Ben size başka bir aşk hikayesi anlatayım!

Yayın: 13.02.2022 22:20 - Güncelleme: 13.02.2022 22:20

BEĞENDİM

ABONE OL

News

"Üç kuşak vardır daima" der şair Rilke.
"Birinci, Tanrı'yı bulur; ikinci, Tanrı'nın üstüne daracık tapınaklar kurar ve onu zincire vurur; yoksul düşen üçüncüsü ise kendi zavallı kulübesini yapmak için taşlar taşır Tanrı'nın evinden…"

Ruhunu hasetliğe kurban verdiğinden gücünü intikam almak ve kötülük yapmak için kullanan ikinci kuşağın, etrafımızı çepeçevre kuşattığı günümüzde, insan kalmayı göze alabilene selam olsun diyerek başlamak istiyorum başka bir aşkın hikayesini anlatmaya.

Hadi gelin!
Siyasete bir pazar molası verelim ve şubatın soğuğuna inat, ben size sıcak bir aşk hikayesi anlatayım bugün. Ne bileyim, belki de okumuşsunudur bu haberi. Okumadıysanız bile, benzer haberi duyuyor veya görüyorsunuzdur.

İlk bakışta sıradan gibi gelse de, aslında o sıradanlığın altında dev bir yüreğin yattığını gösteriyor bu iç ısıtan haberler bize.

Muğla'nın, Bodrum ilçesinde yaşayan ve bir otelde güvenlik görevlisi olarak çalışan Şinasi Aksın, sakat doğan ve "Melek" adını verdikleri kuzuya baba şefkatiyle bakıyormuş. O şefkatin şahidi fotoğraflara bakınca Rilke'nin, "Melekler" şiirindeki, "Sessiz dururlar Tanrı'nın bahçesinde…" mısrası geldi aklıma.

Arka ayakları felçli olan kuzu için Şinasi Bey, evinde, "Tanrı'nın bahçesi"ni andıran bir yaşam alanı oluşturmuş. Melek ise o bahçede sessiz bir hayatın tadını çıkarıyor. Şinasi Bey, eşi, çocukları ve kayınvalidesiyle birlikte Melek'in melekleri olmuşlar adeta. Aşkın, en derin hali diye ben buna derim işte.

SON SÖZ:
Ahmet Ümit, "Kayıp Tanrılar Ülkesi"nin altıncı bölümünde, Zeus'a, dedesi Uranos ve babası Kronos için, "Baba olmayı beceremeyenler, tanrı olmayı da beceremezler" dedirtir. Buradan esinle, ben de, insan kalmayı göze alamayanlar, aşık olmayı da beceremezler; olsa olsa, "bir Kadir gecesi sabah namazından sonra" adına, "aşk" dedikleri uçuk bir hazzın peşinden koşarlar. Oysa aşk, canına sevgili değil, sevgiliye can dilemektir. Oysa aşkın sırrı, Bodrumlu Şinasi Bey'in, felçli kuzuyu evinde bakıp, kucağında taşımasında saklıdır. Çünkü, aslolan neye inandığınız değil, yüreğinize ne kadar merhamet sığdırdığınızdır.