Bu kararda Millet yok
3 Mart 2022 Perşembe , 14:14
Para, devletin kasasına girse bilirsin ki feda ettiğin şeyin karşılığı millete gidiyor.
Üzülürsün ama tesellin vardır.
Millet.
Çevre felaketlerine yol açan kararlara baktığınız zaman altında hep özel şahıslara özel imkânlar sağlayan kararlar olduğunu görürsünüz.
Kaz Dağları’nda, Yenişehir Kirazlıyayla’da, Büyükorhan Karaağız, Mustafakemalpaşa Kosova’da, Karadeniz’de, Antalya’da, Muğla’da, İzmir’de akla gelen ne kadar çevre felaketi varsa hepsinin altında birkaç kişiye imkân sağlayan kararlar var.
Millet yok.
Altın madeni…
Gümüş…
Bakır.
Kömür…
Elbette çıkarılsın.
Ekonomiye kazandırılsın.
Bu iş yapılırken kazanan sadece millet olsun.
Çevre yok edilmesin.
Elde edilen gelir Hazine’nin kasasına bütünüyle girsin.
Maalesef maden faaliyetlerini önceleyen kararlar bizde; devleti de milleti de zarara uğratan yanlarıyla çevre felaketlerinin kapısını aralamaya devam ediyor.
Son örneği Muğla’dan.
Termik santral işleten firmalar, zeytinlikleri koruyan yasa nedeniyle çıkaramadıkları linyiti elde etmek için Meclis’i harekete geçirmeyi önce denemişler.
Milletvekillerinin bu güne kadar 5 kez denenmiş ve Meclis’ten geçmemiş yeni bir deneme için kapıları kapatmasıyla şirketler, Enerji Bakanlığı’nı “yasasız yönetmelik” fikriyle ikna etmişler ki “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”u delen yönetmeliğin çıkmasını sağlamışlar.
Hâlbuki Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun, zeytinlik alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası dışındaki her türlü tesis ve yapılaşmayı yasaklıyor.
Yönetmelikle yasanın arkasından dolanıp kendilerine yol açan Muğla’daki termik santral işletmecileri mahkeme kararı gelinceye kadar zeytinlikleri emin olun bir gecede kesip ortadan kaldırırlar.
Yönetmeliğin iptali için mahkemeye başvuru yapacak çevre örgütleri aynı zamanda bu yönetmeliğin altında imzası olanları da yargıya taşımalılar.
Şirket sahiplerinin daha fazla karı için imkânları zorlayıp kanunları arkadan dolanıp aşma gayretleri bir ölçüde anlaşılır bulunabilir ama görevi milletin haklarını korumak, devlete zarar gelmesini önlemek olanların özel şirket çalışanı gibi hareket etmeleri kabul edilebilir bir şey değil.
Çevrecilerden önce devlette kritik noktalarda görev yapanlar direnmeli böyle arayışlara.
Maalesef bizde böyle bir hassasiyet yok.
Devleti, milleti esas alıp görev yapanlara neler yapıldığını bilenler de korkup geri çekiliyor.
“Milletin enayisi ben miyim” noktasına getiriliyor.
Olan da esasında millete oluyor, Türkiye Cumhuriyeti’ne oluyor.
Kazanımlarımız başkalarının cebine hortumlanıyor.
Üzülürsün ama tesellin vardır.
Millet.
Çevre felaketlerine yol açan kararlara baktığınız zaman altında hep özel şahıslara özel imkânlar sağlayan kararlar olduğunu görürsünüz.
Kaz Dağları’nda, Yenişehir Kirazlıyayla’da, Büyükorhan Karaağız, Mustafakemalpaşa Kosova’da, Karadeniz’de, Antalya’da, Muğla’da, İzmir’de akla gelen ne kadar çevre felaketi varsa hepsinin altında birkaç kişiye imkân sağlayan kararlar var.
Millet yok.
Altın madeni…
Gümüş…
Bakır.
Kömür…
Elbette çıkarılsın.
Ekonomiye kazandırılsın.
Bu iş yapılırken kazanan sadece millet olsun.
Çevre yok edilmesin.
Elde edilen gelir Hazine’nin kasasına bütünüyle girsin.
Maalesef maden faaliyetlerini önceleyen kararlar bizde; devleti de milleti de zarara uğratan yanlarıyla çevre felaketlerinin kapısını aralamaya devam ediyor.
Son örneği Muğla’dan.
Termik santral işleten firmalar, zeytinlikleri koruyan yasa nedeniyle çıkaramadıkları linyiti elde etmek için Meclis’i harekete geçirmeyi önce denemişler.
Milletvekillerinin bu güne kadar 5 kez denenmiş ve Meclis’ten geçmemiş yeni bir deneme için kapıları kapatmasıyla şirketler, Enerji Bakanlığı’nı “yasasız yönetmelik” fikriyle ikna etmişler ki “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”u delen yönetmeliğin çıkmasını sağlamışlar.
Hâlbuki Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun, zeytinlik alana 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası dışındaki her türlü tesis ve yapılaşmayı yasaklıyor.
Yönetmelikle yasanın arkasından dolanıp kendilerine yol açan Muğla’daki termik santral işletmecileri mahkeme kararı gelinceye kadar zeytinlikleri emin olun bir gecede kesip ortadan kaldırırlar.
Yönetmeliğin iptali için mahkemeye başvuru yapacak çevre örgütleri aynı zamanda bu yönetmeliğin altında imzası olanları da yargıya taşımalılar.
Şirket sahiplerinin daha fazla karı için imkânları zorlayıp kanunları arkadan dolanıp aşma gayretleri bir ölçüde anlaşılır bulunabilir ama görevi milletin haklarını korumak, devlete zarar gelmesini önlemek olanların özel şirket çalışanı gibi hareket etmeleri kabul edilebilir bir şey değil.
Çevrecilerden önce devlette kritik noktalarda görev yapanlar direnmeli böyle arayışlara.
Maalesef bizde böyle bir hassasiyet yok.
Devleti, milleti esas alıp görev yapanlara neler yapıldığını bilenler de korkup geri çekiliyor.
“Milletin enayisi ben miyim” noktasına getiriliyor.
Olan da esasında millete oluyor, Türkiye Cumhuriyeti’ne oluyor.
Kazanımlarımız başkalarının cebine hortumlanıyor.
İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Yorum Yapın
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!