Keşke penaltı ile olmasaydı…
22 Kasım 2020 Pazar, 21:06
Yoğun bir hafta geride kaldı, yenisi ve sorunları ile yine baş başa kalacağız…
Ülkedeki gelişmelerin yanı sıra, özellikle futbol adına dolu bir dönem yaşadık. A Milli Takım iki sevindiren galibiyetle kış güneşi doğururken, Macaristan yenilgisi sonucu yine endişe tüneline girdi!
Zaten, bu durumla İstanbul’un tarafgir kalemleri pek de fazla ilgilenmediler. Onları, nemalandıkları sadece üç takım kulübü ilgilendirdiği için gündemde A Milli Takım yok gibiydi. Olamazdı da…Çünkü ay yıldızlı formayı giyenler yurt dışında oynuyordu. Bizim lig de Brezilyalı, Afrikalı ve bazı küçük Avrupa ülkelerinden futbolculardan oluşuyordu. Böyle olunca benim de ilgi alanım dışında kalıyor iki yıldan beri…
Çünkü heyecan duymalıyım izlediğim maçta…Aynen, Adanaspor karşısında Bursaspor’un oynadığı futbol gibi…Nedense, her türlü olumsuzluğa karşın diğer sezonlara oranla daha fazla heyecan duyuyorum. Gençlerin oynamasından olduğu da kesin. Sanırım daha önce bundan da fazlasını 31 yıl önce gerçekleştiren yeşil beyaz formalı gençlerle bu heyecanı yaşamış biri olarak bu duyguları taşıyorum. Bu arada TSYD görevlisi olarak yıllardır maçlarda birlikte olduğumuz Kadir Eskicioğlu’nun vefatından duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istedim.
Öyle bir ilk yarı izledik ki…
Adanaspor maçına yaptığı başlangıç, Bursaspor cephesinden beni hayrete düşürdü. Sanki bu ligin en eski ve deneyimli oyuncularından kurulu takımı… Pardon yanlış oldu, bu ligine eskileri, sürekli yan pas yaparak rakibi üzerine çeker ve ani atakla gole gitmeyi hedefler. Genelde yaş almış oyunculardan kuruldukları için işi ağırdan alırlar. Bu anlamda önceki gün izlediğim Bursaspor çok farklıydı. En yenisinden, eskisine, en gencinden yaş almışına hemen hepsi inisiyatif kullandı, kafasındaki kurguyu sahaya yansıtmaya çalıştı. Bu nedenle, önceki haftalardaki futbolları ile ülke gündemine giren Ali ve Burak bile yadırgandı. Özetle, maçın ilk yarısı gençlerin “özgüven patlaması”sonucu üstün bir oyun ile sona erdi. İkinci yarıda rakibin değişiklikleri ve durumu kavraması ile denge sağlandı, ama o kadar. Adanaspor atağa çıkmaya bile kaçınır oldu. Eğer Emirhan sakatlanarak oyundan çıkmasaydı iş penaltıya bile kalmayabilirdi. Çünkü o çıkınca Burak Altıparmak’ın da verimi azaldı… Oyun kurgusu zorlandı. Bu maçta biraz daha önce çıkanlar Batuhan ve Furkan Emre oldular. Diğerlerine de öne çıkma fırsatı tek tek gelecektir diye düşünüyorum Ama önemli olan hep birlikte bu güç ve enerjiyi iyi kullanarak takımı istenen sonuca götürmesi değil mi ?

Önemli bir maç kazanıldı. Penaltı ile olmasaydı diyeceğim üzülerek! Çünkü bu oyun daha iyisini hak etmişti.
Şimdi, bir kupa ve lig maçından oluşan “yarı maraton” bekliyor Bursaspor’u…Bu üç sınav başarı ile verilirse, başka şeyler konuşup, başka hedeflere koşarız hep birlikte…

Bir de önerim olacak…Başta Ali Akman olmak üzere, Burak Kapacak ve İsmail de gözlerini gazete sütunlarına, kulaklarını da TV ekranından konuşulanlara bir an önce tıkayıp, işlerine ve gelişmeye bakmalılar…Takım albümleri unutulmaz yıldızlar ve efsanelerin fotoğrafları ile doludur çünkü…
Ülkedeki gelişmelerin yanı sıra, özellikle futbol adına dolu bir dönem yaşadık. A Milli Takım iki sevindiren galibiyetle kış güneşi doğururken, Macaristan yenilgisi sonucu yine endişe tüneline girdi!
Zaten, bu durumla İstanbul’un tarafgir kalemleri pek de fazla ilgilenmediler. Onları, nemalandıkları sadece üç takım kulübü ilgilendirdiği için gündemde A Milli Takım yok gibiydi. Olamazdı da…Çünkü ay yıldızlı formayı giyenler yurt dışında oynuyordu. Bizim lig de Brezilyalı, Afrikalı ve bazı küçük Avrupa ülkelerinden futbolculardan oluşuyordu. Böyle olunca benim de ilgi alanım dışında kalıyor iki yıldan beri…
Çünkü heyecan duymalıyım izlediğim maçta…Aynen, Adanaspor karşısında Bursaspor’un oynadığı futbol gibi…Nedense, her türlü olumsuzluğa karşın diğer sezonlara oranla daha fazla heyecan duyuyorum. Gençlerin oynamasından olduğu da kesin. Sanırım daha önce bundan da fazlasını 31 yıl önce gerçekleştiren yeşil beyaz formalı gençlerle bu heyecanı yaşamış biri olarak bu duyguları taşıyorum. Bu arada TSYD görevlisi olarak yıllardır maçlarda birlikte olduğumuz Kadir Eskicioğlu’nun vefatından duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istedim.
Öyle bir ilk yarı izledik ki…
Adanaspor maçına yaptığı başlangıç, Bursaspor cephesinden beni hayrete düşürdü. Sanki bu ligin en eski ve deneyimli oyuncularından kurulu takımı… Pardon yanlış oldu, bu ligine eskileri, sürekli yan pas yaparak rakibi üzerine çeker ve ani atakla gole gitmeyi hedefler. Genelde yaş almış oyunculardan kuruldukları için işi ağırdan alırlar. Bu anlamda önceki gün izlediğim Bursaspor çok farklıydı. En yenisinden, eskisine, en gencinden yaş almışına hemen hepsi inisiyatif kullandı, kafasındaki kurguyu sahaya yansıtmaya çalıştı. Bu nedenle, önceki haftalardaki futbolları ile ülke gündemine giren Ali ve Burak bile yadırgandı. Özetle, maçın ilk yarısı gençlerin “özgüven patlaması”sonucu üstün bir oyun ile sona erdi. İkinci yarıda rakibin değişiklikleri ve durumu kavraması ile denge sağlandı, ama o kadar. Adanaspor atağa çıkmaya bile kaçınır oldu. Eğer Emirhan sakatlanarak oyundan çıkmasaydı iş penaltıya bile kalmayabilirdi. Çünkü o çıkınca Burak Altıparmak’ın da verimi azaldı… Oyun kurgusu zorlandı. Bu maçta biraz daha önce çıkanlar Batuhan ve Furkan Emre oldular. Diğerlerine de öne çıkma fırsatı tek tek gelecektir diye düşünüyorum Ama önemli olan hep birlikte bu güç ve enerjiyi iyi kullanarak takımı istenen sonuca götürmesi değil mi ?

Önemli bir maç kazanıldı. Penaltı ile olmasaydı diyeceğim üzülerek! Çünkü bu oyun daha iyisini hak etmişti.
Şimdi, bir kupa ve lig maçından oluşan “yarı maraton” bekliyor Bursaspor’u…Bu üç sınav başarı ile verilirse, başka şeyler konuşup, başka hedeflere koşarız hep birlikte…

Bir de önerim olacak…Başta Ali Akman olmak üzere, Burak Kapacak ve İsmail de gözlerini gazete sütunlarına, kulaklarını da TV ekranından konuşulanlara bir an önce tıkayıp, işlerine ve gelişmeye bakmalılar…Takım albümleri unutulmaz yıldızlar ve efsanelerin fotoğrafları ile doludur çünkü…
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!