Söyledikleriyle taban tabana zıt bir 'Duruş!'
21 Mart 2022 Pazartesi , 01:07
Hani, ben isim vermesem bile, "söyledikleriyle taban tabana zıt bir duruş" gösteren siyasetçi/ler kim/ler diye sorsam, ilk sayacaklarınız arasında Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun da olacağından hiç kuşkum yok.
Bu iddiamı doğrulamak için Davutoğlu'nun, Ak Parti’nin olağanüstü kongreye gideceğini açıkladığı, "veda değil vefa" başlıklı konuşmasında söyledikleriyle sonraki duruşuna bakmak yeterli olur sanırım.
Nitekim, Davutoğlu, o gün kürsüden, "Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." demişti fakat devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakası açılmamış eleştirilerde bulundu, bulunmaya da devam ediyor.
Acı gerçek şu ki; Ahmet Davutoğlu, başbakanlıktan ayrılış sürecinde siyasi kredisini tümüyle tüketti. Eksi bakiye üzerine partisini kurdu fakat orada da küllüm zarar ediyor. Zarar sadece siyasi olsa, "belki gelecekte kazanır" ümidi taşınabilir. Fakat söyledikleriyle taban tabana zıt bir duruş sergileyerek itibardan zarar ediyor Davutoğlu.
Oysa, "Duruş" adlı bir kitap yazmış, kitabında, "Bugün her şeyden daha çok ve her şeyden daha önce, bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var..." diyerek "akleden bir kalbi" inşa etmeye çalışmaktan bahsetmiş bir aydın olarak, bu söylediklerini siyasi "Duruş"unda da göstermesini beklemek en doğal hakkımız olsa gerek.
Gelin görün ki; yazan/söyleyen Davutoğlu ile yapan Davutoğlu arasında metrelerin ölçemeyeceği kadar korkunç bir uçurum var. Bunu görmek için sadece partisinin Bursa teşkilatlarında yaşananlara bakmak yeterli olur diye düşünüyorum.
Bugün, Bursa'ya gelerek, Almira Otel'de partisinin kadın kollarının düzenlediği "Gelecekte Kadın" adlı programda konuşan Davutoğlu, kadına şiddeti, ülkenin yüz karası olarak değerlendirip, yine, "bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var..." dedi.
"Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla" diye meşhur bir söz vardır ya hani; tıpkı o misal, Davutoğlu da gerçekten bir "Zihniyet Devrimi"ne ihtiyaç olduğuna inanıyorsa işe kendisinden/partisinden başlasa hiç fena olmayacak.
Şöyle ki; bir lider, partisinin il yönetiminin düşmesine sebep olacak kadar ardı ardına yaşanan istifaları sorgulamaz mı? Mesela, Osmangazi, Yıldırım ve Büyükorhan ilçe başkanlarının neden istifa ettiğini sormaz mı? Mesela, Fatih Arat gibi, genç ve gelecek vadeden bir ilçe başkanı bırakıp giderken, hakkında pek de hoş olmayan, "Temiz Siyaset Belgesi" yayımlamış Davutoğlu'nun söyledikleriyle taban tabana zıt iddiaların adeta havada uçuştuğu Yenişehir İlçe Başkanı'nın hala yerini koruyor olmasını merak etmez mi?
Üstelik bu yeni ve bilinmeyen bir konu da değil.
Yaklaşık dört ay önce yine bu köşede, "Gelecek Partisi Bursa'da yönetim düştü!" başlıklı yazımda da ele almıştım ki; aynı iddialar/şikayetler, Bursa'ya gelen, Gelecek Partisi Teşkilat Başkanı Selim Temurci ve Marmara Sorumlusu Cuma İçten'e de bizzat anlatılmıştı.
SON SÖZ:
Doğrusu, Ahmet Davutoğlu, kurucusu bile olmadığı Ak Parti'de bir manifesto yayımlama hakkını kendinde görüyor. İlaveten, henüz daha dahil bile olmadığı Millet İttifakı'nı tasarlama özgüvenini kendinde buluyor, istikamet belirmemeye memur oluyor ama ne hikmetse kendi partisinde olup bitenlere oralı bile olmuyor/olamıyor. Bu nasıl bir "Duruş"tur bilen varsa beri gelsin.
DİP NOT:
Gelecek Partisi'nin kurucularından birisi olan ve halen Ulaştırma ve Altyapı Politikaları Başkanlığı görevinde bulunan Mustafa Öztürk, Genel Başkan Davutoğlu'nun, Bursa programına yine katılmadı. Yine, diyorum zira Davutoğlu'nun daha önceki Bursa programlarına da, üstelik Bursa'da olduğu halde katılmaması dikkatlerden kaçmamıştı. Oysa parti kurulduğunda, Bursa'da basınından STK'larına varıncaya kadar tek tek ziyaret edip, heyecanla Davutoğlu'nu ve Gelecek Partisi'ni anlatan Mustafa Öztürk'ün bu sessizliği merak konusu oldu. Yoksa, bu sessizlik, Gelecek Partisi Bursa'da kopacak bir fırtına öncesi sessizliği mi?
Bu iddiamı doğrulamak için Davutoğlu'nun, Ak Parti’nin olağanüstü kongreye gideceğini açıkladığı, "veda değil vefa" başlıklı konuşmasında söyledikleriyle sonraki duruşuna bakmak yeterli olur sanırım.
Nitekim, Davutoğlu, o gün kürsüden, "Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak..." demişti fakat devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yakası açılmamış eleştirilerde bulundu, bulunmaya da devam ediyor.
Acı gerçek şu ki; Ahmet Davutoğlu, başbakanlıktan ayrılış sürecinde siyasi kredisini tümüyle tüketti. Eksi bakiye üzerine partisini kurdu fakat orada da küllüm zarar ediyor. Zarar sadece siyasi olsa, "belki gelecekte kazanır" ümidi taşınabilir. Fakat söyledikleriyle taban tabana zıt bir duruş sergileyerek itibardan zarar ediyor Davutoğlu.
Oysa, "Duruş" adlı bir kitap yazmış, kitabında, "Bugün her şeyden daha çok ve her şeyden daha önce, bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var..." diyerek "akleden bir kalbi" inşa etmeye çalışmaktan bahsetmiş bir aydın olarak, bu söylediklerini siyasi "Duruş"unda da göstermesini beklemek en doğal hakkımız olsa gerek.
Gelin görün ki; yazan/söyleyen Davutoğlu ile yapan Davutoğlu arasında metrelerin ölçemeyeceği kadar korkunç bir uçurum var. Bunu görmek için sadece partisinin Bursa teşkilatlarında yaşananlara bakmak yeterli olur diye düşünüyorum.
Bugün, Bursa'ya gelerek, Almira Otel'de partisinin kadın kollarının düzenlediği "Gelecekte Kadın" adlı programda konuşan Davutoğlu, kadına şiddeti, ülkenin yüz karası olarak değerlendirip, yine, "bir zihniyet devrimine ihtiyacımız var..." dedi.
"Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla" diye meşhur bir söz vardır ya hani; tıpkı o misal, Davutoğlu da gerçekten bir "Zihniyet Devrimi"ne ihtiyaç olduğuna inanıyorsa işe kendisinden/partisinden başlasa hiç fena olmayacak.
Şöyle ki; bir lider, partisinin il yönetiminin düşmesine sebep olacak kadar ardı ardına yaşanan istifaları sorgulamaz mı? Mesela, Osmangazi, Yıldırım ve Büyükorhan ilçe başkanlarının neden istifa ettiğini sormaz mı? Mesela, Fatih Arat gibi, genç ve gelecek vadeden bir ilçe başkanı bırakıp giderken, hakkında pek de hoş olmayan, "Temiz Siyaset Belgesi" yayımlamış Davutoğlu'nun söyledikleriyle taban tabana zıt iddiaların adeta havada uçuştuğu Yenişehir İlçe Başkanı'nın hala yerini koruyor olmasını merak etmez mi?
Üstelik bu yeni ve bilinmeyen bir konu da değil.
Yaklaşık dört ay önce yine bu köşede, "Gelecek Partisi Bursa'da yönetim düştü!" başlıklı yazımda da ele almıştım ki; aynı iddialar/şikayetler, Bursa'ya gelen, Gelecek Partisi Teşkilat Başkanı Selim Temurci ve Marmara Sorumlusu Cuma İçten'e de bizzat anlatılmıştı.
SON SÖZ:
Doğrusu, Ahmet Davutoğlu, kurucusu bile olmadığı Ak Parti'de bir manifesto yayımlama hakkını kendinde görüyor. İlaveten, henüz daha dahil bile olmadığı Millet İttifakı'nı tasarlama özgüvenini kendinde buluyor, istikamet belirmemeye memur oluyor ama ne hikmetse kendi partisinde olup bitenlere oralı bile olmuyor/olamıyor. Bu nasıl bir "Duruş"tur bilen varsa beri gelsin.
DİP NOT:
Gelecek Partisi'nin kurucularından birisi olan ve halen Ulaştırma ve Altyapı Politikaları Başkanlığı görevinde bulunan Mustafa Öztürk, Genel Başkan Davutoğlu'nun, Bursa programına yine katılmadı. Yine, diyorum zira Davutoğlu'nun daha önceki Bursa programlarına da, üstelik Bursa'da olduğu halde katılmaması dikkatlerden kaçmamıştı. Oysa parti kurulduğunda, Bursa'da basınından STK'larına varıncaya kadar tek tek ziyaret edip, heyecanla Davutoğlu'nu ve Gelecek Partisi'ni anlatan Mustafa Öztürk'ün bu sessizliği merak konusu oldu. Yoksa, bu sessizlik, Gelecek Partisi Bursa'da kopacak bir fırtına öncesi sessizliği mi?
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!