0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Sadece ülkemizi değil,

Bütün dünyayı etkisi altına alan Covid salgınının insanlık için nasıl büyük bir tehdit olduğunu sanırım uzun uzun anlatmama gerek yok. Evet, bütün insanlık bir taraftan bu beklenmedik ölümcül tehditle nasıl baş edeceğini düşünürken, diğer taraftan da içine düştüğümüz belirsizliğin oluşturduğu psikolojik travmalara karşı çare arıyor…

“Yeni Normal”

Olarak tanımlanan bu durumun, bireyden topluma uzanan geniş bir perspektifte bize öğrettiği, öğreteceği çok şeyin olduğu ortada.

Mesela,

Sürekli tüketmek ve bunun için de sürekli üretmek zorunluluğuyla “24 saatin yetmediğini” düşünürken, salgınla birlikte mecburi yavaşlamak zorunda kalıp, bireysel tedbirler kapsamında evde vakit geçirmeye başladık. Haliyle, evde kaldığımız sürece, bir taraftan yalnızlığımızla barışırken, diğer taraftan bağ kurmanın yeni yöntemlerini keşfettik.

Toplumsal düzeyde oluşan farkındalık kuşkusuz daha da önemli. Covid, sadece bireysel iyiliğin önemli ve yeterli olmadığını, başkalarının iyiliğinin kendi iyiliğin kadar önemli olduğunu da öğretti. Bu yeni tecrübe ister istemez hepimizi birleşmeye, hepimizin iyiliğinden hepimizi sorumlu olmaya zorluyor.

Bu yeni tecrübe

Sadece hepimizin iyiliğinden hepimizi sorumlu tutmakla kalmadı. Eve sığdırdığımız hayatla yeni bir eğitim modelinin/kültürünün oluşmasını sağladı. Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma imkanı, uzaktan alışveriş kültürü, devasa AVM’leri, devasa okul binalarını, lüks ofisleri adeta işlevsiz hale getirdi. Yüksek maliyetli bu alanlar için gelecekte yeni imkanlar, yeni formüller tartışılacaktır.

Elbette ki;

Tartışmamız gereken başka başlıklar da var. Bursa özelinde düşünürsek, neredeyse 40 yıldır ilk defa sadece salgın döneminde temiz akan Nilüfer Çayı’nın bizlere bir mesajı yok mu? Nilüfer Çayı’na dökülen Ayvalı Deresi’nin kaderinin değişmesi gerekmiyor mu? Bursa’da kahredici kirini umursamadan ortalığa salan sanayiler için köklü ve radikal kararlar almanın zamanı gelmedi mi?

Covid’le birlikte,

İnsanların bahçeli evlerde oturma isteği, ihtiyacı adeta göğü delercesine yüksek binalar yapılmasının anlamsızlığını ortaya koymadı mı? Adı her ne kadar “Yeşil Bursa” olsa da yeşili neredeyse sadece Bursaspor’un formasında göreceğimiz şehrimizin ve şehirlerimizin doğayla yeniden bütünleşme ihtiyacı sarsıcı bir gerçek olarak ortaya çıkmadı mı? Yine bu süreç bize gıdanın ve tarımda kendi kendine yetebilmenin ölümcül önemiyle yüzleşmemizi sağlamadı mı? Bursa’nın gıda ve su güvenliği stratejisi nedir? Tarımı yeniden ne zaman keşfedeceğiz?

Tamam,

Ak Parti hükümetlerinin sağlıktaki başarılı grafiği salgında bizi güvenli ülke konumuna yükseltti. Bundan memnun ve mutluyuz. Bu başarıda Ak Parti’nin hakkını teslim edip emeği olanları alkışlıyoruz. Fakat her ne kadar yerinde bir önlem olsa da yaşlılar ve kronik hastalarımızı aylarca evde tutmak zorunda kaldık. Covid’le birlikte bu grubun büyük bir risk altında olduğunu öğrendiğimize göre işi temelden ele alacak derinlikli bir toplum sağlığı planını ne zaman devreye alacağız?

Kuşkusuz,

Bu salgın, şehrin sorunlarından çıkış için bir fırsata dönüşebilir. Buna iyi bir örnek olması bakımından fazlasıyla önemsediğim ve daha önceki yazılarımda da bahsettiğim, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in yürüttüğü “Covid Güvenli Şehir Bursa” çalışmasını hatırlatabilirim.

SON SÖZ:

Ben, bir köşe yazısına sığacak kadar özetinin de özeti olacak başlıkları sıralayarak konunun önemine dikkat çekmek istedim. Şahsen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da bu konularla dertlendiğini biliyorum. Zamanla daha somut adımlar atılacaktır. Atılmalıdır da, aksi halde canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımız için canımızı dişimize takarak kazanıp bırakacağımız evlerin, arabaların, servetlerin pek de önemi olmayacak. Salgın sürecini umarım en az zararla, birlik ve dirlik içinde aşarız.

BAŞSAĞLIĞI

Ak Parti Bursa önceki dönem İl Başkanlarından Sayın Sedat Yalçın beyefendinin kıymetli annesinin vefatını üzüntüyle öğrendim. Merhume annemize Allah’tan rahmet, başta Sedat Yalçın beyefendi olmak üzere kederli ailesi ve tüm yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dilerim. İnna Lillâhi ve İnnâ İleyhi Raciûn