O işler tam da bildiğimiz gibi!
8 Şubat 2022 Salı , 18:55
Yine aynı döngünün içerisindeyiz…
Tahta açılsın, hangi transferler gelecek vs.
Ne zaman ki Bursaspor camiası kurtuluşun sistemden geçtiğini, transferle olmayacağını anlayacak, işte o zaman çıkışın başlangıcı olacak…
Şimdi sizi kısa bir yolculuğa çıkarayım…
Erkan Körüstan başkan seçilmişti…
Kasada yeterli para yok filan derken yeni krediler ve sonrasında fazlaca transfer…
O dönemde yazdığım gazetede, kulübün altına dinamit yerleştirildiğini söylemiştim…
Tribünden bir grubun tepkisiyle karşılaştık, hatta gidişatın yanlış olduğunu söylediğimiz için bir yöneticinin keyfi kararıyla Özlüce Tesisleri’ne girişimiz yasaklanmıştı…
Sonuç borçsuz kulüp borçlandı, sportif başarı gelmedi!
Ardından Recep Bölükbaşı geldi…
‘Bursaspor hak ettiği yerde değil, zirveye oynayacağız’ dedi…
Göreve gelirken, son sandıkların etkisi büyüktü…
Bir de otobüsle oy vermeye gelenleri gördü bu gözler…
O da hemen transfere sarıldı…
‘Yapmayın-etmeyin, Bursaspor’a yazık oluyor, az ama öz transfer yapın borçları azaltın’ dedik…
Recep Bölükbaşı telefonda bana ‘Senin kime hizmet ettiğini biliyoruz’ dedi…
Akıllı insandı ama o aklı futbolun doğrularına kullanmadı…
Futbolun doğrularına hizmet ettiğimi ve ‘Kral çıplak’ dediğimi benden daha iyi biliyordu!
Kimse kafasını kaldırıp Bursaspor’un gidişatının yanlış olduğunu görmedi, görmek de istemedi…
Tarihin en büyük oyuncu satışını gerçekleştirdiler, yerlerine bir kamyon dolusu oyuncu aldılar!
O dönemde yaptığımız eleştiriler sebebiyle bir kesim tarafından; ‘Bırak bu işleri karşim’, ‘çok biliyorsan sen başkan ol’, ‘o işler öyle bildiğin gibi değil’ gibi seviye ve zeka akan cevaplarla karşılaştık…
Sonuç: Tabii ki hüsran ve nasıl başardıysa o kadar oyuncu satışına karşın borç tekrar arttı…
Ardından Ali Ay göreve talip oldu…
Büyük bir enerjisi vardı hatta Genel Kurul sırasında; “Sizin yazılarınızı takip ediyorum, düşünceleriniz değerli, seçildikten sonra bir araya gelelim” dedi…
‘Benim için büyük bir gurur, tabii ki’ diyerek karşılık verdim…
Görüştük, yazılara devam ettik ancak neyi dillendirdiysek hepsinin tersi oldu kulüpte…
Küçük bir soru için bile telefona çıkmamayla devam etti süreç…
Sonrasını zaten biliyorsunuz…
Kulüp menajerlerin kucağında tonla borçla bir alt lige bırakıldı…
Kulüp düşer de Bursaspor düşer mi(!)
Tabii ki kulüp hak etmiyordu bulunduğu yeri ve hemen Süper Lig’e çıkartacak kişiler göreve gelmişti!
Mesut Mestan yine kamyon dolusu transfer yaptı, zorla play-off’a kalındı…
Sonuç yine belli…
Ardından ‘tahtayı açacağım’ diyerek Erkan Kamat göreve geldi…
Tahtayı açamadı ancak belki de son yılların en heyecanlı takımını izledik…
Tüm Türkiye; ‘Vay be Bursaspor’un altyapısında ne cevherler varmış’ dedi…
Zaten vardı da transferlerden fırsat bulamamıştık izlemeye…
Neyse sonuç olarak, son yılların en heyecanlı dönemi, transferin olamadığı dönemdi!
Erkan Kamat gitti, yerine ise Emin Adanur liderliğindeki yönetim geldi…
Tahta açıldı, bir kamyon dolusu transfer yapıldı, sportif taraf yönetilemedi…
Sonuç?
Yine aynıydı…
Tüm bu dönemlerin ortak özelliği, transferle takımın düzlüğe çıkacağına inanılması oldu…
Emin olun Erkan Kamat da tahtayı açabilseydi o da transfer yapacaktı!
Yine tüm dönemlerin ortak özelliği siyasetin ön planda olmasıydı…
Tabii ki Emin Adanur döneminde negatif anlamda!
Yani 5 dönemde siyaset içeride cirit atarken, Adanur döneminde kapının önünden bile geçmedi!
Ve son olarak Adanur’un gitmesiyle birlikte Alinur Aktaş’ın Bursaspor sevgisi aklına geldi her ne hikmetse!
Artık tahta açıldı, başlasın transferler, başlasın gelecek döneme aktarılacak borçlar!
‘Benden sonrası tufan, dolar kuru deriz olur biter!’
Senelerdir yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim…
Körüstan döneminde 25 milyon lira olan borç, şimdilerde 1 milyar TL’ye dayandı!
Bu dönem içerisinde ne sportif başarı geldi, ne sistem kuruldu, ne bilimsel bir çalışma yapıldı ne de borç ödeme zahmetinde bulunuldu!
Menajerler kazandı, Bursaspor kaybetti!
Ne zaman ki Bursaspor, sisteme, bilime, modern futbol anlayışına yaklaşır, üstte de bahsettiğim gibi o gün milat olur!
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi; bu dönem futbolunda bir kulübün kaderi taraftara, camiaya bırakılmayacak kadar ciddi bir iş!
Kurtuluş belli: Akla mantığa uygun bir şekilde, kulübün değerlerini, geçmiş başarılarını koruyarak AŞ olmak!
Ve tabii ki Bursaspor sevgisiyle yanıp tutuşan(!) ve bazı dengeleri elinde bulundurmayı alışkanlık haline getirmiş kişilerin bu kurtuluş için kesin söyleyecekleri vardır: ‘O işler bildiğin gibi değil!’
Ancak tarih gösterdi ki; bu işler tam da bizim bildiğimiz gibi!
Tahta açılsın, hangi transferler gelecek vs.
Ne zaman ki Bursaspor camiası kurtuluşun sistemden geçtiğini, transferle olmayacağını anlayacak, işte o zaman çıkışın başlangıcı olacak…
Şimdi sizi kısa bir yolculuğa çıkarayım…
Erkan Körüstan başkan seçilmişti…
Kasada yeterli para yok filan derken yeni krediler ve sonrasında fazlaca transfer…
O dönemde yazdığım gazetede, kulübün altına dinamit yerleştirildiğini söylemiştim…
Tribünden bir grubun tepkisiyle karşılaştık, hatta gidişatın yanlış olduğunu söylediğimiz için bir yöneticinin keyfi kararıyla Özlüce Tesisleri’ne girişimiz yasaklanmıştı…
Sonuç borçsuz kulüp borçlandı, sportif başarı gelmedi!
Ardından Recep Bölükbaşı geldi…
‘Bursaspor hak ettiği yerde değil, zirveye oynayacağız’ dedi…
Göreve gelirken, son sandıkların etkisi büyüktü…
Bir de otobüsle oy vermeye gelenleri gördü bu gözler…
O da hemen transfere sarıldı…
‘Yapmayın-etmeyin, Bursaspor’a yazık oluyor, az ama öz transfer yapın borçları azaltın’ dedik…
Recep Bölükbaşı telefonda bana ‘Senin kime hizmet ettiğini biliyoruz’ dedi…
Akıllı insandı ama o aklı futbolun doğrularına kullanmadı…
Futbolun doğrularına hizmet ettiğimi ve ‘Kral çıplak’ dediğimi benden daha iyi biliyordu!
Kimse kafasını kaldırıp Bursaspor’un gidişatının yanlış olduğunu görmedi, görmek de istemedi…
Tarihin en büyük oyuncu satışını gerçekleştirdiler, yerlerine bir kamyon dolusu oyuncu aldılar!
O dönemde yaptığımız eleştiriler sebebiyle bir kesim tarafından; ‘Bırak bu işleri karşim’, ‘çok biliyorsan sen başkan ol’, ‘o işler öyle bildiğin gibi değil’ gibi seviye ve zeka akan cevaplarla karşılaştık…
Sonuç: Tabii ki hüsran ve nasıl başardıysa o kadar oyuncu satışına karşın borç tekrar arttı…
Ardından Ali Ay göreve talip oldu…
Büyük bir enerjisi vardı hatta Genel Kurul sırasında; “Sizin yazılarınızı takip ediyorum, düşünceleriniz değerli, seçildikten sonra bir araya gelelim” dedi…
‘Benim için büyük bir gurur, tabii ki’ diyerek karşılık verdim…
Görüştük, yazılara devam ettik ancak neyi dillendirdiysek hepsinin tersi oldu kulüpte…
Küçük bir soru için bile telefona çıkmamayla devam etti süreç…
Sonrasını zaten biliyorsunuz…
Kulüp menajerlerin kucağında tonla borçla bir alt lige bırakıldı…
Kulüp düşer de Bursaspor düşer mi(!)
Tabii ki kulüp hak etmiyordu bulunduğu yeri ve hemen Süper Lig’e çıkartacak kişiler göreve gelmişti!
Mesut Mestan yine kamyon dolusu transfer yaptı, zorla play-off’a kalındı…
Sonuç yine belli…
Ardından ‘tahtayı açacağım’ diyerek Erkan Kamat göreve geldi…
Tahtayı açamadı ancak belki de son yılların en heyecanlı takımını izledik…
Tüm Türkiye; ‘Vay be Bursaspor’un altyapısında ne cevherler varmış’ dedi…
Zaten vardı da transferlerden fırsat bulamamıştık izlemeye…
Neyse sonuç olarak, son yılların en heyecanlı dönemi, transferin olamadığı dönemdi!
Erkan Kamat gitti, yerine ise Emin Adanur liderliğindeki yönetim geldi…
Tahta açıldı, bir kamyon dolusu transfer yapıldı, sportif taraf yönetilemedi…
Sonuç?
Yine aynıydı…
Tüm bu dönemlerin ortak özelliği, transferle takımın düzlüğe çıkacağına inanılması oldu…
Emin olun Erkan Kamat da tahtayı açabilseydi o da transfer yapacaktı!
Yine tüm dönemlerin ortak özelliği siyasetin ön planda olmasıydı…
Tabii ki Emin Adanur döneminde negatif anlamda!
Yani 5 dönemde siyaset içeride cirit atarken, Adanur döneminde kapının önünden bile geçmedi!
Ve son olarak Adanur’un gitmesiyle birlikte Alinur Aktaş’ın Bursaspor sevgisi aklına geldi her ne hikmetse!
Artık tahta açıldı, başlasın transferler, başlasın gelecek döneme aktarılacak borçlar!
‘Benden sonrası tufan, dolar kuru deriz olur biter!’
Senelerdir yazıyorum, yazmaya da devam edeceğim…
Körüstan döneminde 25 milyon lira olan borç, şimdilerde 1 milyar TL’ye dayandı!
Bu dönem içerisinde ne sportif başarı geldi, ne sistem kuruldu, ne bilimsel bir çalışma yapıldı ne de borç ödeme zahmetinde bulunuldu!
Menajerler kazandı, Bursaspor kaybetti!
Ne zaman ki Bursaspor, sisteme, bilime, modern futbol anlayışına yaklaşır, üstte de bahsettiğim gibi o gün milat olur!
Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi; bu dönem futbolunda bir kulübün kaderi taraftara, camiaya bırakılmayacak kadar ciddi bir iş!
Kurtuluş belli: Akla mantığa uygun bir şekilde, kulübün değerlerini, geçmiş başarılarını koruyarak AŞ olmak!
Ve tabii ki Bursaspor sevgisiyle yanıp tutuşan(!) ve bazı dengeleri elinde bulundurmayı alışkanlık haline getirmiş kişilerin bu kurtuluş için kesin söyleyecekleri vardır: ‘O işler bildiğin gibi değil!’
Ancak tarih gösterdi ki; bu işler tam da bizim bildiğimiz gibi!
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!