Uludağ'daki tehlikenin farkında mısınız?
24 Şubat 2022 Perşembe , 00:17
Herhalde, Recep Altepe'yi Bursa'da benim kadar eleştiren başka birisi daha yoktur. Fakat, Altepe'nin yanlışlarının yanında doğruları da vardı.
Mesela, Timsah Arena ne kadar yanlışsa, Hüdavendigar Parkı o kadar doğru bir projeydi. T2 ne kadar yanlışsa, BUDO o kadar doğruydu.
Nitekim, eleştirdiğim zamanlarda, Altepe'nin karnesine "pekiyi" olarak işaretlediğim hizmetlerden birisi de hiç kuşkusuz Bursasu olmuştur. Muradiye Su'nun kurulması esnasında alınan birkaç markadan biriydi Bursasu. Yanılmıyorsam, Altepe, görevi bırakırken paketleme ve bayilik süreci çoktan başlamıştı Bursasu'nun.
Bursaspor'u sevdiğimiz/tuttuğumuz gibi, Bursasu'yu da tek geçiyoruz. Bugün sipariş verirken, görevli, damacananın on dokuz lira olduğunu hatırlatıp "getireyim mi?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ak Partili belediyelere, "suda indirim yapın" talimatına rağmen, Bursasu'ya, "bindirim" yapılmasının mantığını anlayan varsa beri gelsin diyeceğim ama asıl anlatmak istediğim konu bu olmadığı için geçiyorum.
Ortada çok büyük ve daha tehlikeli başka bir mesele var.
Bu konuda şimdiden gereken önlemler kararlılıkla alınmazsa, korkarım çok uzak olmayan bir gelecekte bırakın Bursasu'nun fiyatının artmasını, musluğumuzdan akacak su bulmakta bile zorlanacağız.
Bu korkunç gerçeğin işaret fişeğini, kısa süre önce CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM'de düzenlediği bir basın açıklamasıyla ateşledi. Ne yazık ki; siyasetçilerin özel hayatlarına dair iddialar kadar dikkatini çekmedi kimsenin bu çarpıcı açıklama.
Oysa, tehlike çok büyük ve mağduru bütün şehir olacak.
Orhan Sarıbal, dünyanın en güzel yerlerinden birisi olan Uludağ'ın, "milli park" statüsünde olmasına rağmen, alınan yeni bir kararla imara açılmasına imkan sağlandığını söyledi.
Bunun, Türkçesi şudur.
Bursa'nın su ihtiyacını karşılayan Doğancı ve Nilüfer barajları Uludağ'dan besleniyor ve bu kaynakları kaybedebiliriz. Uludağ'da var olan çok özel bitki türleri yok olabilir. Doğa ve canlı yaşamı büyük tehlikeye girebilir. En başta, Bursa’nın havası temizlenemez. Uludağ, Bursa'nın yaşam kaynağıdır. Tek kelimeyle, Uludağ yaralanırsa Bursa ölür.
SON SÖZ:
Orhan Sarıbal'ın ateşlediği işaret fişeğiyle birlikte, sivil toplum örgütlerince oluşturulan Bursa Çevre Platformu da, Uludağ’ın "milli park" statüsünden çıkarılarak "Alan Başkanlığı" adı altında Turizm Bakanlığı’na devredilme girişimlerine tepki gösterdi. Gelmekte olan tehlikeye dikkat çekmek için yapılan açıklamada, "Uludağ, siyasetin, sermayenin talanına ve insafına bırakılamaz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir Bursa bırakabilmek için Uludağ, 'milli park' olarak kalmalı ve milli park kanunları tavizsiz uygulanmalıdır..." denildi. Doğrudur, fakat ben de diyorum ki; ovanın helvasını yedik. Dağın da Fatihasını okumak üzereyiz. "Amin" demek için ellerini ovuşturanları görüyor musunuz?
Mesela, Timsah Arena ne kadar yanlışsa, Hüdavendigar Parkı o kadar doğru bir projeydi. T2 ne kadar yanlışsa, BUDO o kadar doğruydu.
Nitekim, eleştirdiğim zamanlarda, Altepe'nin karnesine "pekiyi" olarak işaretlediğim hizmetlerden birisi de hiç kuşkusuz Bursasu olmuştur. Muradiye Su'nun kurulması esnasında alınan birkaç markadan biriydi Bursasu. Yanılmıyorsam, Altepe, görevi bırakırken paketleme ve bayilik süreci çoktan başlamıştı Bursasu'nun.
Bursaspor'u sevdiğimiz/tuttuğumuz gibi, Bursasu'yu da tek geçiyoruz. Bugün sipariş verirken, görevli, damacananın on dokuz lira olduğunu hatırlatıp "getireyim mi?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ak Partili belediyelere, "suda indirim yapın" talimatına rağmen, Bursasu'ya, "bindirim" yapılmasının mantığını anlayan varsa beri gelsin diyeceğim ama asıl anlatmak istediğim konu bu olmadığı için geçiyorum.
Ortada çok büyük ve daha tehlikeli başka bir mesele var.
Bu konuda şimdiden gereken önlemler kararlılıkla alınmazsa, korkarım çok uzak olmayan bir gelecekte bırakın Bursasu'nun fiyatının artmasını, musluğumuzdan akacak su bulmakta bile zorlanacağız.
Bu korkunç gerçeğin işaret fişeğini, kısa süre önce CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM'de düzenlediği bir basın açıklamasıyla ateşledi. Ne yazık ki; siyasetçilerin özel hayatlarına dair iddialar kadar dikkatini çekmedi kimsenin bu çarpıcı açıklama.
Oysa, tehlike çok büyük ve mağduru bütün şehir olacak.
Orhan Sarıbal, dünyanın en güzel yerlerinden birisi olan Uludağ'ın, "milli park" statüsünde olmasına rağmen, alınan yeni bir kararla imara açılmasına imkan sağlandığını söyledi.
Bunun, Türkçesi şudur.
Bursa'nın su ihtiyacını karşılayan Doğancı ve Nilüfer barajları Uludağ'dan besleniyor ve bu kaynakları kaybedebiliriz. Uludağ'da var olan çok özel bitki türleri yok olabilir. Doğa ve canlı yaşamı büyük tehlikeye girebilir. En başta, Bursa’nın havası temizlenemez. Uludağ, Bursa'nın yaşam kaynağıdır. Tek kelimeyle, Uludağ yaralanırsa Bursa ölür.
SON SÖZ:
Orhan Sarıbal'ın ateşlediği işaret fişeğiyle birlikte, sivil toplum örgütlerince oluşturulan Bursa Çevre Platformu da, Uludağ’ın "milli park" statüsünden çıkarılarak "Alan Başkanlığı" adı altında Turizm Bakanlığı’na devredilme girişimlerine tepki gösterdi. Gelmekte olan tehlikeye dikkat çekmek için yapılan açıklamada, "Uludağ, siyasetin, sermayenin talanına ve insafına bırakılamaz. Gelecek nesillere yaşanabilir bir Bursa bırakabilmek için Uludağ, 'milli park' olarak kalmalı ve milli park kanunları tavizsiz uygulanmalıdır..." denildi. Doğrudur, fakat ben de diyorum ki; ovanın helvasını yedik. Dağın da Fatihasını okumak üzereyiz. "Amin" demek için ellerini ovuşturanları görüyor musunuz?
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!