26

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Nasıl koruyacağız bu kenti haramilerden?

Şehrin toprağını, suyunu, ağacını, yeşilini, derelerini, dağlarını paraya dönüştürmek isteyenlerin elinden Bursa’yı nasıl alacağız?

Beş yıl boyunca Nilüfer’de kaçak fabrikalar yükseldi.

Kentin doğusu, batısı, ortası, kuzeyi, güneyi kaçak binalarla kuşatıldı.

Bursa’nın tümü adeta bir organize sanayi bölgesi haline getirildi.

Yetmedi, kalan son tarım toprakları bile rantçıların iştahını kabartıyor, oraları bir an önce betona boğmak istiyorlar, yeni OSB’ler kurmaya çalışıyorlar.

****

Küresel ısınma nedeniyle göllerimiz, derelerimiz, nehirlerimiz kuruyor.

Kent bir ısı adasına haline dönüştüğü için su kaynaklarımız büyük tehdit altında…

Su kıtlığı kapımızda, derelerimize, göllerimize sahip çıkmamız lazım.

Hele İznik, gözümüz gibi bakmamız gereken bir göl…

2050 yılının Bursa’sının su rezervidir İznik Gölü…

****

İznik-Orhangazi’de Cargill gibi bir bela varken, yenisi de yolda…

HEKTAŞ adlı şirket önümüzdeki günlerde gölün kenarında 75 bin metre kare alanda yeni bir tesis kurmak için girişimlere başladı.

25 Nisan günü ÇED toplantısını gerçekleştirilecek. Halktan onay alırsa, İznik Gölü’nün suyunu tüketecek yeni bir baş belamız olacak.

Çevreciler fabrikanın İznik gölünün suyunu kullanacağını öne sürüyorlar.

****

Tarım ilacı etken madde üretimi diye alt başlık var tesis için ama kimyasal işlem yapılacak ve bildiğiniz gübre üretimi yapılacak.

Orhangazi, Muradiye Mahallesi, İskele civarında kurulacak tesis için Örnekköy Konağı kahvesinde 25 Nisan saat 14.00’de toplantı gerçekleştirilecek.

Orhangazi, İznik, Gemlik hatta Bursa’nın duyarlı insanlarının orada olması gerektiğini bilmem söylemeye gerek var mı?

YANDAŞ MEDYA GERÇEĞİ ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR

Normal koşullarda manşet olması gereken bir haberden söz edeceğim.

Bu ülkede yaşayan, geleceğini düşünen her gazetecinin bu haberin üzerine atlaması, haberi büyütmesi, siyasetçilerin, yöneticilerin gözünün içine sokması lazım:

“Direnci düşen, biyoçeşitliliği azalan ormanların karbon tutma işlevi de zayıfladı. 1990 ile 2017 yılları arasında, ormanlarda yılda 63 ila 67 milyon ton karbon tutulurken, bu miktar 2021’de neredeyse yarı yarıya azalarak 34 milyon tona geriledi.’’

****

Ne diyordu Tayyip Erdoğan: “En büyük çevreci benim.”

Binali Yıldırım’ın yalanı cumhuriyet tarihinin en büyük sayısal yalanıydı, ‘5 Milyar ağaç diktik’ demişti.

****

Buna karşılık ne diyor bilim insanları?

Örneğin İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez:

“Odun üretimindeki artış ve orman alanlarının enerji, madencilik gibi sektörlere giderek daha çok tahsis edilmesi, Türkiye ormanlarının parçalanmasına ve zayıflamasına sebep oluyor. Bu durum, ormanların iklim değişikliğiyle mücadelede üstlendiği rolü de baltalıyor. Yalnızca odun üretimi dahi, 2017’de yaklaşık 15 milyon metreküp seviyesindeyken 2023’te 25 milyon metreküpe ulaştı. Bugün gelinen noktada, Türkiye ormanlarında her 100 metreküp ağaç servetinden yıllık olarak üretilen odun miktarı, dünya ortalamasının iki katı seviyesinde…”

****

Bu ülkenin en önemli beka sorunlarından biri kuraklık, susuzluk, çevrenin, ormanların tahrip edilmesidir.

Yerli ve milli iktidarımız ne yazık bu konuda iyi bir sınav vermedi, vermiyor da…