Gölyazı Barış Antlaşması!
29 Ekim 2020 Perşembe, 19:52
Haberi gördüğümde gerçekten şaşırdım ve biraz da gülümsedim. Bir şehrin “anakent başkanı” merkez ilçe belediye başkanı ile görüşüyor ve bu olay haber değeri taşıyor. Veriliş biçimi bende bu duyguyu oluşturdu belki…
Sanki iki kent kardeş oluyor ve bir konuda anlaşma yapıyor…
Değil tabii… Bundan doğal bir şey olabilir mi? Her başkan, partisinin programı, kente bakış açısı ile projelerini yapar ve gerçekleştirir. Ama birlikte yapılması elzem bir iş varsa, işbirliğinden başka ne yöntem olabilir ki?
Neyse çok büyütmeyelim, belki de sevinelim bu görüşmeye… Geçmişte, sanki görevde olan başkan ve siyasiler daha mı anlayışlı olurdu? O dönemleri yakından inceleyenler, AKP’nin yerelde yönetime geldiği 2004 yılı ve sonrasını hatırlayanlar bu sorunun yanıtını vereceklerdir.
Zaten, Bursa “büyükşehir” statüsüne geçtiği 1987 yılından itibaren, 1989 ve onu izleyen yerel seçimlerde, anakent ve üç ilçe belediyenin başkanı aynı partinin adaylarından seçilirdi. O dönemde bile bazı başkanlar, aynı partiden de olsa bir diğeri ile ters düşebilirdi ama bunlar kulis haberi olarak kalırdı. Sanırım, sadece 2004 seçimi ve sonrasında Nilüfer’in ayrı partinin adayını seçmesi de böyle bir kesin ayrılık getirmemişti. Galiba 2009 seçimi sonrası, bu ayrılık daha da keskinleşti. Yanılmak isterim… Şimdi, partinin yanı sıra vizyon farklılığı da öne çıktı gibi geliyor. Son yerel seçim öncesi ipler daha da gerilmişti. Neyse, geçmişe kısa bir tur yaptıktan sonra günümüze dönelim. Şimdi bilemedim, iki başkanı bu birliktelik ile verdikleri fotoğraftan dolayı kutlamam mı gerekecek?
Yoksa işbirliği hangi konuda olacak sorusuna yönelmek mi daha uygun düşecek. Konu Gölyazı ve planlama üzerine kurulu diye okudum. Buradan yine eskiye gittim, Bursa-İzmir Otoyolu yapımı dönemlerine… O vakit her gün canlı yayın yaparak, bir konuyu uzmanı ile irdeliyordum. Bu konuya dair yaptığımız programlarda karşımıza verimli tarım arazileri ve Uluabat Gölü’nün geleceği ve kıyısı konu olarak geliyordu. RAMSAR Sözleşmesi diye bir şeyden söz ediliyordu. Tüm çabalara karşın, Bursa’nın duyarlı ve o günlerde daha fazla sesini duyurabilen akademik odalar ve sivil toplum örgütleri, ısrarla bir konu üzerinde duruyor ve RAMSAR’ı hatırlatıyordu..Ve bu nedenle söz konusu otoyolun Uluabat’ın güneyinden geçmesi gerektiğini savunuyordu. Sonra ne mi oldu? Otoyol, tüm itirazlara, hazırlanan raporlara karşın, kuzeyden ve tam da verimli arazilerin ortasından geçti. Gerekçe de çok bilindikti; yol güneyden geçtiğinde, kayalık arazi nedeniyle yapım maliyeti artacaktı. Bu nedenle yüklenicilerin dediği oldu. Şimdi, bu bölgeden, ne domates, ne soğan ve de yeni ürün çeşitleri bekleyin. Önce köylere emlak ofisleri açıldı, sonra da birçok arazi satıldı. Hattâ, önemli bir işlevi olacağı söylenen sanayi bölgesi bile ilan edildi. Parseller kimlere ve nasıl verildi, pek de ortaya çıkamadı! Şimdi Gölyazı için yeni bir sayfa açılıyor. RAMSAR’a göre, antik, ekolojik özelliği olan ve de sulak bir bölgede, özellikle imar izni sakıncalı veya sınırlı…
Ama bu iki belediyenin birlikteliği, yörenin anıtsal ve antik özelliklerini tam olarak ortaya çıkaracak çalışmalara yönelikse, büyük olasılıkla böyledir, ancak kuvvetlice alkışlanır. Aksini düşünmek bile korkunç.
Geçtiğimiz hafta, gece geç saatlerde bir yerli film izledim. Konusu da ilginçti, olayın geçtiği yerler de… Önemli bir bölümü Gölyazı’da çekilmiş. Bazen de Mudanya’nın turistik yerleri kullanılmış. Doğa, özellikle deniz ve göl manzaraları harika görünüyordu. Ardından birkaç yıl önce gördüğüm Gölyazı karmaşası geldi gözümün önüne… Acaba biz mi kıymet bilmiyoruz, yoksa, turistik açıdan bir yöreyi zenginleştirmek konusunda bir fakirliğimiz var diye düşündüm! Galiba nihayet bir şans doğuyor, bu güzelim doğa, antik tarih ve verimli arazilere sahip bölgeye…
Bekleyelim, birlikte görelim ve gururlanalım isterim.
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!