Aferin size, İmamoğlu'nun imdadına yetiştiniz!
10 Mayıs 2022 Salı , 00:02
Ekrem İmamoğlu'nun otobüsüne binen Nagehan Alçı, karşı mahalleyi çok fena karıştırdı.
Oysa asıl karışması gereken iktidar mahallesiydi.
Çünkü, her şartta kendini iktidarı savunmaya memur etmiş Nagehan Alçı, ne olmuştu da muhalefetin otobüsüne binmişti? Yoksa, "iktidar kayığının su aldığı" iddiası doğruydu da Alçı, gelecek adına kendini daha güvenli bir limana çekme provası mı yapıyordu?
İmamoğlu'nun çağrısından çok konuşulması gereken asıl mesele buydu aslında ama karşı mahalle tartışma konusunda daha mahir olduğu için çıkarttıkları yüksek ses iktidar mahallesindeki cılız itirazları çoktan bastırdı.
Oysa, muhalefet cephesi, "Ne işi var burada?" diye çıkışmasa bu taraftakiler "Ne işin var orada?" diyerek çoktan haşlayacaklardı Nagehan'ı ama mahallenin karıştığını görünce, "Olanda hayır vardır" düsturundan mütevellit susmayı tercih ettiler. Hatta kıs kıs gülüp, "Aferin Nagehan" diyenler bile çıktı aralarından.
O değil de, memlekette hemen herkesin her konuda yaptığı kanaat kalabalığı burada da kendini gösterdi ve Nagehan'ın fotoğraf karesine girmesi; İmamoğlu'nun Karadeniz gezisini gölgeledi.
Pekala, Ekrem İmamoğlu'nun gönlünde Cumhurbaşkanı adayı olmak yatıyor ve daha önce başka yerlere yaptığı geziler gibi Karadeniz çıkarmasıyla arkasındaki vatandaş desteğini artırmak, elini güçlendirmek istiyordu. Kendisi, "Gündemimde yok" dese de, kitabın orta yerinde yazan hakikat budur.
Sadece İmamoğlu değil, CHP içinde, "sorun, kavga" demesek bile bir adaylık yarışı olduğu da su götürmez bir gerçek. Fakat bunun amiyane yaklaşılacak bir durum olduğu kanaatinde değilim. Aksine, iktidar muhitince küçümsenmek istenen CHP içindeki yarış, iktidarın aşağı, muhalefetin yukarı yönlü bir seyir izlemesinin neticesidir. Yani, "Geliyor gelmekte olan"ın bir bakıma ayak sesleridir.
Ne var ki; basamakları üçer-beşer tırmanan İmamoğlu tökezledi. Tabir-i caizse, "Akıllı olun..." veya "Vız gelir tırıs gider..." çıkışları ve sonrasında özrü kabahatinden büyük özür sözleriyle bir anda bütün okları üzerine çekti. Şimdi, bin bir kılıç darbesiyle yaralanmış aslan gibi inliyor.
Rahmetli Demirel'in, "Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir" sözünün doğruluğu bir kez daha ispat edildi sanki. Zira İmamoğlu, Karadeniz'e giderken, "Geliyor gelmekte olan" treninin en önündeki üçlü koltukta otururken, dönüşte adeta trenden inmiş halde buldu kendini.
Fakat o da ne?
"Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu" vecizesiyle yerel seçimlerde İmamoğlu'na kimsenin hayal bile edemeyeceği oranda oy kazandıran ithal iktidar sakinleri boş durmadılar, kötü günler geçiren İmamoğlu'nun imdadına Hızır gibi yetiştiler.
Ne mi yaptılar?
Ekrem İmamoğlu'nun, "Rize, Artvin ve Trabzon gezilerinde kamu kaynaklarının kişisel siyasi faaliyetler kapsamında sarf edilip edilmediğinin araştırılması" amacıyla suç duyurusunda bulundular. Emin olun, kendi mahallesinin hışmına uğrayan İmamoğlu, çuvalla para verse bu zor günlerinde kendisine mağduriyet yaratacak böylesi bir hamleyi yaptıramazdı.
Hem de iktidar, daha, "Belediye parasıyla iftar sofrası kurulur mu?" sorusuna cevap verememişken, hem de, iktidar belediyesinin Ak Partili gençlere verdiği sahurda çalınan deflerin sesi kulaklarda çınlarken ve herkesin bu kör göze parmak kepazelikleri kınadığı bir dönemde; İmamoğlu'na böyle bir suçlama yöneltmek düştüğü denizde can simidi atmak kadar değerlidir.
SON SÖZ:
Son tahlilde toparlamak gerekirse; Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyor fakat son yaşananlarla bu yolda büyük yara aldığı aşikar. Ancak, olayı Nagehan Alçı özelinde boğmazsak, İmamoğlu'nun, kendi mahallesinden olmayanları da otobüsüne alması, tam da bu ülkenin ihtiyacı olan herkesi kucaklama, "halleşme-helalleşme" girişimi olarak kıymetlidir. Fazlası, iktidardan "intikam" olur ve bu da iktidarı haklı kılar.
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!