3

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Cinsiyetsiz toplumlar, inançsız insanlar, sınırı olmayan ülkeler… 

Büyük bir plan işliyor. 

Özellikle milli manevi değerleri olan, inançları, töreleri olan toplumlara yönelen bu kirli planın ayaklarından biri LGBT gibi dernek ve toplulukların normalleştirilmesine yönelik oluşturulan algılar. Büyük kirli oyunun birdiğer boyutu ise ateizm ve deizmin normalleştirilmesi sürecindeki sinsi uygulamalar.

Bugün tüm iletişim kanalları, televizyonlar, sosyal medya başta olmak üzere zaman zaman uluslararası firmaların reklamlarına ve organizasyonlarına bile sarkan cinsiyetsiz insan profili oluşturma propagandası toplumlar üzerinde ağır baskılar oluşturma çabalarıyla sürüyor. 

Toplum isim yapmış bir takım satılmış ve zihniyeti bozuk isimlerin de kullanıldığı propaganda, toplumsal reaksiyonlara karşı reaksiyon geliştirerek normalleştirme sürecinin adım adım ilerlemesi için mücadele veriyor. 

Radikal isimlerin popüler yapılması için inanılmaz pr çalışmaları, öne çıkarmalar, subliminal mesajlar ve dahası.

Televizyonlar bile sabahtan akşama kadar ne yazık ki çarpık ilişkiler, utanç veren hikayelerle toplumu genel toplum ahlakı kurallarının dışına taşımak için çaba harcıyor. 

Özgürlükler, İstanbul Sözleşmesi, çağdaşlık kılıfları adı altında cinsiyetsizlik ve sapkınlık propagandası yazarlar, iletişim kanalları, sivil toplum kuruluşları tarafından topluma yedirilmeye,normalleştirmeye çalışılıyor. 

Buna bazen kamu kurumları da sınırları aşan organizasyonları ve uygulamalarıyla destek sağlayabiliyor. 

Festivallerde yaşananlar, cinsiyetsiz tuvaletler kurmaya kalkan kamu kurumları vs. bunun en net örnekleri olarak ortaya çıkabiliyor. 

Sosyal medya başta olmak üzere tüm iletişim kanallarının bu sinsi ve kirli plana yönelik adımlarına karşı gerek Türkiyedeki milli ve yerli sivil toplum kuruluşları, gerek milli ve yerli yayın kuruluşları, kamu kurumları ve bir bütün olarak Türk toplumu tepkisini göstermek durumunda. 

Sapkın ruhların yürüyüşler yaparak, reklam yaparak, dizi film ve tv programları ile, internet ve sosyal medya, subliminal mesajlarla toplum ve aile yapısını yok etmeye, cinsiyetsiz cibiliyetsiz bir yapı kurarak adeta robotlaşan değerlerden inançlardan insani her şeyden koparılmasına karşı, kanununda toplumun da önlem alması, reaksiyon göstermesi ve sınırları koruması oldukça önemli. 

Bunları normalleştirmeye kalkan odaklara karşı misliyle ve sert müdahaleler de oldukça önemli. 

Aile ve toplumu koruyamayan özellikle gençlerini ve çocuklarını bu alçakça, şerefsizce ve rezilce kirli oyunlara kurban eden bir toplumun geleceğe umutla bakma imkanı kalmaz. 

Burada siyasetinden, ticaretine, sivil toplumundan kamu idaresine kadar topyekün bir hareketin olması oldukça önemli. 

Ve ateizm ile deizm propagandasının gün geçtikçe artması. 

Gençler ve çocuklar üzerinde ciddi etkiler oluşması. 

Kusura bakmasın din adamları başta olmak üzere kamu ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı bir dakika dinlenmeden gerekirse uyumadan bu iş için gecelerini gündüzlerine katarak bu sapkın gidişe ‘dur’ demek için emek harcamaları, mücadele vermeleri şart. 

Çocuklarımızı gençlerimizi her gün hızla zehirleyen bu vaziyet ortadayken bırakın bireysel olarak insanları din adamlarının nasıl uyuyabildiğini nasıl bu kadar sessiz ve bu kadar reaksiyonsuz kaldıklarını anlayabilmek mümkün değil. 

Gerek kamu gerek ilgili kim ne varsa hepsi bir an önce kendine çeki düzen vererek aileye,topluma, gençlere ve çocuklarımıza uzanan bu kirli elleri kırmalı, bu rezil propagandalara asla izin vermemeli ve özellikle gençler ve çocuklara yönelik saniye kaybetmeden hareket geçmeli. 

Yarın çok geç olmadan bugün bu savaşa start vermeliler. 

Özgürlük sapkınlık propagandası olamaz.

Özgürlük çocuklarımızı ve gençlerimizi inançlarından ve değerlerinden uzaklaştırmaya yönelik kirli oyunlar olamaz. 

Özgürlük toplumları yıkmaya yönelik bir silah olarak kullanılamaz. 

Türkiye iki büyük medeniyetin öncüsü ve iddia sahibidir. 

İslam medeniyeti ve Türk medeniyetini bayraktarıdır. 

Binlerce yıldır Haçlı Orduları başta olmak üzere türlü oyunlarla yıkamadıkları bu güçlü yapıyı, sapkınlık, dinsizlik, cibiliyetsizlik propagandası ile yıkmalarına müsaade etmemeliyiz. 

Türkiye ve Türk halkı bir an önce sarsılarak kendine gelmeli, sapkın zihniyetleri prangalamalı, gençliğe, çocuklara, inançlara, aileye,topluma uzanan o elleri kırmalıdır. 

Sapkınlık normalleştirilecek bir şey değil aksine şiddetle mücadele edilecek bir konudur ve bu konu şu anda en öncelikli konumuz ve meselemizdir. 

Hepimizin uykularını kaçırması gereken, kaygı duyması gereken öncelikli meselemizdir. 

Toplum yoksa aile yoksa varlığımızın da bir nedeni yoktur.