0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Çinlilerin,
"İlginç zamanlarda yaşayasın" diye çok ilginç bir bedduası var. Sayıca çok fazla olan Çinliler, "bir kadir gecesi sabah namazından sonra…" elbirliğiyle bu bedduayı yapmış olmalılar ve kabul olmuş olacak ki; Çin'den yayılan Covid-19 yüzünden zengin fakir bütün dünya gerçekten çok "ilginç zamanlarda" yaşıyor…
 
Bu "ilginç"likten mütevellit,
İnsanlığa verilen tek korkutucu ihtar Covid-19 da değil. Son zamanlarda yangınlardan, görülmemiş sel felaketlerine, iklim değişikliğinden, gıda krizine kadar daha da "ilginç zamanların" alarm zilleri çalıyor.
 
Yakın zaman önce,
Bu "ilginç"liğin ürpertici yüzüyle biz de karşılaştık. Ülkemizin elliden fazla ilinde üç yüz civarında orman yangını çıktı ve maddi, manevi elem verici büyük yıkım yaşadık…
 
Hasılı,
Atmosfer ısınıyor, iklimler değişiyor, doğal denge bozuluyor. Felaketler peş peşe geliyor. Yeryüzü, "ilginç" bir şekilde ve geri çevrilmesi git gide zorlaşan ağır, sarsıcı, yakıcı bir tehdide boyun eğiyor. "Felaket tellallığı" yapmak istemem ama görünen o ki; insanlık, toplu bir felakete doğru hızla sürükleniyor.

Bu korkunç boyutta bozulan,
Ekosistemi tamir etmeye şimdi başlasak, yıllarca sürer değil mi? Fakat ne yazık ki; evde, işte, otobüste, hatta sokakta yürürken bile başını öne eğip, parmaklarıyla küçük bir ekrana sürekli dokunarak yaşayan, "ilginç" bir varlığa dönüşen insan, bütün gerçekliği bu minik ekranda arar, yaşar ve yaşatır oldu. Dolayısıyla, yerinin neresi olduğu, kim olduğu, nereden gelip nereye gittiği ve yolculuğun imkanları/şartları çok da umurunda olmuyor ne yazık ki…
 
Küresel boyuttaki,
Bu korkutucu umursamazlığın her konuda hemen her tonunu şehrimizde de görmek mümkün pekala. En basit/somut ve her gün yüzleşmek zorunda kaldığımız trafiği ele alalım. "İki yılda trafiği gündeminden çıkaran Bursa" vaadinden, bir çivi bile çakmadan, "şimdi gülecek bazılarınız bana…" şerhiyle, "Bursa'da trafik problemi yok…" umursamazlığı mesela…
 
Öte yandan,
Bursaspor'u ele alalım… Pazar günü, Ankaragücü Karşısında alınan üzücü mağlubiyetten sonra, tek bildiği, başı öne eğik, parmaklarıyla minik ekrana dokunarak herkese/her şeye ayar veren (verdiğini sanan) umursamaz bir muhit, "Bursaspor'u ne hale düşürdünüz" diye feveran edip yönetimi "istifaya" davet ediyor. Bunu komiklik olsun diye söylüyorlarsa, hiç komik değil; eğer sahiden söylüyorlarsa da gerçekten çok komik…
 
Yahu,
Bu Bursaspor değil miydi, daha üç-beş ay önce faturalarını bile ödeyemediği için elektriği, doğalgazı kesilen. Bu Bursaspor değil miydi, aylardır maaşları ödenmeyen personel, elektriği kesik kulüp binasında mum yakarak oturan. Bu Bursaspor değil miydi, onlarca dosyadan davalık ve kapısına icra dayanan. Bu Bursaspor değil miydi, davalık dosyaları yüzünden transfer tahtası kapatılan. Bu Bursaspor değil miydi, göreve yeniden talip olan başkan, (Erkan Kamat) "tahtanın açılması imkansız" diyen. Hatta, "Recep Tayyip Erdoğan bile bu tahtayı açamaz" diyecek kadar Bursa'dan/Bursaspor'dan umudunu kesen.
 
Şimdi,
Hiç düşünmeden, "ne hale düşürdünüz" denilen Bursaspor bu kadar berbat bir haldeyken, bu şehirde kazanıp, dünyalıklarını dünyalara sığdıramayanlar, bırakın elini taşın altına koymayı, yüzünü bile Bursaspor'a çevirmezken; Emin Adanur diye Yüce Gönüllü, genç bir adam çıktı ve elini değil, gövdesini taşın altına koymadı mı?
 
Dahası,
Emin Adanur, gövdesini taşın altına koyarken, bu şehirde, ağırbaşlı olmayı omuzlarının üzerinde kırk okka baş taşımak olduğunu sanan kibirli kabile reisi kılıklı, tatlı su kurnazı kasaba siyasetçileri Bursaspor'un, daha doğrusu yönetimin tekerine taş koymaya kalkmadı mı?
 
SON SÖZ:
Şimdi, biraz geriye sarıp bu kısa hatırlatmayı şuna sebep yaptım. Üç milyonu aşkın nüfusuyla, sanayisiyle, ekonomisiyle, siyasetiyle bir metropol olan Bursa'nın takımı, Bursaspor'u, elektrik faturasını bile ödeyemez hale getirenlere ve bugün her türlü imkanı olmasına rağmen kuruş koklatmayanlara tek bir laf söylemeyip, varıyla yoğuyla gövdesini taşın altına koyan Emin Adanur'a umursamazca dil uzatmaya kalkanları en hafif tabirle samimiyetsiz bulurum. Olmaz, Allah sorar adama… Unutmuş olanlar için tekrar edeyim. Faturaları bile ödeyemeyen yönetimin başkanı Erkan Kamat, "kulüp kayyuma kalmasın diye aday oldum" demişti kongrede. Ne acı değil mi? Bugün, sadece ağzı olduğu için konuşan ve hiç düşünmeden, "Bursaspor'u ne hale düşürdünüz" diye feveran edenler, Bursaspor'u kayyuma kadar düşürenlere söyleyecek tek bir sözünüz ve kayyumluk halden alıp, borçları yapılandırıp, faturaları, maaşları ödeyip, tahtayı açan Emin Adanur ve ekibine de bir teşekkürünüz yok mu? Vicdan, vefa bunu gerektirir zira… Elbette ki; yönetimin de eksiği ve hataları vardır. Fakat, bunlar, kulübü kayyumluk duruma mahkum edenlerle asla kıyas kabul etmez. Yönetimin elinde, büyük bir enkaz, yani, ekosistemi tamamen bozulmuş ve tamir etmesi sabırla zaman isteyen bir Bursaspor var. İnanıyorum ve inanın ki; hemen olmasa bile mutlaka bu kötü gidişe çözüm bulunacaktır. İnatla destek olalım. Gerçekten de, Çinlilerin bedduası gibi, "ilginç zamanlarda" yaşıyoruz. Her birlikte ve biraz itidal lütfen…