‘Ben yaşadığımı söylerim’

Yayın: 01.06.2022 10:32 - Güncelleme: 01.06.2022 10:32

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Eskişehir ile etkisi başladı.

Rize’ye sıçradı.

Kocaeli geri durmadı.

Isparta, “Kocaeli yasaklıyorsa ben de yasaklarım” dedi.

Araya Bingöl, Muş girdi.

Yetmedi; Eskişehir, Kocaeli derken Bursa da bu yasaklar kervanı içinde yer aldı.

Gerekçelerin ise ikna edici tarafı yok.

Terör saldırısı olabilir deniliyorsa…

20 Nisan’da cezaevi personelini taşıyan araca düzenlenen hain saldırıdan sonra gösteri, yürüyüş ve konser etkinlikleri için yasak getirilmemişken bugün Bursa’nın yasaklar listesine adının eklenmesine anlamlı bir açıklama getirmek mümkün olur mu?

Mesele Aynur Doğan meselesi de değil.

Isparta’da konseri iptal edilene kadar adını belli bir kitlenin bildiği Melek Mosso meselesi de değil.

AK Parti, iktidara gelirken hedeflerini 3Y ile formüle etmişti.

Yoksulluk…

Yolsuzluk…

Yasaklar…

20 yıl geçti bu hedeflerin üstünden…

Gelinen noktada yoksulluk artan enflasyonla paralel mülteci cenneti olmuş bir Türkiye fotoğraf üzerinden tarif edilir durumda.

Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı koltuklarında oturmuş Süleyman Demirel’in “Boş tencerenin devirmeyeceği iktidar yoktur” sözü belki de ürkütüyor iktidarı.

Zira, AK Parti 20 yıllık iktidarı döneminde ilk kez bu kadar zor bir ekonomik süreçten geçiyor.

Konser yasaklarının peşi sıra geliyor olması belki de bu ekonomik çıkmazın üstünü biraz buzlamak içindir.

Genel kanı bu yönde çünkü…

İyi giderken kötünün iyinin önüne geçiyor olmasının nedenlerini AK Parti iktidarı kendi içinde sorguluyor mudur?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Fazilet Partisi içindeki yarışta yalnız bırakmayıp Ak Parti’nin kuruluşunda Abdullah Gül, Abdüllatif Şener’le birlikte yer alan ve partili kimliğini hala koruyan eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bir röportajda “Şimdi işimiz zor ama bize sorarlarsa biz bu seçimin nasıl kazanılacağını söyleriz:

Hem Cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği genel seçimlerinin…

Ben seçimin kazanılması için neler yapılmalı, neler gerekli?

Bunları adeta bir matematik ölçüleri içerisinde biliyorum.

Hayat pahalılığı bütün kitleleri üzecek noktaya ulaştı.

Çarşı pazara gidiyorum.

Benim gördüğüm enflasyon TÜİK’e benzemiyor.

Ben yaşadığımı söylerim” dedi.

Yaşanan kan kaybını bu sözlerle tarif etti.

Dikkate alınmış mıdır?

İktidar sürecinin Ekonomi Bakanı Ali Babacan’ın, Erdoğan’ın AK Parti’nin genel başkanlığını ve Başbakan koltuğunu bıraktığı Ahmet Davutoğlu’nun kendi partilerini kurarak yola devam etmeleri…

Sorgu-sual faslında AK Parti’nin fabrika ayarlarının çok ötesine düştüğünün bir işareti olarak kabul görüyorsa…

Peşi sıra valiler kanalıyla devreye sokulan konser yasakları kendi seçmenini bir arada tutma gayretine ne kadar katkı koyar ki…

Mutfak yanıyor.

Akaryakıt, doğalgaz, elektrik zamları milletin cebini delip geçmeye devam ederken, seçmen yasaklarla fikrini değiştirip desteğini sürdürür mü?

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ