Ufak tefek değişimler!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bursaray‘a binmek için durağa girdiğimde dikkatimi çeken bir konu var…

Özel güvenlik elemanı bir iken iki oldu… Temizlik yapan görevli ise hiç durmuyor. Son yıllarda kullanılmayan idare odasının işlevi olduğunu fark ettim falan…

Neyse o kadar da önemli değil.

Önemli olan sağlıklı, beklemeden, sıkıntısız bir yolculuk.

Bir de en yeni vagonların zaman zaman ortaya çıkan gıcırtısı olmasa…

Bu kadar kusur olabilir. Ne de olsa yerli ve milli değil, yerlinin de yerlisi vagonlar. Birkaç ay öncesinin gözde kuruluşu Durmazlar‘ın mamulü…

Bunları ve seyahat eden hemşerilerimin trendeki davranışlarını düşünürken, gözüm gazeteye takıldı.

Eski çalışma arkadaşım İhsan Aydın, köşesinde eski vagonların mı, yoksa eskimiş vagonların mı satılacağını yazmış. Bunu olumlayarak vermiş. Çünkü devir hesap devri!

Yeni ve heyecanlı Büyükşehir Belediye Başkanı’na göre, Bursa gırtlağa kadar borçlu. Bunu iktidar saikiyle öğrenmek de küçük bir mutluluk zaten…

Sahi, eski vagonlardan söz ediyordum. Bazı arkadaşlarla söz konusu bu araçlar için “Hint vagonu” diye espri yapardık. Neden yapardık bilemiyorum!

Filmlerde falan, salkım saçak seyahat eden Hintliler’i gördüğümüz için olsa gerek…

Aslında haksızlık yapmışız. Hindistan, bilişim ve programcılık yolunda, birinci kulvarda koşuyor, bizim ne yaptığımızı ben henüz anlayamadım.

Konu dağılıyor, eski veya eskimiş vagonlardan söz ediyorduk. Aslında onlar alındığında zaten eskiydi. Hattâ (şapkayı mecburen koydum) renkleri de eskilerin deyimi ile “fıstıkî yeşildi” diye biliyorum. Sonra, yaratıcı gücü yüksek yöneticilerimiz, onları boyattılar ve koyu yeşil olarak alınan ilk vagonların arasına karışmıştı.

Şimdi satılıyor… Eeee, soran olmayacak mı; bunlar kaça alındı, eskiydi de neden alındı, Bursa Büyükşehir Belediyesi ne kadar zarara uğradı?

Bir de şu konu var; “Bursa kendi vagonunu üretiyor ve diğer illerdeki raylı sistemlere satıyor” gibi bir pembe cümle vardı.

Sahi, Bursa Büyükşehir Belediyesi, pardon vagonu üretenler, acaba ne kadar sattılar ve kâr ettiler?

Ne yapayım; zenginin parası, fakirin çenesini yorarmış!