AK Parti'deki haksız işgalciler!
06 Kasım 2020 Cuma, 23:27
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Dün il başkanları toplantısında, teşkilatlardaki "sen-ben" olayının bir kenara konulması, kanaat önderlerini tercih ederek teşkilatların oluşturulmasını istedi. Devamında, "Biz insanların parti binalarımıza gelmesini bekleyen bir anlayışta olmadık..." diyerek, her kesinden insanın evine, işyerine her gün bizzat gidilmesi gerektiğini özellikle vurguladı.
Teşkilat yöneticilerinin,
Telefonlarının 24 saat açık olması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Milletle arasına duvar ören, insanları küçümseyen AK Parti yöneticisi varsa bulunduğu yerde fuzuli işgal, haksız işgalci demektir..." diyerek, AK Parti'de il, ilçe başkanı ve yöneticileri, belediye başkanları, meclis üyeleri ve milletvekillerinin aslında nasıl olmaları/davranmaları gerektiğinin çerçevesini net olarak çizdi. Bu çerçeve dışında olanları/davrananları ise "fuzuli" ve "haksız işgalci" olarak tanımladı.
Tıpkı, önceki toplantılarda,
"83 milyonun, her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz... Ülke genelinde hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz" dediği gibi.
Peki; ben niye ısrarla,
Bu ifadelerin altını çiziyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikazlarını yineliyorum? Çünkü AK Parti'nin ateşinin çıkartan, halsiz düşüren, hasta eden virüs bu damardan giriyor bünyeye. Erdoğan da bunu görüyor olmalı ki; her fırsatta bu zayıf noktayı işaret ederek, tedbir alınmasını istiyor.
Fakat,
Halihazırda Bursa teşkilatlarında bu ikazın makes bulduğunu ve gerçekten "canla-başla" tedbir alındığını göremiyoruz ne yazık ki... Son yerel seçimlerde İstanbul, Ankara'nın kaybedildiği halde Bursa'nın kazanılmış olması sizi yanıltmasın. Açık söylüyorum, Bursa'yı AK Parti kazanmadı, muhalefet kaybetti. CHP burada bir "iç hesaplaşma" yaşamasaydı, bugün Bursa'da "kibirleri boylarını aşanların" saçları ak mı kara mı görülecekti.
Ne var ki;
CHP'nin iç hesaplaşmasıyla seçimde saçlarının rengi perdelenmiş bu kasaba tayfasının cilası çabuk döküldü. Ayakları yerden kesilmiş, tipik bir "Hubris Sendromu" yaşayan bu arkadaşların artık ne Bursa için ne de AK Parti için iyi şeyler yap(a)mayacağı belli oldu.
Bilirsiniz,
Hubris Sendromu, güç zehirlenmesinin bilimsel adıdır. Nasıl ki; Covid-19, bağışıklık sistemi gelişmemiş bünyeyi esir alıyorsa; Hubris Sendromu da, kişilik gelişimini tamamlayamadan elde ettiği güçle kibre kapılan yöneticilerde görülür. Çoğu zaman, yüzlerinden akan kibir, kimseyi umursamayan, küçümseyen ve düşmanlık besleyen tavırlarıyla ele verirler kendilerini. Bu ciddi bir rahatsızlık, hatta su katılmamış bir hastalıktır.
SON SÖZ:
AK Parti Bursa'da, halkın aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği desteği, kendisine verildiğini sanan ve adeta, "ben neymişim" dercesine davranan Hubris Sendromuna tutulmuş "fuzuli" ve "haksız işgalciler" var. Bu işgalciler, bırakın insanları evlerine, işyerlerine her gün bizzat gitmeyi, "gelelim" diyenlere bile kapıları kapatıyorlar. Bu işgalciler, insanların işyerlerine gitseler bile, polisle, zabıtayla, dozerle, kepçeyle ancak yıkmak için gidiyorlar. Bu işgalciler, bütün iyi niyetli ikazlara kulaklarını tıkayıp gönülleri yıkıyorlar. Bu işgalciler "bana dokunmayan AK Parti düşmanları bin yaşasın" derken, "gözünün üstünde kaş var" diyen AK Partilileri düşman belliyorlar. Bu işgalciler esasında AK Parti'yi yıkıyorlar. Bu, kibirleri boylarını aşmış fuzuli işgalciler varken, AK Parti'nin artık başka düşmana ihtiyacı yok.
Dün il başkanları toplantısında, teşkilatlardaki "sen-ben" olayının bir kenara konulması, kanaat önderlerini tercih ederek teşkilatların oluşturulmasını istedi. Devamında, "Biz insanların parti binalarımıza gelmesini bekleyen bir anlayışta olmadık..." diyerek, her kesinden insanın evine, işyerine her gün bizzat gidilmesi gerektiğini özellikle vurguladı.
Teşkilat yöneticilerinin,
Telefonlarının 24 saat açık olması gerektiğini söyleyen Erdoğan, "Milletle arasına duvar ören, insanları küçümseyen AK Parti yöneticisi varsa bulunduğu yerde fuzuli işgal, haksız işgalci demektir..." diyerek, AK Parti'de il, ilçe başkanı ve yöneticileri, belediye başkanları, meclis üyeleri ve milletvekillerinin aslında nasıl olmaları/davranmaları gerektiğinin çerçevesini net olarak çizdi. Bu çerçeve dışında olanları/davrananları ise "fuzuli" ve "haksız işgalci" olarak tanımladı.
Tıpkı, önceki toplantılarda,
"83 milyonun, her birinin gönlünü kazanmayı hedeflerken, teşkilatlarda görev alan bir kişinin bile bu çember dışında kalmasına rıza gösteremeyiz... Ülke genelinde hizmet eden dava adamlarının emeğini, kibirleri boylarını aşanların kaprislerine feda etmedik, etmeyeceğiz" dediği gibi.
Peki; ben niye ısrarla,
Bu ifadelerin altını çiziyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikazlarını yineliyorum? Çünkü AK Parti'nin ateşinin çıkartan, halsiz düşüren, hasta eden virüs bu damardan giriyor bünyeye. Erdoğan da bunu görüyor olmalı ki; her fırsatta bu zayıf noktayı işaret ederek, tedbir alınmasını istiyor.
Fakat,
Halihazırda Bursa teşkilatlarında bu ikazın makes bulduğunu ve gerçekten "canla-başla" tedbir alındığını göremiyoruz ne yazık ki... Son yerel seçimlerde İstanbul, Ankara'nın kaybedildiği halde Bursa'nın kazanılmış olması sizi yanıltmasın. Açık söylüyorum, Bursa'yı AK Parti kazanmadı, muhalefet kaybetti. CHP burada bir "iç hesaplaşma" yaşamasaydı, bugün Bursa'da "kibirleri boylarını aşanların" saçları ak mı kara mı görülecekti.
Ne var ki;
CHP'nin iç hesaplaşmasıyla seçimde saçlarının rengi perdelenmiş bu kasaba tayfasının cilası çabuk döküldü. Ayakları yerden kesilmiş, tipik bir "Hubris Sendromu" yaşayan bu arkadaşların artık ne Bursa için ne de AK Parti için iyi şeyler yap(a)mayacağı belli oldu.
Bilirsiniz,
Hubris Sendromu, güç zehirlenmesinin bilimsel adıdır. Nasıl ki; Covid-19, bağışıklık sistemi gelişmemiş bünyeyi esir alıyorsa; Hubris Sendromu da, kişilik gelişimini tamamlayamadan elde ettiği güçle kibre kapılan yöneticilerde görülür. Çoğu zaman, yüzlerinden akan kibir, kimseyi umursamayan, küçümseyen ve düşmanlık besleyen tavırlarıyla ele verirler kendilerini. Bu ciddi bir rahatsızlık, hatta su katılmamış bir hastalıktır.
SON SÖZ:
AK Parti Bursa'da, halkın aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği desteği, kendisine verildiğini sanan ve adeta, "ben neymişim" dercesine davranan Hubris Sendromuna tutulmuş "fuzuli" ve "haksız işgalciler" var. Bu işgalciler, bırakın insanları evlerine, işyerlerine her gün bizzat gitmeyi, "gelelim" diyenlere bile kapıları kapatıyorlar. Bu işgalciler, insanların işyerlerine gitseler bile, polisle, zabıtayla, dozerle, kepçeyle ancak yıkmak için gidiyorlar. Bu işgalciler, bütün iyi niyetli ikazlara kulaklarını tıkayıp gönülleri yıkıyorlar. Bu işgalciler "bana dokunmayan AK Parti düşmanları bin yaşasın" derken, "gözünün üstünde kaş var" diyen AK Partilileri düşman belliyorlar. Bu işgalciler esasında AK Parti'yi yıkıyorlar. Bu, kibirleri boylarını aşmış fuzuli işgalciler varken, AK Parti'nin artık başka düşmana ihtiyacı yok.
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vahdettin Köşkü’nde dış politika değerlendirme toplantısına başkanlık etti

Dışişleri Nijerya’daki gemi baskınında kaçırılan mürettebatın bulunması için seferber

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden Nijerya’da kaçırılan gemi hakkında açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıya uğrayan geminin kaptanıyla telefonda görüştü

HDP İlçe Başkanlığı'na gece baskını

Bursa'da bugün hava nasıl olacak? (24 Ocak 2021 Pazar)

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!