İstifa et artık Arif Karademir!
12 Nisan 2022 Salı , 22:27
Bursa Teknik Üniversitesi'ndeki haksız, hukuksuz, keyfi ve kibirli uygulamalarla alakalı şimdiye kadar yazılması/söylenmesi gereken ne varsa yazdığımı/söylediğimi düşünüyorum.
Gelin görün ki; Bursa Teknik Üniversitesi'nde yaşanan, "tarikat yapılanması" iddialarını, baskıları, soruşturmaları, sıkıntıları köşelerimize taşıyor, kamuoyunu bilgilendiriyor, yetkilileri, siyasetçileri, sendikaları göreve davet ediyor olmamıza rağmen bugüne kadar kimse bana mısın bile demedi.
Zamanın üzerine ölü toprağı serpilmiş olmalı.
Zira, aksi olsaydı diyorum; BTÜ Rektörü Arif Karademir'in bir firmaya danışmanlık yaptığı, danışmanı olduğu firmadan okula mal aldığı, mal aldığı şirketin müdürüne tez danışmanlığı yaptığı ve karısını da aynı şirkette işe gitmeden sigortalı gösterdiği iddiaları neredeyse hiçbir ispata gerek kalmayacak şekilde çok defa ve birçok basın organında yazılıp çizilmesine rağmen kimsenin elini vicdanına koyup da harekete geçmemesi, soruşturma açmaması, görevden almaması düşünülemezdi değil mi?
Oysa aynı rektör, kendisinin bu keyfi uygulamalarına itiraz eden akademisyenler hakkında sudan bahaneler üretip peş peşe soruşturmalar açıyor, kiminin sözleşmesini yenilemiyor, kiminin kadrosunu vermiyor, kimini de uzaklaştırarak ceza vermenin yollarını arıyor. Kimse de çıkıp, rektöre, "Bu kadar insan haksız, bir sen mi haklısın?" diye sormuyor.
Mesela, kimse, rektörün karısıyla ilgili birçok medya organında ve çok defa yazılan çizilen iddiaları sormaz/sorgulamaz ve doğruysa gereğini yapmazken; rektör, bir akademisyen için bir yerde yazılmış, "karısına şiddet uyguluyor" kabilinden bir iddiayı, üstelik ortada bir delil de olmadığı halde esas kabul edip, zorlama şartlarla soruşturma açıp, ceza vermek için olmadık yollara başvurabiliyor. Rektör, aslında aile hayatını zedeleyecek ve "ne alaka" dedirtecek işleri yapmaya kendini memur edebiliyor. Ancak, yine, bir Allah'ın kulu da çıkıp, "sen ne yapıyorsun?" demiyor.
Bu köşenin takipçileri hatırlayacaktır.
En son, "BTÜ'de 'inşaat yolsuzluğu' mu var?" diye sual etmiş ve soruya sebep mide bulandıran bir gelişmeyi gündeme getirmiştim. Özetle, Bursa Teknik Üniversitesi'nde 4 milyon lira gibi çılgın rakamların konuşulduğu çatı tadilatında "usulsüzlük" yapıldığı iddiasıyla Rektör Arif Karademir ve Yapı İşleri Daire Başkanı Hasan Basri Koçer hakkında suç duyurusunda bulunulduğundan bahsetmiştim.
Tamam, kimse hakkında peşin hükümlü olmak istemem.
Fakat bu çok pahalı çatı tadilatı işine orman mühendisi rektör ile tekstil mühendisi yapı işleri daire başkanı karar veriyor ve yürütüyorsa ve yapı işlerinde görevli inşaat yüksek mühendisi de bu işe itiraz ettiği için görev yeri değiştirilip, evrak dağıtım işi yaptırılıyorsa, başka türlüsü aklınıza gelir mi?
Rektör Arif Karademir'in elinde inşaat işleri bu denli ayağa düşmüşken, bugün, Bursa Teknik Üniversitesi'nin merkez derslik inşaatında çalıştırılan Dursun Baki isimli işçinin düşerek hayatını kaybettiği bilgisi bomba gibi düştü gündeme.
Haberi, Yüksel Baysal'ın köşesinden okuyunca kanım dondu adeta. Olay 1 Nisan tarihinde yaşanmış olmasına rağmen, kimsenin haberi olmadı. Belli ki; "Üzeri kapatılmak istendi..." Fakat gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır ve bu gerçek de daha fazla saklanamadı ve ortaya çıktı.
SON SÖZ:
Bursa Teknik Üniversitesi'nde, bir inşaat işini orman ve tekstil mühendisleri yürütürken, işi asıl yürütmesi gereken inşaat yüksek mühendisi de evrak dağıtıyorsa böyle vakaların yaşanması kaçınılmaz olmaz mı? Şimdi, üniversitede hakkı yenmiş onlarca akademisyenin hakkı için; en nihayet canını vermiş bir emekçinin hakkı için eli ve vicdanı olan herkese bir daha soruyorum. Bursa Teknik Üniversitesi'ndeki bu çılgınlığa kimse "dur" demeyecek mi? Kimse, protesto etmeyecek mi? Kimse, soruşturma açmayacak mı? Kimse rektörü görevden almayacak mı? Hadi, bunlar olmadı, olmayacak. Ya sen, Arif Karademir, bunca olup bitenden sonra hala istifa etmeyecek misin?
GÜNDEME DAİR SON GELİŞMELER İÇİN TIKLAYIN
Gelin görün ki; Bursa Teknik Üniversitesi'nde yaşanan, "tarikat yapılanması" iddialarını, baskıları, soruşturmaları, sıkıntıları köşelerimize taşıyor, kamuoyunu bilgilendiriyor, yetkilileri, siyasetçileri, sendikaları göreve davet ediyor olmamıza rağmen bugüne kadar kimse bana mısın bile demedi.
Zamanın üzerine ölü toprağı serpilmiş olmalı.
Zira, aksi olsaydı diyorum; BTÜ Rektörü Arif Karademir'in bir firmaya danışmanlık yaptığı, danışmanı olduğu firmadan okula mal aldığı, mal aldığı şirketin müdürüne tez danışmanlığı yaptığı ve karısını da aynı şirkette işe gitmeden sigortalı gösterdiği iddiaları neredeyse hiçbir ispata gerek kalmayacak şekilde çok defa ve birçok basın organında yazılıp çizilmesine rağmen kimsenin elini vicdanına koyup da harekete geçmemesi, soruşturma açmaması, görevden almaması düşünülemezdi değil mi?
Oysa aynı rektör, kendisinin bu keyfi uygulamalarına itiraz eden akademisyenler hakkında sudan bahaneler üretip peş peşe soruşturmalar açıyor, kiminin sözleşmesini yenilemiyor, kiminin kadrosunu vermiyor, kimini de uzaklaştırarak ceza vermenin yollarını arıyor. Kimse de çıkıp, rektöre, "Bu kadar insan haksız, bir sen mi haklısın?" diye sormuyor.
Mesela, kimse, rektörün karısıyla ilgili birçok medya organında ve çok defa yazılan çizilen iddiaları sormaz/sorgulamaz ve doğruysa gereğini yapmazken; rektör, bir akademisyen için bir yerde yazılmış, "karısına şiddet uyguluyor" kabilinden bir iddiayı, üstelik ortada bir delil de olmadığı halde esas kabul edip, zorlama şartlarla soruşturma açıp, ceza vermek için olmadık yollara başvurabiliyor. Rektör, aslında aile hayatını zedeleyecek ve "ne alaka" dedirtecek işleri yapmaya kendini memur edebiliyor. Ancak, yine, bir Allah'ın kulu da çıkıp, "sen ne yapıyorsun?" demiyor.
Bu köşenin takipçileri hatırlayacaktır.
En son, "BTÜ'de 'inşaat yolsuzluğu' mu var?" diye sual etmiş ve soruya sebep mide bulandıran bir gelişmeyi gündeme getirmiştim. Özetle, Bursa Teknik Üniversitesi'nde 4 milyon lira gibi çılgın rakamların konuşulduğu çatı tadilatında "usulsüzlük" yapıldığı iddiasıyla Rektör Arif Karademir ve Yapı İşleri Daire Başkanı Hasan Basri Koçer hakkında suç duyurusunda bulunulduğundan bahsetmiştim.
Tamam, kimse hakkında peşin hükümlü olmak istemem.
Fakat bu çok pahalı çatı tadilatı işine orman mühendisi rektör ile tekstil mühendisi yapı işleri daire başkanı karar veriyor ve yürütüyorsa ve yapı işlerinde görevli inşaat yüksek mühendisi de bu işe itiraz ettiği için görev yeri değiştirilip, evrak dağıtım işi yaptırılıyorsa, başka türlüsü aklınıza gelir mi?
Rektör Arif Karademir'in elinde inşaat işleri bu denli ayağa düşmüşken, bugün, Bursa Teknik Üniversitesi'nin merkez derslik inşaatında çalıştırılan Dursun Baki isimli işçinin düşerek hayatını kaybettiği bilgisi bomba gibi düştü gündeme.
Haberi, Yüksel Baysal'ın köşesinden okuyunca kanım dondu adeta. Olay 1 Nisan tarihinde yaşanmış olmasına rağmen, kimsenin haberi olmadı. Belli ki; "Üzeri kapatılmak istendi..." Fakat gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır ve bu gerçek de daha fazla saklanamadı ve ortaya çıktı.
SON SÖZ:
Bursa Teknik Üniversitesi'nde, bir inşaat işini orman ve tekstil mühendisleri yürütürken, işi asıl yürütmesi gereken inşaat yüksek mühendisi de evrak dağıtıyorsa böyle vakaların yaşanması kaçınılmaz olmaz mı? Şimdi, üniversitede hakkı yenmiş onlarca akademisyenin hakkı için; en nihayet canını vermiş bir emekçinin hakkı için eli ve vicdanı olan herkese bir daha soruyorum. Bursa Teknik Üniversitesi'ndeki bu çılgınlığa kimse "dur" demeyecek mi? Kimse, protesto etmeyecek mi? Kimse, soruşturma açmayacak mı? Kimse rektörü görevden almayacak mı? Hadi, bunlar olmadı, olmayacak. Ya sen, Arif Karademir, bunca olup bitenden sonra hala istifa etmeyecek misin?
GÜNDEME DAİR SON GELİŞMELER İÇİN TIKLAYIN
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!