0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Petrol, Doğalgaz, Elektrik gibi enerji kaynaklarımız o kadar bol ki; vücudumuzda sürmeye yer bulamadığımız için camları açıp gökyüzünü ısıtıp kışı yaza çevirmeyi deniyoruz.

Kısmen başarılı olduğumuz için mevsimlere takla attırdık ve Şubat geldi toprağa yağmur, dağlara kar düşmediğinden ve de şehir şebeke suyu ile araç yıkayan bahçe sulayan hovardalar sayesinde bu yaz cümleten teyemmüm ile temizlenmeye hazırlanalım.

Gerçek böyle mi bir bakalım?

Bir yandan doğa ile oynarken, öte yandan ekonominin fabrika ayarları ile oynuyoruz.

Hatırlar mısınız?

Mekânlarda “Kahveyi çayı sigarasız içmem abi” diyenler için kıyıda köşede izbe özel alanlar tahsis edilmişti.

O devir oldu bitti,  geçti gitti.

O kadar şımarık ve zenginiz ki; Şimdi kar yağarken de açık havada tüttürmeliyim diyenlere özel localar tahsis ediliyor, masa altlarından sıcak üfletiliyor.

Bu arada kapalı mekânlarda sigara içilmez kuralının küçük saatlere gelindiğinde tecavüze uğradığını Vali beyin kulağına fısıldayalım.

Bedelini ödüyorlarsa yapsınlar sana ne demeyin.

Çok parası olan Afyon’a gidip kar yağarken açık havada termal havuza girmeyi denesin keyifli oluyor.

Ama havayı ısıtmaya kalkmasınlar.

Çünkü bedelini üretici ve sanayici dolayısıyla halk ödüyor.

Yıllarca enerjiyi ve petrolü dünya fiyatlarının altında fiyatlarla kullanırken, bu doğru değil ve sürdürülemez bir süreçtir dediğimizde zam sever damgası yemiştik.

Sanayici,  devlet babalık görevi yaparken cebini korumalı ve zor zamanlar için kenarda parası olmalı diyordu.

Çok geriye gitmeyin, bir yıl öncesine kadar işine gelmesine rağmen sürdürülebilirliğin imkânsız olduğunu ön görerek ithal edilen doğalgaz ve petrol ürünlerinin aşırı sübvanse edilmemesini söylüyorlardı.

Ve sonunda olanlar olup, fren patlayınca bu kez devlet baba fiyatlarını güncelledi ama adil olmayı unuttu.

Evde yatan evladına indirim yaparken, o indirimi eve ekmek getiren evladının sırtına yükledi.

Onlar da ekmek kazanırken zam yapsınlar demek kolay ama global pazarda tırnaklar kazınarak elde edilen yeri bir anda kaybetmek çok kolaydır.

Ekmek bitince evde oturup ısınarak ömrün geçmeyeceğini bilelim.

Bu gerçek yıllar önce icat edildiğinden yeniden icat çıkarmaya gerek yoktur.

Bir destek verilecekse sanayiciye ve ihracatçıya destek verilmelidir ki; yaşam devam etsin.

Mesela çifte tarife uygulamalarında hokus pokus yaparak mekânına sınıf değiştirip, mesken tarifesinden ucuz yakıt ödeyenler var mı?

Eskiden doğalgaz ve elektrikte dünyada uygulanan ve üretime destek anlamında doğru olan sistem ülkemizde uygulanıyordu ve sanayici sübvanse ediliyordu. Bundan yararlanmak isteyen ticarethaneler sanayi sicil belgesi almanın binbir yolunu deniyorlardı.Ekmek fırınları ucuz enerji kullanmak için sanayi bölgelerine taşınıyorlardı.

Son iki yıldır sanayinin doğal gaz ve elektrik faturaları fahiş oranlarda artınca, ticarethaneler sanayi bölgelerinde olmalarına rağmen biz sanayici değiliz feryatları ne hikmetse karşılık buldu ve iradenin kararı ile mesken tarifesine döndüler. 

Artık devran dönmüş, sanayici üretirken, müşterisine, sigara içirmek, bir bardak içki satmak için mesken tarifesi üzerinden gökyüzünü ısıtan mekanların da parasını ödemek zorunda bırakılmıştır.

Bu hak mıdır? 

Bu dönüş Ticaret Odaları ile Ticaret ve Sanayi odalarının yaptırım gücü ve anlayış farkını ortaya koymaktadır.

Lifebursa.com olarak kameralarımıza takılan görüntüler bize Timur’un fillerini hatırlattı.

Hani video çeken komik bir çocuk var.

Doğalgazınızı sonuna kadar yakın ve pencerelerinizi açın diyor ya!

Ona gülün geçin.

Kafeler zaten öyle yapıyor.

Doğru söylediğini sanıyorsa Allah’tan şifa dileyin.

Enerji zengini değiliz diye üzülmeyelim ama tüketirken dikkatli ve adaletli olalım.

“Dün geçti, yarın meçhul, hayat bir gündür o da bugündür” diyerek entel dantel geçinen zevzeklere inat çalışalım ve devletten de adil olmasını isteyelim.

YAZI İÇİN TIKLAYINIZ…