Kaderin cilvesine bakın!
23 Kasım 2020 Pazartesi, 23:09
Erdoğan ve Arınç,
1978'den beri, MSP, RP, FP ve AK Parti'de, yol arkadaşlığı, kader birliği yaptılar. 1999'da, Erbakan Hoca'nın işaret ettiği adaya karşı ilk adaylık açıklaması yapan, bu yolla Abdullah Gül'e, Abdüllatif Şener'e öncü olan ve nihayetinde Tayyip Erdoğan'ın başarısı için yürüyeceği yolların taşını, dikenini temizleyen isimdi Bülent Arınç...
Fazilet Partisi kapatılınca,
AK Parti'yi kuran dörtlüden birisi olmanın ötesinde, Milli Görüş'te, "Küçük Erbakan" olarak bilinir ve Erbakan'dan sonraki lider olarak görülürdü. Bu yanıyla/adıyla/ağırlığıyla Erdoğan'ın yanında yer alıp, Milli Görüş tabanının kahir ekseriyetinin buraya yönelmesini sağlayan ağabeydi Bülent Arınç...
O günlerde,
"Partiyi bölüyor, Hoca'ya ihanet ediyor" suçlamasıyla Erdoğan'a yapılan hakaretler Arınç duvarına çarpıyor, Erdoğan neredeyse hiç hasar almadan yoluna devam ediyordu. Bu manada Bülent Arınç'ın yolu, Abdullah Gül ile Bursa'ya da düşmüştü. Uluyol Caddesi'ndeki Fazilet Parti il binasında konuşacaklardı. Fakat bugün, Bugün AK Parti'nin etinden, sütünden, yününden en çok faydalanan o günün bazı Faziletlileri, Arınç ile Gül'ü parti binasında konuşturmak istemediler lakin buna engel de olamadılar. Nitekim Arınç ve Gül, tıklım tıklım dolu salonda konuşmaya başladılar... İtirazlar yükseldi. Birisi, bir ara, "partiyi bölüyorsunuz" deyip, Hoca'ya ihanetle suçladı Arınç'ı, Gül'ü, dolayısıyla Erdoğan'ı... Hiç unutmuyorum, Abdullah Gül, o naif yapısıyla cevap vermekte zorlanınca Arınç, "sen kısa donla dolaşırken ben Hoca'nın kapısında nöbet tutuyordum" deyince salon buz kesmişti.
Kaderin cilvesine bakın ki;
O zamanlar, "Hoca'ya ihanet ediyorsun" diye suçlayıp, daha sonra AK Parti'nin gölgesinde gününü gün edenler gibi, bugün de, Erdoğan'a ağza alınmayacak sözlerle hakaret edip, sonra kapağı AK Parti'ye atanlar Arınç'ı, "Erdoğan'a ihanet etmekle" suçluyor. Bu korkunç bir şey...
Biliyorsunuz,
Berat Akbayrak'ın gizemli istifası sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Türkiye'nin yerinin Avrupa olduğu vurgusuyla, demokraside, ekonomide, hukukta köklü reformlar yapılacağına dair önemli açıklamalar yaptılar. Devletin zirvesinden gelen bu yerinde açıklamalar piyasalar başta olmak üzere herkesin yeniden umutlanmasına sebep oldu ki; aylardır durdurulamayan dövizin bir anda iniş eğilimine geçmesi bile atılan adımın doğruluğunun ispatıydı.
Bu yeni sürece paralel olarak,
Bülent Arınç, bir televizyon kanalında, yönümüzü yeniden çevirdiğimiz Avrupa'da Türkiye'nin aleyhine kullanılan Demirtaş ve Kavala davaları üzerinden demokratikleşme açıklamaları yaptı. İlkin bu açıklamanın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi dahilinde olduğu düşünüldü. Fakat MHP'den gelen tepkiler üzerine Erdoğan'ın, "Cumhur İttifakı'nın gidişinden memnunuz" vurgusuyla, "Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz" demesi Arınç'ı açığa düşürmekle kalmadı, reform umutları da üç günde sararıp soldu. Dövizin bugün yeniden yükselişe geçmesi bunun en açık işareti.
Burada, birkaç noktaya değinmek isterim.
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nın gidişinden memnunuz" diyor ama Bahçeli'nin, neredeyse yüzde elliyken ortak olduğu ittifakın oyunu yüzde otuzlara kadar düşürmesinden AK Partililer hiç memnun değil. Erdoğan ne düşünüyor bilmiyorum ama bu gidişle Bahçeli, Erdoğan'ı emekli edecek gibi görünüyor.
Sonradan gelme/görmelerin
Tek derdinin dalkavukluk üzerinden çıkar olduğunu bildiğimiz için ne dediklerinin pek bir önemi yok. Fakat ağırbaşlı AK Partili olarak bildiklerimizin bile hamaset diliyle Arınç'a hakarete yeltenmeleri inanılır gibi değil. Tamam, Selahattin Demirtaş teröristtir. Peki, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan, Demirtaş'tan daha mı az terörist? Değilse, TRT'de ne işi vardı? Onu oraya çıkaranlara ne diye tek laf etmediniz? Hepsi bir yana, madem bunlar terörist, o halde devletin kasasından HDP'ye bu yıl 50.1 milyon verilmesine, Ocak ayında ise 57 milyon 550 bin lira verilecek olmasına ne diye ses çıkartmıyorsunuz? Şaka mısınız yahu siz?
Hatırlıyor musunuz?
Bizim bir de Rahip Brunson olayımız vardı. Brunson, terör örgütü FETÖ ve PKK adına suç işlediği, casusluk yaptığı suçlamasıyla tutuklu yargılanırken, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım tehdidi karşısında sağlık sorunları gerekçe gösterilerek önce ev hapsine sonra da tahliyesine karar verilmedi mi?
SON SÖZ:
Hamaset dili, en çok AK Parti'ye/Erdoğan'a zarar veriyor. Düne kadar uçuyorduk. Oysa, ekonomide, hukukta, eğitimde, dış politikada, kültürde, sanatta ön alınamayan kötüye gidiş bizi bir "acı reçete"ye mecbur etmedi mi? Bu gerçek bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dillendirilmişken gereken reformları yapmak yerine neden yanlışta ısrar ediliyor ki? Erdoğan ve Arınç'ın kader birliği ederek çıktıkları yolda, kaderin cilvesiyle yol ayrımına geldiler. Kadere bakıyoruz, kimler kimlerle beraber... Bu gidişle hikaye bitecek. Birileri üzülürken birileri de, "kader diyemezsin sen kendin ettin" diyecek.
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Bursa'da bugün hava nasıl olacak? (24 Ocak 2021 Pazar)

HDP İlçe Başkanlığı'na gece baskını

Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıya uğrayan geminin kaptanıyla telefonda görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vahdettin Köşkü’nde dış politika değerlendirme toplantısına başkanlık etti

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden Nijerya’da kaçırılan gemi hakkında açıklama

Dışişleri Nijerya’daki gemi baskınında kaçırılan mürettebatın bulunması için seferber

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!