Türkiye, dünyanın köle pazarına döner!
12 Aralık 2021 Pazar , 20:41
Son günlerde, özellikle de AK Parti muhitinde, "böyle bitmemeliydi" serzenişini çok fazla duyar oldum. Buna sebep, en son söyleyeceğimi, en başta söyleyerek başlamak istiyorum.
Ne yazık ki; AK Parti, yirmi yılda değerleri, en çok da içinden çıktığı mahallenin değerlerini erozyona uğratmış olması yetmiyormuş gibi, günün sonunda, saat başı değer kaybeden TL yüzünden ağır darbe alan ekonomiyle ülke adeta kötürüm kalmak üzere...
"Çin Modeli" kimin fikriyse, bugünden tezi yok, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gidip, "ben sizi yanılttım" desin. Azar işitmeyi göze alıp, "affını" istesin. Kendisi için kötülük gibi görünse de, bu hareket memleket için büyük bir iyilik olacaktır.
Erdoğan'a, "Türk lirasının ayağa düşmesiyle, faizin de düşeceğini, ihracat ve yatırımların artacağını" anlatanlar ve bu palavraya ikna edenler neye mal olacaklarının farkında bile değiller. Hepsi iyi niyetli bile olsa korkunç bir iyimserliğin ardına sığınıp olup biteni pembe gözlüklerle seyretmek, en iyi ihtimalle "gelmekte olanı" fena halde ıskalamaktır.
Halka, "yoksullaşarak zenginleşecekleri" vaadinde bulunmak, büyük kıyamet alameti sayılan güneşin batıdan doğacağını söylemek kadar çılgıncadır ve bir sonu anlatır. Bu, en başta AK Parti/Erdoğan iktidarının sonuna işaret eder. Erken önlem alınmadığı takdirde ise ülkede telafisi imkansız sonuçların doğmasına, sonların yaşanmasına neden olabilir.
Bizi içimize kapatacak olan Çin sistemi, tek kelimeyle Türkiye'yi, dünyanın köle pazarına dönüştürür. Bu ise, milletin, "hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım" mısrasıyla bayraklaştırdığı özgürlüğüne vurulan ölümcül prangadan başka ne olabilir?
Çare ise, yeni zuhur eden bu modelden hemen vazgeçmek ve kalıcı toparlanma için liyakat esaslı yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmektir. Ancak, AK Parti, kurduğu milliyetçi ve aşırı merkeziyetçi yapıyla ve elindeki beceriksiz kadroyla bunu asla yapamaz.
Kesinlikle yeni bir iktidara ihtiyaç var. Burada altı çizilen yeni iktidar, sadece, "başka iktidar" anlamına gelmiyor. Pekala, AK Parti de kendini yenileyebilir ve yeniden yeni bir iktidar çıkartabilir. Fakat bu o kadar da kolay değil. Nasıl ki; devletin kalıcı toparlanması için liyakate dayalı yapısal bir dönüşüme ihtiyacı varsa; aynı liyakat esaslı yapısal dönüşümün AK Parti'de de olması farz-ı ayn hükmündedir.
SON SÖZ:
Ne var ki; Türkiye'de "değişim", söylendiği kadar kolay olmuyor. Bizde en sevilen, sayılan siyasetçiler bile işi tadında bırakıp, sevilmenin, sayılmanın tadını çıkarmıyor. Bırakın tadında bırakmayı, tadını çıkarmayı, insanların, kendisini sevip, saydığına pişman edecek kadar sabırlarını zorlamayı tercih ediyor. Hal böyle olunca bıktırıcı bir kısır döngüden çıkmak mümkün olmuyor.
Ne yazık ki; AK Parti, yirmi yılda değerleri, en çok da içinden çıktığı mahallenin değerlerini erozyona uğratmış olması yetmiyormuş gibi, günün sonunda, saat başı değer kaybeden TL yüzünden ağır darbe alan ekonomiyle ülke adeta kötürüm kalmak üzere...
"Çin Modeli" kimin fikriyse, bugünden tezi yok, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gidip, "ben sizi yanılttım" desin. Azar işitmeyi göze alıp, "affını" istesin. Kendisi için kötülük gibi görünse de, bu hareket memleket için büyük bir iyilik olacaktır.
Erdoğan'a, "Türk lirasının ayağa düşmesiyle, faizin de düşeceğini, ihracat ve yatırımların artacağını" anlatanlar ve bu palavraya ikna edenler neye mal olacaklarının farkında bile değiller. Hepsi iyi niyetli bile olsa korkunç bir iyimserliğin ardına sığınıp olup biteni pembe gözlüklerle seyretmek, en iyi ihtimalle "gelmekte olanı" fena halde ıskalamaktır.
Halka, "yoksullaşarak zenginleşecekleri" vaadinde bulunmak, büyük kıyamet alameti sayılan güneşin batıdan doğacağını söylemek kadar çılgıncadır ve bir sonu anlatır. Bu, en başta AK Parti/Erdoğan iktidarının sonuna işaret eder. Erken önlem alınmadığı takdirde ise ülkede telafisi imkansız sonuçların doğmasına, sonların yaşanmasına neden olabilir.
Bizi içimize kapatacak olan Çin sistemi, tek kelimeyle Türkiye'yi, dünyanın köle pazarına dönüştürür. Bu ise, milletin, "hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım" mısrasıyla bayraklaştırdığı özgürlüğüne vurulan ölümcül prangadan başka ne olabilir?
Çare ise, yeni zuhur eden bu modelden hemen vazgeçmek ve kalıcı toparlanma için liyakat esaslı yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmektir. Ancak, AK Parti, kurduğu milliyetçi ve aşırı merkeziyetçi yapıyla ve elindeki beceriksiz kadroyla bunu asla yapamaz.
Kesinlikle yeni bir iktidara ihtiyaç var. Burada altı çizilen yeni iktidar, sadece, "başka iktidar" anlamına gelmiyor. Pekala, AK Parti de kendini yenileyebilir ve yeniden yeni bir iktidar çıkartabilir. Fakat bu o kadar da kolay değil. Nasıl ki; devletin kalıcı toparlanması için liyakate dayalı yapısal bir dönüşüme ihtiyacı varsa; aynı liyakat esaslı yapısal dönüşümün AK Parti'de de olması farz-ı ayn hükmündedir.
SON SÖZ:
Ne var ki; Türkiye'de "değişim", söylendiği kadar kolay olmuyor. Bizde en sevilen, sayılan siyasetçiler bile işi tadında bırakıp, sevilmenin, sayılmanın tadını çıkarmıyor. Bırakın tadında bırakmayı, tadını çıkarmayı, insanların, kendisini sevip, saydığına pişman edecek kadar sabırlarını zorlamayı tercih ediyor. Hal böyle olunca bıktırıcı bir kısır döngüden çıkmak mümkün olmuyor.
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!