19

BEĞENDİM

ABONE OL

News

2

Ankara’da düzenlenen “Türkiye Yüzyılı” tanıtım toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan salona girerken çalan şarkıyı dinlemeyen var mı? Sanırım yoktur.

Erdoğan’ın da seslendirdiği, “Doğ ey güneş, üstümüze dök ışıklarını. Dağılsın bulutlar, mazlumlar söylesin şarkılarını. Başlasın Türkiye Yüzyılı. Yarın değil, hemen şimdi!” sözleri gerçekten harika.

Fakat harika sözler sadece sözde kalırsa, yarın bırakın söyleyecek söz, dövecek diz bile bulamayabilir, Ak Partililer. Şöyle ki; bazıları var ki; mazlumlara şarkı söyletmek şöyle dursun, zulmün narasını atarak mazlumlara adeta kan kusturuyorlar.

Kimler mi bunlar?

Gelin, birkaç örnekle anlatmaya çalışayım.     

Duymuşsunuzdur.

Bursa Büyükşehir Belediyesi, 2021 yılında basına yansıyan sosyal sorumluluk hareketleriyle dikkat çeken, öne çıkan vatandaşların ödüllendirilmesi amacıyla “Yılın Vatandaşı”nı seçiyormuş. Benim oyum tereddütsüz Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan‘adır.

Neden mi Ali Özkan?

Bakın şimdi; memlekette kimsenin aklına gelmezdi, köylülerin kendi paralarıyla alıp köy tüzel kişiliğine bağışladıkları arazileri satıp belediyeye sermaye yapmak. Fakat, Ali Özkan‘ın aklına geldi.

Konu, Ak Parti Bursa Milletvekili Vildan Gürel Yılmaz‘dan başka herkesin malumu. Daha önce, “Milletin malını niye satıyorsun Ali Özkan?” başlıklı yazımda da değindiğim gibi; Karacabey Hürriyet köylülerinin başı uzunca bir süredir, ‘yılın adamı Ali Özkan(!)’ ile başları dertte.

Yeni başlayanlar ve meseleden bihaber olduğunu söyleyen Vildan Gürel Yılmaz için konuyu/sorunu bir daha özetleyeyim.

Efendim; 1951-1952 yıllarında Bulgaristan’dan Bursa’ya göç eden insanlar kendi paralarıyla yer alıp köylerini kuruyorlar. Sonra, yapılan bir kadastro çalışması ile ortak kullandıkları alanları köy tüzel kişiliğine kaydettiriyorlar. Fakat 2014’de yürürlüğe giren Bütünşehir yasası kapsamında bu araziler Karacabey Belediyesi’ne geçiyor. Yılın adamı Ali Özkan(!) da bütün itirazlara rağmen bu arazileri satıyor.

Hürriyet köylülerinin haklı/onurlu mücadelesini sağır sultan bile duydu. Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bile ulaştılar. Ne hikmetse ilk duyması gereken, duymakla da kalmayıp çözüm bulması gereken Ak Parti’nin Vildan’ı duymamış. Güler misin ağlar mısın diyeceğim ama zaten gülüyoruz ağlanacak halimize.

Hürriyet köylüleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında geçen konuşma sosyal medyada viral olmuş vaziyette. Hürriyetliler, ayaküstü de olsa, Ali Özkan‘ın başlarına açtığı büyük derdi Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a anlattılar. Erdoğan’ın yanında bulunan Hakan Çavuşoğlu, konudan haberdar olsa da sorun çözmede etkisiz olduğunu, “Çevir kazı yanmasın” kabilinde sözlerle anlatmaya çalıştı. Vildan Gürel ise, “Benim bilgim yoktu, hemen ilgileneyim…” sözleriyle adeta tüy dikti.

Bursa’dan ulusala yayılmış, aylardır devam eden ve sağır sultanın bile duyduğu çok önemli bir konuyu/sorunu Bursa milletvekilinin duymamış olması nasıl bir alakasızlıktır anlayan varsa beri gelsin. Yıllardır çığlık çığlığa anlatıyorum, yazıyorum; Ak Parti’yi işte bu alakasızlık, umursamazlık, vurdumduymazlık, liyakatsizlik, iş bilmezlik bitiriyor.

Korkarım, Ak Parti, elindeki son büyük kenti de bu alakasızlar yüzünden ve göz göre göre kaybedecek. Seçimin ayak seslerinin duyulduğu bir dönemde, Erdoğan’ın, sonuca matuf yaptığı her hayırlı işi birileri bile isteye baltalıyor sanki.

Bakın şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bıçak sırtı giden bir süreci sadece, EYT sorununu çözerek lehine çevirmeyi başardı. Gelin görün ki; Türkiye, bugün bu fevkalade coşkuyu konuşmak yerine herkesin her şeyi bildiği ama muhatapların tek kelime bile etmediği korkunç bir cinayeti konuşuyor. Ak Parti’ye bundan daha büyük bir kötülük yapılabilir mi?

Gelelim Bursa’ya; Bursa’da, belediye, koca bir köyün arazisine çökmüş haraç mezat satıyor. Köylüler, yedi düveli ayağa kaldırıyor ama Bursa’da vekilinden belediyesine, ilinden ilçesine kadar Ak Partili hiçbir yetkili, insanların sorununu çözmeye yanaşmıyor. Bırakın çözmeyi, Cumhurbaşkanı’nın gözünün içine baka baka, “Haberim yoktu…” bile diyebiliyorlar.

Hadi, gel de şimdi Faruk Çelik‘i arama…

İster sevin, isterse sevmeyin; ama bugün Faruk Çelik bakan olsaydı Hürriyet sakinleri, dertlerine çare aramak için bırakın perperişan Ankara yollarına düşmeyi, Bursa’ya bile gelmeden sorunları çözülürdü. Faruk Çelik bakan olsaydı, Hürriyetliler olsa olsa sadece Erdoğan’a teşekkür etmek için giderlerdi Ankara’ya.

Bunu böyle olacağını bilmek için fazla uzağa gitmeye falan gerek yok.

Bırakın Bursa’yı, bir sokağını bile bilmediği Urfa’da yarattığı efsane ve gösterdiği tarihi başarıya bakıp, en zor zamanda, en zor işleri nasıl başarabildiğini görmek fazlasıyla yeterli olur sanırım.

Sözün özü şu: Ak Parti Bursa, Bursa’dan haberi olmayanların el yordamıyla götürdüğü bir şehir ve ne yazık ki; tel tel dökülüyor. Kimsenin bir şeyden haberi yok, haberlerinin olması için niyetleri de yok. Anlayacağınız yoklar. Sahada yoklar, gönüllerde yoklar. Kendilerini gören de yok zaten.

Erdoğan‘ın tabiriyle, “Türkiye, yakın tarihinin en önemli seçimini yapacak” ama sahada çalışma görevi sanırsınız ki; sadece Faruk Çelik‘e verilmiş. “Ben ofsayda düşecek adam mıyım” deyip, sekiz mi sekiz yüz mü olduğu hala muamma olan çılgın arazi çıkışıyla bırakın ofsaydı, penaltı sayılıp, kırmızı kartla hemen oyundan atılmayı gerektiren dokuz kusurlu hareket yapanlara, sağır sultanın bile duyduğu halde, “Haberim yoktu…” diyenlere inat dertlenen ve o dernek senin, bu şehir benim gece gündüz çalışan sadece Faruk Çelik var.

SON SÖZ:

Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a çağrımdır. “Yarın değil, hemen şimdi”, sadece bir şarkı sözü olarak kalmasın. Bunun pratikte uygulaması hemen şimdi Faruk Çelik’i yetkilendirmektir. Kaldı ki; bu sadece benim çağrım değil. Özde Ak Partili binlerce kişinin kesin kanaatidir. Şurası çok net; görece daha zor ilerleyen yeni süreçte Ak Parti’nin en büyük şanssızlığı Faruk Çelik ve onun ayarındaki sorun çözecek as oyunculardan yoksun olmasıdır.Tabii, Ak Parti’nin bu şanssızlığı muhalefet için ise şans hatta büyük şans demek olduğunu da hatırlatmam gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süreliğine, Ukrayna’yı Rusya’yı bırakıp Bursa’yı gündemine almalı ve Bursalıların sorunlarını çözmek için partisinin Bursa sorununu çözmeli. Hem de yarın değil, hemen şimdi çözmeli. Çünkü, yarın çok geç olabilir. Demedi demeyin.