Uçuşan karlar diyarı Kars, Ardahan, Iğdır!
4 Kasım 2021 Perşembe , 18:06
Türkçenin güzelliğidir midir yoksa bir ironik durum mudur, kar ile Kars'ın sadece tek bir harfle ayrılması...
Sözcük kökeni olarak bir ilgileri olmasa da, doğanın coğrafya ile buluşmasının en güzel örneğidir karın anavatanı Kars...
Bu iki büyük zenginlik, olağanüstü bir tesadüfle buluşmuş bu güzel otantik şehrin yaşam biçimine yön vermiştir.

Bu şehir karla yatmış, karla kalkmış, karın güzelliğini şiirlere, romanlara, öykülere aktarmıştır.
Orhan Pamuk boşuna "Kar" romanını Kars'ta yazmamıştır!

Ülkenin hangi kentine gitseniz bir Karslıya rastlayabilirsiniz...
Toprağın kovduğu insanlardır bunlar...
"Burası size yetmiyor, zaten karla kaplı çoğu zaman her yanım" diyerek göçle göndermiştir bağrında yaşayan Karslıları...
Belki bu yüzden kent öksüz ve yalnız kalmış bir ihtiyar gibi görünüyor kış dönemlerinde...
Oysa sadece coğrafyanın ve doğanın değil, tarihin de bütün güzelliklerini cömertçe sergilediği yerdir Kars...
Özellikle kent merkezi geçmişin hikayelerini bugüne taşıyan binalarıyla bir tarih sergisi gibidir.

Göç veren bu kent sonraki yıllarda coğrafi (popülist politikacılar) nedenlerle üçe bölünmüş, Kars’tan Ardahan ve Iğdır doğmuştur.
Göç eden insanlar bu bölünmeye inat, her yerde, bu arada Bursa’da da Kars, Ardahan, Iğdır federasyonları oluşturarak, birliklerine devam etmiştir.
2016 yılında dönemin Federasyon Başkanı Recep Çohan’ın davetiyle bir grup arkadaş Kars, Ardahan, Sarıkamış ve Çıldır'ı gezip görmüştük.

O geziden izlenimlerimi şöyle anlatmıştım:
“Eski sokaklar sizi 100 yıl öncesine götürür.
Beş metre genişliğindeki kaldırımların kenarlarını süsleyen Ruslardan kalmış binalar, kentin kimliğine öylesine bir damga vurmuş ki, silmeye kalksanız Kars'ı yerle bir etmeniz gerekir!
Geniş caddeler, ip gibi dizilmiş sokaklarla Kars, taşın da ruhu olabileceğinin kanıtlandığı yerdir adeta...
Öyle bir ruh ki, insan sıcaklığıyla buluştuğunda büyülü bir prensese dönüşebiliyor.
Belki de 40 yıllık Rus işgalinin bir diyetidir bu güzelliğin bize miras kalması...

Tam bu noktada sormak isterim size?
Kesme bazalt taşlarından yapılmış 175 mimari yapıyı görmek için bile bu kente gitmeye değmez mi?
Öylesine etkileyici bir yapılar bütünü ki, Emniyet Müdürlüğü'nü bile büyük bir hayranlıkla izleyebilirsiniz.

ANİ HARABELERİ DEĞİL, BİR BÜYÜK ANTİK KENT!
Kars'a gelince Ardahan'ı, Ardahan'a varınca Iğdır'ı görmeden gitmeyin!
Üç güzel kardeş kenttir buraları...
Birlikte biz Türkiye'yiz deniliyordu ya, birlikte bunlar Serhat şehri...
Ancak bu kentlerde göreceğinizin daha fazlasını Ani Antik Kenti'nde görebilirsiniz!
Bazıları buraya Ani Harabeleri diyor!
Oysa o gerçek bir antik kent...

Hani derler ya ülkemiz bir açık hava müzesi...
Bir yanı Ermenistan, öbür yanı Türkiye!
Karşıda Ermeni gözcü kuleleri, bizim tarafta büyük tarihi miras...
Kervansaray, kilise, kale, cami, hamam, duvarlar, yollar, geçmişte uygarlık ne yarattıysa hepsi burada önünüzde bir sıra gibi diziliyor.
Zaman tünelinde yolculuk yapmak istiyorsanız işte tam yeri burası!
Aşağıda Arpaçay, suyun üzerinde, Çin'den gelip İngiltere'ye uzanan İpek Yolu Köprüsü...

İki katlı köprü yapmış bin yıl önce burada yaşayanlar...
Bir katından askerler ve yayalar geçmiş, altından kervansaraylar...
1072'de Selçuklular Anadolu'daki ilk camiyi de burada yapmışlar.
Müslümanlığın Anadolu'ya ilk adımı atması da diyebiliriz Manuçehr Camii için...

Dimdik ayakta kalmış surlarıyla, içinde onlarca yapısıyla Ani Antik Kenti, Anadolu'nun doğudan giriş kapısı...
Siz batıdan gidin ve mutlaka burayı görün!”

KARS, ARDAHAN, IĞDIR FEDERASYONU KAHVALTISI!
İrfan Koç başkanlığındaki federasyonun yeni yönetimi göreve çok hızlı başladı. Siyasi parti il başkanlarını, belediyeleri, diğer sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.
Bu sabah da derneğin Karaman’daki binasında açık havada basınla buluştu.
15 derneği içinde barındıran federasyonun faaliyetlerine ve bölgeye ilişkin pek çok söz söylendi.

Ancak iki konu çok önemliydi.
Biri, siyasetten tanıdığım, bölgenin çok sevilen sayılan ismi, federasyonun eski başkanlarından Dursun Karakoç’un hayvancılığa ilişkin vurgusuydu:
“Burada süt 5 lira, orada 1,5 lira… 6-7 kilo sütten 1 kilo kaşar oluyor. 9-11 liraya mal edilen kaşarı burada 60-65 liraya yiyoruz. Süt ve besi hayvanları tüccarın elinde ucuza gidiyor. Devletin yapması gereken alım garantisi vermek. Öyle yapılırsa göç önlenir, Kars, Erzurum, Ağrı bölgesi kalkınır.”
İkincisini, Nurettin Sesli dile getirdi: “Damal Bebek!”
Kars’ta üretilen el emeği göz nuru harika bebekler getirilip konuldu masanın üzerine…
Nurettin Sesli, Nilüfer Belediyesi ile işbirliği yapılarak, bu bebeklerin Bursa’da üretilebileceğini belirterek, “Barbie bebek 150-200 lira. Oysa bizim yerli üretim bebeğimiz 75-100 lira…”

İşte marka yapabileceğimiz bir ürün daha…
Üstelik el emeği, göz nuru…
Sözcük kökeni olarak bir ilgileri olmasa da, doğanın coğrafya ile buluşmasının en güzel örneğidir karın anavatanı Kars...
Bu iki büyük zenginlik, olağanüstü bir tesadüfle buluşmuş bu güzel otantik şehrin yaşam biçimine yön vermiştir.

Bu şehir karla yatmış, karla kalkmış, karın güzelliğini şiirlere, romanlara, öykülere aktarmıştır.
Orhan Pamuk boşuna "Kar" romanını Kars'ta yazmamıştır!

Ülkenin hangi kentine gitseniz bir Karslıya rastlayabilirsiniz...
Toprağın kovduğu insanlardır bunlar...
"Burası size yetmiyor, zaten karla kaplı çoğu zaman her yanım" diyerek göçle göndermiştir bağrında yaşayan Karslıları...
Belki bu yüzden kent öksüz ve yalnız kalmış bir ihtiyar gibi görünüyor kış dönemlerinde...
Oysa sadece coğrafyanın ve doğanın değil, tarihin de bütün güzelliklerini cömertçe sergilediği yerdir Kars...
Özellikle kent merkezi geçmişin hikayelerini bugüne taşıyan binalarıyla bir tarih sergisi gibidir.

****
Göç veren bu kent sonraki yıllarda coğrafi (popülist politikacılar) nedenlerle üçe bölünmüş, Kars’tan Ardahan ve Iğdır doğmuştur.
Göç eden insanlar bu bölünmeye inat, her yerde, bu arada Bursa’da da Kars, Ardahan, Iğdır federasyonları oluşturarak, birliklerine devam etmiştir.
****
2016 yılında dönemin Federasyon Başkanı Recep Çohan’ın davetiyle bir grup arkadaş Kars, Ardahan, Sarıkamış ve Çıldır'ı gezip görmüştük.

O geziden izlenimlerimi şöyle anlatmıştım:
“Eski sokaklar sizi 100 yıl öncesine götürür.
Beş metre genişliğindeki kaldırımların kenarlarını süsleyen Ruslardan kalmış binalar, kentin kimliğine öylesine bir damga vurmuş ki, silmeye kalksanız Kars'ı yerle bir etmeniz gerekir!
Geniş caddeler, ip gibi dizilmiş sokaklarla Kars, taşın da ruhu olabileceğinin kanıtlandığı yerdir adeta...
Öyle bir ruh ki, insan sıcaklığıyla buluştuğunda büyülü bir prensese dönüşebiliyor.
Belki de 40 yıllık Rus işgalinin bir diyetidir bu güzelliğin bize miras kalması...

Tam bu noktada sormak isterim size?
Kesme bazalt taşlarından yapılmış 175 mimari yapıyı görmek için bile bu kente gitmeye değmez mi?
Öylesine etkileyici bir yapılar bütünü ki, Emniyet Müdürlüğü'nü bile büyük bir hayranlıkla izleyebilirsiniz.

ANİ HARABELERİ DEĞİL, BİR BÜYÜK ANTİK KENT!
Kars'a gelince Ardahan'ı, Ardahan'a varınca Iğdır'ı görmeden gitmeyin!
Üç güzel kardeş kenttir buraları...
Birlikte biz Türkiye'yiz deniliyordu ya, birlikte bunlar Serhat şehri...
Ancak bu kentlerde göreceğinizin daha fazlasını Ani Antik Kenti'nde görebilirsiniz!
Bazıları buraya Ani Harabeleri diyor!
Oysa o gerçek bir antik kent...

Hani derler ya ülkemiz bir açık hava müzesi...
Bir yanı Ermenistan, öbür yanı Türkiye!
Karşıda Ermeni gözcü kuleleri, bizim tarafta büyük tarihi miras...
Kervansaray, kilise, kale, cami, hamam, duvarlar, yollar, geçmişte uygarlık ne yarattıysa hepsi burada önünüzde bir sıra gibi diziliyor.
Zaman tünelinde yolculuk yapmak istiyorsanız işte tam yeri burası!
Aşağıda Arpaçay, suyun üzerinde, Çin'den gelip İngiltere'ye uzanan İpek Yolu Köprüsü...

İki katlı köprü yapmış bin yıl önce burada yaşayanlar...
Bir katından askerler ve yayalar geçmiş, altından kervansaraylar...
1072'de Selçuklular Anadolu'daki ilk camiyi de burada yapmışlar.
Müslümanlığın Anadolu'ya ilk adımı atması da diyebiliriz Manuçehr Camii için...

Dimdik ayakta kalmış surlarıyla, içinde onlarca yapısıyla Ani Antik Kenti, Anadolu'nun doğudan giriş kapısı...
Siz batıdan gidin ve mutlaka burayı görün!”

KARS, ARDAHAN, IĞDIR FEDERASYONU KAHVALTISI!
İrfan Koç başkanlığındaki federasyonun yeni yönetimi göreve çok hızlı başladı. Siyasi parti il başkanlarını, belediyeleri, diğer sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.
Bu sabah da derneğin Karaman’daki binasında açık havada basınla buluştu.
15 derneği içinde barındıran federasyonun faaliyetlerine ve bölgeye ilişkin pek çok söz söylendi.

****
Ancak iki konu çok önemliydi.
Biri, siyasetten tanıdığım, bölgenin çok sevilen sayılan ismi, federasyonun eski başkanlarından Dursun Karakoç’un hayvancılığa ilişkin vurgusuydu:
“Burada süt 5 lira, orada 1,5 lira… 6-7 kilo sütten 1 kilo kaşar oluyor. 9-11 liraya mal edilen kaşarı burada 60-65 liraya yiyoruz. Süt ve besi hayvanları tüccarın elinde ucuza gidiyor. Devletin yapması gereken alım garantisi vermek. Öyle yapılırsa göç önlenir, Kars, Erzurum, Ağrı bölgesi kalkınır.”
****
İkincisini, Nurettin Sesli dile getirdi: “Damal Bebek!”
Kars’ta üretilen el emeği göz nuru harika bebekler getirilip konuldu masanın üzerine…
Nurettin Sesli, Nilüfer Belediyesi ile işbirliği yapılarak, bu bebeklerin Bursa’da üretilebileceğini belirterek, “Barbie bebek 150-200 lira. Oysa bizim yerli üretim bebeğimiz 75-100 lira…”

İşte marka yapabileceğimiz bir ürün daha…
Üstelik el emeği, göz nuru…
Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!