0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Haber : Ercan Çalışır
Kamera : Günay Akgül

DP Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy, DP Bursa İl Başkanı Çağrı Kaplan, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Can Kaya, GİK Üyesi Ali Kamil Boral, Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcıları, il ve ilçe yöneticileri enbursa.com’u ziyaret etti.

enbursa.com Genel Yayın Yönetmeni Cennet Cankılıç ve köşe yazarları Yüksel Baysal ile Necati Kartal’ın sorularını yanıtlayan Genel Başkan Yardımcı Aksoy, Lübnan’da cumhurbaşkanlığı düzeyinde temaslarda bulunduklarını belirtti. Aksoy bu ülkenin, tek millet iki devlet olarak olaya bakmalarına rağmen sığınmacıları geri göndermedeki yol haritalarını incelediklerini, Türkiye’nin sığınmacı politikalarını ise kasıtlı ve bilinçli yerleştirme olarak gördüklerini söyledi.

“12 MİLYON SIĞINMACI VATANDAŞLIK ALAMADIYSA 1951’DEKİ DP ŞERHİ SAYESİNDE”

Türkiye’de göç bilimini parti politikalarına alan tek siyasi parti olduklarının altını çizen Aksoy, “Sığınmacıların yoğunlaştığı 30 ili gezdik. 1951 yılında Cenevre Sözleşmesi’nde ‘demografik çekince’ şerhi koyan parti bizdik. Bu şerh sayesinde bugün 12 milyon sığınmacı vatandaşlık statüsü alamadı. Eğer bu şerh olmasaydı, ülkemizde bulunan 12 milyon sığınmacı, vatandaşlık almaya hak kazanacaktı. Bunu da 1948 yılında İsrail- Filistin savaşındaki nüfus hareketini gören, Atatürk’ün ulus devlet kimliğini, parti politikalarına gelenek olarak yerleştiren Adnan Menderes’e borçluyuz” dedi.

“LÜBNAN’DA SIĞINMACILARIN TİCARETLE UĞRAŞMALARINA İZİN VERMEDİLER”

11 yıl sonra Suriye ile büyükelçi düzeyinde görüşen ilk muhalefet partisi olduklarını belirten Aksoy, “Lübnan’da Suriye büyükelçisi ile görüşme fırsatımız oldu. Lübnan’da tek millet iki devlet olarak gördükleri sığınmacıları gönüllü geri gönderme yoluna gittiler. 4 milyon nüfusu olan Lübnan’da 2 milyon sığınmacı vardı. Fakat bu sığınmacıları şehir merkezlerine yerleştirmediler. Ticaretle uğraşmalarına izin vermediler. Belli bölgelerde tuttular. Bizim ülkemizde ise durum bambaşka” diye konuştu.

“ULUS KİMLİK VE MİLLİYETÇİ YAPI DEĞİŞTİRİLME HEDEFİ GÜDÜLÜYOR”

Türkiye’de iskan politikası uygulanıyor diyen Aksoy, “Planlı bir yerleştirme mevcut. Halep sanayi şehri idi. Halepliler yoğun olarak Gaziantep’e yerleştirildi. İdlib tarım şehri idi. İdlibliler, Adna ve Mersin’de yoğunluktalar. Kamışlı ve Hasekililer ise İstanbul ve Mardin ağırlıklı yerleştirildiler. Bu düzen, rastgele bir yerleştirme değil. 1998 Adana Mutabakatı ile sınırlarımız güvenli durumdaydı. 2011 Suriye iç savaşına müdahil olduğumuzda işin rengi değişti. Ekonomik, güvenlik, demografik ve sosyal alanlarda yansımaları oldu. Ulus kimliği ve milliyetçi yapıyı değiştirme hedefi güdülüyor. Kentsel dönüşüm, Milli Eğitim müfredatı, çocukların okutulmamaları, eğitilmemeleri, haksız rekabet, sebepsiz zenginleşme ile paralel bir kimlik oluşturulmaya çalışılıyor” şeklinde konuştu.

“ŞEHİR MERKEZLERİ GETTOLAŞTI YERLİ HALK MERKEZLERDEN UZAKLAŞTI”

enbursa.com köşe yazarı Necati Kartal’ın trol hesaplar ve belli kitleleri olanların demografik yapı ile alakalı, kültürel hegemonyanın 10 sene içinde teslim alınacağı söylemlerini sorması üzerine Aksoy, “Şehir merkezleri gettolaştı. Yerli halk merkezlerden uzaklaştı. Lübnan’da ve Türkiye’de sığınmacıların yerleşik kalması için çalışan yurtdışından fonlanan STK’lar var. Bursa’da duymadım fakat doğuda misyonerlik faaliyetleri yapıyorlar. Vasıflı olan kişiler AB’ye gönderiyorlar. Vasıfsız olanları ülkemizde bırakıyorlar. Bunların hiçbiri tesadüf değil. Kitlesel göçler artık silah olarak kullanılıyor” diye yanıt verdi.

“SURİYELİ, AFGAN, İRANLI, BANGLADEŞLİ…”

Köşe yazarı Necati Kartal’ın 12 milyon sığınmacı sayısını nereden temin ettiklerini sorması üzerine ise Aksoy, “2018 BM raporunda 3 milyon küsür sığınmacı sayısı verildi. Şu anki sığınmacıların kullandığı kimlik kartı dahi BM’nin tasarladığı kartlar. 5.8 doğum ortalamasına sahipler. 2018’den günümüze hesaplandığı zaman elimize bir sayı çıkıyor. Sadece Suriyeli olarak bakmamakta gerekiyor. Afgan, Pakistanlı, Afrikalı, Bangladeşli, Arabistanlı, Rus, İranlı kayıt dışılar var. Ülkenin her bölgesinde ayrı ayrı yayılmış durumdalar” ifadelerini kullandı.

“İNEGÖL’DE 6-7 TANE DAEŞ’Lİ CANLI BOMBA YAKALANDI”

Köşe yazarı Yüksel Baysal‘ın Bursa’dan verileriniz var mı? sorusunu yanıtlayan Aksoy, “İnegöl’de 2 sene önce bir araştırma yaptık. 6-7 tane DAEŞ’li canlı bomba yakalandı. Hedefleri polis ve askerlerdi. Parasal güç, ekonomik egemenlik sığınmacılara terk edilmemeli. Lübnan’da inşaat ve katı atık temizleme işlerinde çalıştırılıyorlardı” cevabını verdi. Aynı soruya DP Bursa İl Başkanı Çağrı Kaplan, “14 yaşında Şanlıurfa’lı Cuma isimli kardeşimize birlikte Çarşamba Mahallesine gittik. Kendisi arapça bildiği için bize tercümanlık yaptı. O olmasaydı Bursa’nın bir mahallesinde iletişim kuramayacaktık” diye cevap verdi.

“İKTİDARA GELDİĞİMİZDE İLK ÖNCE SAĞLIK BAKANLIĞI’NA İNCELEME BAŞLATACAĞIZ”

14 Mayıs’ta ki genel seçimlerde iktidara geleceklerine kesin gözüyle bakan Aksoy, ilk önce Sağlık Bakanlığı’nı incelemeye alacaklarını belirtti. Gerekçesini ise şöyle açıkladı;
“Gaziantep’te sıra dışı bir muayene durumu fark ettik. Özel ve devlet hastanelerinin tamamında 414 bin sığınmacının ayakta, yatakta her türlü tedavilerinin toplamı 2011-2019 arasında 89 milyon. Yani bu sayı kadar tedavi edilmiş. Yine bazı illerde yerinde inceledik. Bebeklere ücretsiz takviye edici gıda alıyorlar. Bunları da at çiftliklerine satıyorlar. Yani bebekleri için almalarına rağmen onlara değil de at çiftliklerine cüzi bir ücrete satıyorlar. Bunun adı, devleti içten çökertmektir. Bu ürünleri bizim vatandaşımız ücretli şekilde alıyor” diye belirtti.

“ÖNCELİKLE EN GENÇ NESİLLERİNİ GERİ GÖNDERECEĞİZ”

İktidarlarında sığınmacı sorununa getirecekleri çözümü açıklayan Aksoy sözlerini şöyle tamamladı;
“Çözüm; Atatürk’ün ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ stratejisi. Suriye’nin iç meseleleri bizi ilgilendirmez. Sınırlarımızda ki gelişmeler bizi ilgilendirir. Suriye ile barışı ve sınırlarımızda Adana Mutabakatı ile ortak mekanizmayı tekrar canlandırmayı sağlayacağız. Adana Mutabakatı da yenilenmeli. Terör konusunda 2011 yılından bu yana birçok gelişme yaşandı. Lübnan örneğindeki gibi, gönüllü geri göndermeleri başlatacağız. Geri göndermelerde de en mühim olan konu; genç nesillerini öncelikli göndermektir. Bu da yeni doğacak nesillerini kendi vatanlarında iskan etmeyi sağlayacaktır.”