İki yanlıştan bir doğru çıkmaz!
5 Ocak 2022 Çarşamba , 23:15
CHP İl Başkanı İsmet Karaca ile Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş arasında, bir aşık atışmasına dönen, "ekmek kavgası" sonrasında Bursalılar, BESAŞ'ı, bu şehre CHP'nin kazandırdığını öğrendi.
"Bilmiyorlar mıydı?" demeyin sakın.
Tarihini dizilerden öğrenen bir toplumuz biz. Bilenler vardır muhakkak ama bilmeyen/unutan kalabalıklar bu atışma sayesinde iyice öğrenmiş/hatırlamış oldu BESAŞ'ın, CHP zamanında yapıldığını.
Ne güzel siyaset değil mi?
İsmet Karaca, tabiri caizse oltayı atı. Solucanı gören balık sürüsü gibi hücum eden Ak Partililere, "gel, gel" dedi ve nihayet koca şehre, üstelik Ak Partililer eliyle BESAŞ'ı Bursa'ya CHP'nin kazandırdığını öğretti/hatırlattı. İşte buna, siyasette orantısız zeka kullanmak denir. Ben boşuna demiyorum; İsmet Karaca, CHP'yi salonlardan sahalara çıkaran adam diye.
Ve o adam bugün yine sahalardaydı.
Kendisine randevu vermeyen BESAŞ Genel Müdürü'ne/Büyükşehir Belediyesi'ne inat, BESAŞ'ın önüne gitti ve kahramanca mağduriyetini dile getirdi.
Kimse kusura bakmasın. Eleştirmek için de yazmıyorum ama ne yazık ki; akıldaneler, kalecisine geri pas vereyim derken takımının gol yemesine sebep olan sakar topçular gibi, Ak Parti'nin, BESAŞ golünü yemesine de mani olamadılar. Oysa, "Birinin anası ağlayacak!" başlıklı yazımda da söylediğim gibi, top taca, İsmet Karaca'dan çıkmış olmasına rağmen, Alinur Aktaş'ın hatalı atışı sayesinde top el değiştirdi. Karaca, tacı uzun kulandı ve gol oldu.
Söze başlarken, iki yanlıştan bir doğru çıkmaz dedim. Evet, yanlışın büyüğü, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na randevu verilmeyerek Ankara'da yapıldı aslında.
"Ben, Reis'in yerinde olsam!" başlıklı yazımda da ifade etmiştim. Kılıçdaroğlu'na randevu vermemek, kapılara asma kilit vurmak şöyle dursun, gittiği kurumda kapıda karşılanması ve uğurlanması talimatını verirdim, ben, Reis'in yerinde olsam demiştim.
Yeter mi? Yetmez.
Kılıçdaroğlu, bir kurumdan çıkarken diğer kurumların, "bize de bekleriz" diye davetiye çıkarmasını isterdim. Kılıçdaroğlu'nu, baş döndüren bir nezaketle ağırlar, çay-kahve eşliğinde, bildiğin bilgi bombardımanına tutar, çıkışta eleştirecek hal bırakmazdım demiştim.
Böyle bir karşılama, ikram, bilgi ve uğurlamadan sonra Kılıçdaroğlu, istediği kadar eleştirsin, asla tesir etmez. Bırakın tesir etmeyi, eleştirisi tersine bile döner diye de uyarmıştım.
Çünkü insanlar, kimin haklı-haksız olduğuna bakmadan önce kim nasıl davranıyor diye bakıyor. Randevu vermemek, gelmek isteyene haklılık payesi kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Nihayetinde buralar kamunun malı ki; "Bilgi Edinme Kanunu"nu çıkaran bir partinin böylesine içine kapanması asla anlaşılır, kabul edilir bir şey değildir.
Yanlışın küçüğü ise, Ankara'daki akıl tutulmasının gölgesinde kalan Bursa'da yapıldı. İki başkan arasında "ekmek kavgası" sürerken, Başkan Karaca, BESAŞ'tan randevu istedi. "Pandemi" gerekçesiyle, yani, fasulyeden bir sebeple talebi geri çevrilince o da tıpkı Kılıçdaroğlu gibi, "geliyorum" dedi ve birçok partiliyle birlikte soluğu BESAŞ'ın önünde aldı.
Karaca, "randevu verilseydi, alıp çikolatamızı üç kişi gelecektik. Verilmedi, yüz kişiyle geldik" dedi. Haklı mı? Evet, haklı. Randevu verilseydi, nezaketle karşılanıp, ikramda bulunup, bilgi verip, yine nezaketle uğurlansaydı ne kaybedilirdi? Veya kim kazanırdı? Bir defa bu kadar ses çıkmazdı değil mi?
BESAŞ'ın, bütün Bursa'ya yetecek kadar ekmek çıkarmak gibi bir gücü ve görevi yok. İnsanların, alım gücünün düşmesinde ve BESAŞ ekmeğine talebin artmasında Alinur Aktaş'ın bir kabahati de yok. Yanlış olan, sebebi ve neticesinde hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen yanlış adamlarla/adımlarla konunun sorun haline dönüşmesi. Samimiyetle öylüyorum, Başkan Aktaş'ın, ilk günden beri yaşadığı hemen her sorunun temelinde bu sıkıntı var. Dahası, ben zamanında kendisine bunu defalarca söylemiş olmama rağmen değişen bir şey yok.
SON SÖZ:
İsmet Karaca, sosyal medya paylaşımının altına BESAŞ Genel Müdürü'nün, "kirli siyasetinizi temiz ekmeklerimizden çekin" şeklinde yazdığını söyledi. Bu çok çirkin, haddi aşan bir ifadedir. Bu, Ak Parti İl Başkanı'ndan rol çalmaktır. Bir il başkanına cevabı diğer il başkanı verir zaten, sana ne oluyor be kardeşim? Başkan Karaca, "hakikaten ben Bursa adına çok üzülüyorum. Bursa’nın Cumhuriyet tarihindeki ilk belediye başkanı Ahmet Muhtar Efendi’den günümüze kadar gelenler içinde en beceriksiz en vizyonsuz yönetimle karşı karşıyayız..." dedi. Mutlu mu oluyorsunuz, kendinize ve başkanınıza böyle dedirtmekten? Tabi, burada bir sözüm de Alinur Başkan'a olacak. Lütfen ama lütfen, bir defa da başkalarını dinleyin ve başka türlüsünü deneyin. İnanın kaybetmeziniz. Zira iki yanlıştan bir doğru çıkmadığı gibi, üç yanlış da bir doğruyu götürüyor. Ne yazık ki; yanlış adamlarla/adımlarla haklıyken bile haksız oluyor, doğrularınız da gidiyor. Değer mi buna?
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!