Neyi yapamadığını bilmeyenlerin ülkesi!
13 Nisan 2022 Çarşamba , 15:55
‘O takımı bana versinler ben de zirveye oynatırım’ cümlesi, futbola küçük pencereden bakanlar için tam da Pep Guardiola için söylenmiş bir söz…
Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City ile devam eden bir kariyer…
Evet, bir teknik adamın elini kolaylaştıracak profesyonellikte oyuncular mevcut…
Ancak Messi ile birlikte Puyol, Xavi, Iniesta, Henry gibi oyuncuları yönetmek büyük bir liderlik örneği…
Aynı durum, Lewandowski, Robben, Ribery gibileri için hatta Kevin De Bruyne, Sterling, Gabriel Jesus, John Stones, Dias için de geçerli…
Yıldız oyuncular size saha içerisinde inanılmaz profesyonellik ve iş disiplini sunabilir…
Buraya kadar her şey güzel ancak insan yönetimi konusunda küçük bir hata çığ gibi büyüyüp, teknik adamın başarısızlığı ile sonuçlanabilir…
Zamanında yaşamadık mı?
Balotelli ile Mancini kavgası halen zihnimizde…
Delio Rossi’nin Adem Ljalic’e kulübede nasıl saldırdığı da…
Ya da Oscar Cardozo’nun Jorge Jesus’u itmesi…
Bu örnekleri çoğaltabiliriz…
Guardiola da bu duruma kolay gelmedi…
Aralarında Ronaldinho, Eto’o, Götze ve daha birçok oyuncuyla anlaşma sorunu yaşadı…
Ancak genelde bu oyuncularla yaşadığı sorunlar, kendi sistemini diretmesi ve o sisteme oyuncuların uymaması üzerineydi…
Peki bunları niye yazdım?
Geçen günlerde Marcelo Bielsa ile ilgili açıklama yaparak; “Bana verilen Barcelona kadrosu Marcelo Bielsa’ya verilse o da şampiyonluklar kazanırdı ama Leeds United’ı bana verselerdi muhtemelen ben Leeds United’ı Premier League’e çıkartamazdım” dedi…
Türk futbolunda Guardiola ve onun gibi spor adamı sıkıntımız çok fazla…
İşini ciddiye alan, sürekli çalışıp üzerine koymaya çalışan, sistemini değiştirmese bile, oynattığı sistemdeki açıkları bulan, mütevazi ve işine odaklı futbol adamları…
Hatta bize; “Özgeçmişim bu iş için yeterli değil. Bu kadar basit. Manchester United'ı yönetmek çok zor bir iştir” diyebilen Roy Keane gibi spor adamları bile yeterli olabilir…
Neyi yapabileceği kadar, neyi yapamayacağını bilmek de önemli çünkü!
Ama maalesef ki; Türk futbolunda yönetime gelen transfer gurusu, futbolu bitiren de büyük teknik adam oluyor!
Çalışmak?
Rakip analizi?
Antrenman programı?
Mental gelişim?
Gelişim?
Lisans?
Çok da gerek yok, hepsi için biri var nasıl olsa!
Ancak maalesef ki; bu sadece futbolda değil her alanda yaşanıyor!
Hastane sahibinden Sağlık Bakanı, okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı, holding sahibinden TFF Başkanı, damattan Ekonomi Bakanı, firma sahibinden kulüp başkanı, hedefe ulaştıracak telefon numaralarının sahibinden futbol yöneticisi ve teknik direktör olabiliyor bu ülkede!
Herkesin her şey olabildiği bir ülkede, maalesef olan da işinin ehli insanlara oluyor!
Barcelona, Bayern Münih ve Manchester City ile devam eden bir kariyer…
Evet, bir teknik adamın elini kolaylaştıracak profesyonellikte oyuncular mevcut…
Ancak Messi ile birlikte Puyol, Xavi, Iniesta, Henry gibi oyuncuları yönetmek büyük bir liderlik örneği…
Aynı durum, Lewandowski, Robben, Ribery gibileri için hatta Kevin De Bruyne, Sterling, Gabriel Jesus, John Stones, Dias için de geçerli…
Yıldız oyuncular size saha içerisinde inanılmaz profesyonellik ve iş disiplini sunabilir…
Buraya kadar her şey güzel ancak insan yönetimi konusunda küçük bir hata çığ gibi büyüyüp, teknik adamın başarısızlığı ile sonuçlanabilir…
Zamanında yaşamadık mı?
Balotelli ile Mancini kavgası halen zihnimizde…
Delio Rossi’nin Adem Ljalic’e kulübede nasıl saldırdığı da…
Ya da Oscar Cardozo’nun Jorge Jesus’u itmesi…
Bu örnekleri çoğaltabiliriz…
Guardiola da bu duruma kolay gelmedi…
Aralarında Ronaldinho, Eto’o, Götze ve daha birçok oyuncuyla anlaşma sorunu yaşadı…
Ancak genelde bu oyuncularla yaşadığı sorunlar, kendi sistemini diretmesi ve o sisteme oyuncuların uymaması üzerineydi…
Peki bunları niye yazdım?
Geçen günlerde Marcelo Bielsa ile ilgili açıklama yaparak; “Bana verilen Barcelona kadrosu Marcelo Bielsa’ya verilse o da şampiyonluklar kazanırdı ama Leeds United’ı bana verselerdi muhtemelen ben Leeds United’ı Premier League’e çıkartamazdım” dedi…
Türk futbolunda Guardiola ve onun gibi spor adamı sıkıntımız çok fazla…
İşini ciddiye alan, sürekli çalışıp üzerine koymaya çalışan, sistemini değiştirmese bile, oynattığı sistemdeki açıkları bulan, mütevazi ve işine odaklı futbol adamları…
Hatta bize; “Özgeçmişim bu iş için yeterli değil. Bu kadar basit. Manchester United'ı yönetmek çok zor bir iştir” diyebilen Roy Keane gibi spor adamları bile yeterli olabilir…
Neyi yapabileceği kadar, neyi yapamayacağını bilmek de önemli çünkü!
Ama maalesef ki; Türk futbolunda yönetime gelen transfer gurusu, futbolu bitiren de büyük teknik adam oluyor!
Çalışmak?
Rakip analizi?
Antrenman programı?
Mental gelişim?
Gelişim?
Lisans?
Çok da gerek yok, hepsi için biri var nasıl olsa!
Ancak maalesef ki; bu sadece futbolda değil her alanda yaşanıyor!
Hastane sahibinden Sağlık Bakanı, okul sahibinden Milli Eğitim Bakanı, holding sahibinden TFF Başkanı, damattan Ekonomi Bakanı, firma sahibinden kulüp başkanı, hedefe ulaştıracak telefon numaralarının sahibinden futbol yöneticisi ve teknik direktör olabiliyor bu ülkede!
Herkesin her şey olabildiği bir ülkede, maalesef olan da işinin ehli insanlara oluyor!
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!