0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere özellikle CHP’lilerde ilginç bir yapı oluşmuş durumda. Kemal Kılıçdaroğlu, birçok kente ülke dedi, bilgileri ve gerçekleri hiç de öyle gaf denilecek türden olmadan dezenforme ediyor. Buna CHP’li yöneticiler de katılıyor. 

Son tartışmayla başlayacak olursak, seccade konusu öyle yabana atılacak bir durum asla değil. 

Fotoğrafın bu şekliyle servis edilmesinin bir bilgisizlik ya da beceriksizlik ya da gözden kaçma olarak görmek mümkün değil. 

Bilerek isteyerek bir algı yönetimi sürdürülüyor. 

Herkesin evinde, büyüklerinin evinde mutlaka seccade vardır ve seccade tanımamak diğer bir durum bu ülkede mümkün olamaz. Seccadeye basma noktasında da inançla ilgili değil geleneklerle ilgili bir duyarlılık vardır. 

Yolda ekmeğe inançlısı da inançsızı da basmaz. 

Bu inaçsal olmaktan öte geleneksel bir durumdur. 

Toplumla ilgili, toplu yaşamla ilgilidir. 

Pek amaç ne? 

Basit. 

Değerler, inançlar, simgeler üzerinden mücadele edemiyorsan, onları sıradanlaştır, onları değersizleştir. Tam da seccade konusu budur. 

Bu ülkede ortalama eğitim görmüş, ortalama zekaya sahip ve ortalama bir kültürü olan bir kişinin bile Necip Fazıl’ı bilmemesine, cennet annelerin ayaklarının altındadır hadisini duymamış olmasına imkan yoktur. 

Özellikle CHP gibi MHP gibi Milli Selamet gibi ideolojik kültürü olan siyasi akımlar karşı tarafın değerlerini de yakından takip eder ve tanır. 

O halde neden? 

Konu basit. 

Değersiz, geleneklerinden ve inançlarından ayrı kalmış bir toplum inşası. 

O nedenle İslami ritüelleri bozmaya yönelik adımlar ve söylemler geliyor üst üste. 

Partinin belli isimleri ritüelleri el üstünde tutuyor görüntüsü verirken diğer bölümü ise tam tersi davranıyor. 

İnançlar, gelenekler ve simgeler değersizleştiriliyor ve tartışma ortamına çekiliyor. Üstelik CHP, ilk defa bu kadar net ve kararlı yürüyor. 

DEVA ve İYİ Parti’de tam olmasa da dolaylı yoldan aslında benzer adımlar atıyor. Meral Akşener’in bir yandan milliyetçi söylemlerle hareket ederken. PKK’nın siyasi ayağı olan HDP konusunda sessizlik içinde olması, hatta zaman zaman yapılan çıkışlar o alanın yırtılmasından başka bir anlam taşımıyor. 

Son olarak mecliste yaptığı kovan şovunun izah edilebilir bir tarafı varsa, tamamen toplumun sinir uçlarıyla oynamak diyebiliriz. 

Siyaset, gerginliği yumuşatmak ile sorumlu bir müessese olmasına rağmen sürekli gerilimi artıracak adımların kime fayda sağlayacağı izaha muhtaç. 

Yavuz Ağıralioğlu’nun çok sert sözleri ve ardından gelen istifasına karşı bile sessizliğini koruyan Meral Akşener’in her geçen gün partisini erittiğini, görmemek için kör olmak lazım. 

Peki neden yapıyorlar bunu?

Siyaseten sıkışma. 

Siyaset üretememe. 

Hedeften çok uzakta olma ve hedefe ulaşma imkanı bulamama. 

Hedef ellerinin ucundan kaçarken, ne yazık ki topluma verebilecekleri zararın tavanını vermeye niyetliler. 

Bunu birde son günlerde Youtube’den yayınlanan iğrenç söylemli yaşlı kadınların hezeyanları eklenmiş durumda. 

Her rezil saha kullanılarak toplumun değerleri üzerinden hassasiyeti yoklanıyor. 

Son olarak HDP’nin normalleştirme çabaları da bu planın bir ayağı. 40 yıldır Türkiye’de kan döken bir terör örgütünün normalleştirilmesine yönelik adımları toplumun ibretle izlediğini düşünüyorum. 

Bu sinir uçlarının son limitine kadar zorlanacağını göstermesi açısından da dikkatle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sonuç olarak siyaset bu.

İktidar olursunuz ya da olamazsınız, seçimi kazanır ya da kaybedersiniz. 

Asıl olan toplumu uçurumun dibine götürerek kimsenin bir şey kazanamayacağı gibi, canımızdan çok sevdiğimiz vatanımızı bugün değil ama yıllar sonra bir kez daha savunmak zorunda kalma riski. 

Buna değer mi? 

Sonuç… 

Hiçbiri gaf değil. 

Ne yazık ki sinsi bir oyun…