değil, oynadıkları futbolun ağırlığıyla da sınandı. Sonuçta gerçek gücünü gördü! Daha deneyimli ve kaliteli bir kadro ile ülkenin önde gelen bir teknik adamının ciddiyeti sonucu, koskoca maç otuz üç dakikada bitti.
Özer’in anlayamadığımız sakatlığı ile belki de 20. dakikada da bitmiş olabilir!
Neyse bunu geçelim, çünkü küçük bir ayrıntıdan öte önemli bir şey değil de benim için…Önce neden böyle bir sonuç alındı sorusunun yanıtı ile başlayalım.
Bir kere rakip Bursaspor’u fevkalade ciddiye almış. Belki de Ersun Yanal kısa yoldan başarıyı Türkiye Kupası’nın kazanılmasında görmüş. Olabilir bu onların hedefi bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren tarafı, maçın ilk dakikalarından itibaren rakibin önde baskısı, atak sonuçlanmayınca kısa sürede geriye koşması ve atağı durdurduğu anda, çok hızla hücuma çıkmasıydı…
İkinci golde de bireysel beceri ile vuruş tekniği öne çıkınca maç kopuverdi.
İkinci önemli neden yine teknik anlamdaydı. Rakibin kadrosu her anlamda daha kaliteli ve fizik gücünde çok ağırlıklıydı.
Deneyimi bile daha sona aldım.
Bir küçük neden daha vardı. Son lig maçındaki görünüm, Bursaspor açısından çok içi açıcı değildi ve de tam 11 gün önce yapılmıştı. Bu ara, genç futbolcuların bu sezon pek alışkın olmadıkları bir durumdu. Bir de ideal kadrodan İsmail’in olmayışı da nüans olarak kabul edilebilirdi.
Sonuç, üç farklı, topla az buluşulan, rakibe maçın her anında boyun eğen bir futbol ortaya çıktı. Bu ne demekti?
Bursaspor’un genç oyuncuları ve de takımın candan destekleyen taraftar, bu sezon ilk kez “gerçek” ile baş başa kaldı.
Takımın gücü bu maçta gördüğümüz kadardı aslında… Gençlerin bitmek bilmeyen arzusu, mücadele gücü ve birlikte oluşturdukları sinerji, kendi liginde yeterli oluyor ve bazı maçları döndürme şansı bile veriyordu. Buna Göztepe kupa sürprizi eklenince beklenti büyük oldu.
Taraftar “Süper Lig” umudunu taşıdı ve takviye yapılabileceğine kendini inandırdı. Futbolcuların bir kısmı transfer hayalini gerçek sandı. Büyük olasılıkla futbolcu aileleri bir an için yaşamlarının kurtulduğunu düşündü.
Kulüp iflas etmişken, takım sanki borcu silinmiş izlenimi verdi!
Ama bunlar adeta bir rüyaydı.
Oysa, yenildiği maçlarda bile dengeyi sağlamaya çalışan bu kadro, ikinci ve üçüncü bölgede sanki kayboldu gitti. İkinci yarıda Antalyaspor skoru yeterli görmeseydi, topu hiç bulamayacaktı Bursaspor...
Şimdi ne yapmalı?
Transfer tahtasını, kimin kaça ve hangi kulübe gideceğinin sözünü etmemeli… Ligin ikinci yarısında, ilk yarıda olduğu gibi gençlerin mücadelesini yüreklendirecek bir tutum sergilenmeli…Bunu hem Yönetim, hem Teknik Kadro ve de bizler de göstermeliyiz. Çünkü, ligin rengi değişecek, Bursaspor’a karşı daha sıkı önlemler alınacak.
Diyelim ki bu yapılamadı ne olur?
Önce bu gençler, olmadan dalından koparılan ham meyveye döner…
Takım küme de ya kalır, ya kalmaz…Ondan sonra da 60 yıllık bu rüya da biter.
Bu konuda benim de tek cümlem olur:
Dost acı söyler.
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!