4

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Eminim ki; sosyal medyada Meral Akşener‘e destek mesajları atan İYİ Partililer bile derin bir iç çekerek, “Kesinlikle böyle bitmemeliydi” diyorlar(dır).

Çünkü seçimin eli kulağındayken kimsenin beklemediği bir tablo çıktı ortaya. Meral Akşener, masadan kalktı. Kalkmakla kalmadı, aylardır yol yürüdüğü masa arkadaşlarını suçlayarak çok fena hırpaladı.

Oysa İYİ Parti, ortak aday noktasında herkesten daha çok istekliydi. Akşener‘in, bir önceki seçimde, Abdullah Gül‘ün ortak adaylığına itirazla aday olma ısrarının sonucunu doğru okuduğu düşünülerek, daha yolun başında, “Aday değilim” demesi kimilerince daha anlamlı bulundu.

Bana kalırsa, Meral  Akşener, en büyük strateji hatasını tam da burada, “Ben aday değilim” diyerek yaptı. Sistemi değiştirmeye, ülkeyi yönetmeye talip olup, aday olmamak ne demek? Eminim ki; kendisini bağlamasaydı, masanın aday seçimi/stratejisi bugünkünden çok farklı olurdu.

Fakat olmadı. Akşener, aynı hatayı bir daha yaptı ne yazık ki. Masadan kalkması hataydı, ancak kalkarken kullandığı yaralayıcı dilin ise daha yakıcı bir hata olduğunu hatırlatmam lazım. Bir büyük hata ise masadan kalkarken başka bir partinin belediye başkanlarını göreve çağırması oldu. Bu, bir siyasetçi için en hafifinden kendini inkar olur.  

Nitekim, belki de bu dilin faturası hemen kesildi. Hem de kendisini yakarcasına isimlerini öne attığı Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu tarafından kesildi.

Aday olmaya davet ettiği Yavaş ve İmamoğlu, Akşener‘le hizalanmak yerine Kemal Kılıçdaroğlu’na destek mesajı attılar. Muhtemelen siz bu yazıyı okurken destek, mesajın da ötesine geçip Kılıçdaroğlu ile yan yana durmak suretiyle mesaja daha derin bir anlam katıyor olacaklar.

Bu saatten sonra Meral Akşener‘in aday olmaktan başka çaresi kalmamıştır. Ne var ki; adaylığı da çare olacak gibi durmuyor. Çünkü, çok adaylı bir yarışın ilk turda kazananı olmayacaktır. Akşener’in ikinci tura kalma ihtimali ise kuvvetle muhtemel yoktur. İşte İYİ Partililer için zurnanın “zırt” dediği yer de tam burası. İYİ Partili seçmen ikinci turda yarışacak Erdoğan‘ı mı, yoksa Kılıçdaroğlu’nu mu destekleyecek?

Erdoğan‘ı destekleseler, bugüne kadarki varlık nedenleriyle çelişecekler. Yok, Kılıçdaroğlu‘nu destekleyeceklerse bunca kasmaya-germeye, öfkeyle masadan kalkmaya ne gerek vardı? Belki de en iyisi sandığa gitmemek olur, ama bu da “gitmesi” için kelle koltukta yürüdükleri iktidarın ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmez mi?

Meral Akşener, hiç hata yapmadığını düşünse bile kesin bir hata yapıyor. Üstelik hemen hep aynı durakta yapıyor hatayı. Siz, o yerin neresi olduğunu düşünürken, ben size başka hatalardan da söz edeyim, yeri gelmişken.

Mesela, İYİ Parti’nin merkez sağdaki boşluğa, iktidarın metal-mental yorgunluğuna ve son yıllarda kör göze parmak yanlışlarına rağmen; yani, saha hiç olmadığı kadar uygunken büyüyememesi hatalı/yanlış basılan bir notanın eseridir.

Hatırlarsanız, bir ara Ak Parti’nin hızla oy kaybıyla birlikte “kazarsızlar” öbeğinin yüksekliği herkesin dikkatini çekmişti. Kararsızların kahir ekseriyetinin ise Ak Parti’den soğuyan, Deva ve Gelecek’i de beğenmeyen seçmenlerden oluştuğu genelgeçer bir kanaatti. İYİ Parti, bu seçmen kitlesi için bir umut olabilirdi, fakat yukarıda işaret ettiğim yanlışlardan mütevellit müstakil bir parti felsefesi oluşmadığı için başarılamadı.

SON SÖZ:

Bu köşenin takipçileri hatırlayacaktır. İYİ Partili Lütfü Türkkan‘ı enBursa.com‘da misafir ettiğimiz bir gün, İYİ Parti’nin, Ak Parti’yle yakınlaşma ihtimalini sormuştuk. Türkkan, “Biz gitsek, bırakın seçmenimiz, partinin çaycısı bile bizimle gelmez” diyerek böyle bir şeyin imkansızlığına işaret etmişti. Bu gerçekten hareketle, sormak isterim. Böylesine kararlı bir seçmen kitlesinin, iktidarın işine gelecek, ekmeğine yağ sürecek bir adım karşısında tavrı ne olur?  Veya meseleye bir de tersten bakalım. Seçime sayılı günler kala muhalefetteki bu dağınık tablo, seçmenin umudunu, heyecanını kırıp,  ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair endişelerini artırmaz mı?