0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Lütfen bir süreliğine,

Sudan sebeplerle zıtlaşmaları, atışmaları ve sudan konuları bir kenara bırakıp su konusunu konuşalım. Bu konuda diyeceklerim var. Diyecekleri olanlar da söz alsınlar…

Efendim,

Evliya Çelebi, “velhasıl Bursa sudan ibarettir” demiş. Evliya Çelebi kadar gezmese de, Bursa’nın hemen her noktasına ayak basan İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu da, kısa süre önce BUSKİ’nin önüne su saati bırakarak yaptığı basın açıklamasında, “velhasıl Bursa’da su faturaları kazıktan ibarettir!” dedi. Doğruya doğru, sebebi her ne olursa olsun gelen su faturaları milleti adeta canından bezdirmiyor mu?

Buna sebep,

Ne diyeceği merak edilerek gözler, Büyük Başkan Alinur Aktaş‘a çevrilmişti ki; “Bursa Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü’nden (BUSKİ) alınan bilgiye göre…” diye başlayan bir haber yayımlandı. Haberde, eğer yağmur yağmazsa barajlarımızda üç aylık suyumuzun kaldığı ve tasarruf yapılması gerektiği ikazı vardı.

Bunun anlamı şu:

Açıkçası, Selçuk Türkoğlu, “suyu neden pahalıya veriyorsunuz” diye isyan ededursun. Eğer üç ay içinde yağmur yağmazsa paramızla bile su bulamayacağız. Hele bir de temizliğe her zamankinden daha fazla önem verildiği, dolayısıyla daha çok su tüketildiği salgın günlerinde bu sürenin kısalmayacağını kim garanti edebilir?

Peki; kader mi bu?

Elbette hayır. Sadece Alinur Aktaş’ı değil selefini de hesaba katarak söylüyorum. Kasaba siyasetçisi akıldaneler bilmediği, başkanlar da bilenlere sormadığı için yaklaşık 800 milyona (net fiyat belli değil) stat yapılır, BUSKİ’nin paraları bile Doğanbey ucubeleri gibi Bursa’nın bağrına saplanmış ikinci hançer olan stada aktarılır ama şehrin su sorununu çözmek kimsenin aklına gelmez.

Şimdi kulağınızı açın

Ve beni iyi dinleyin lütfen. Hadi, üç ay içinde yağmur yağsa bile Bursa’nın beklenmedik bir anda susuz kalabileceğini biliyor musunuz? Korkunç değil mi? Bakın anlatayım. Dobruca’daki Bursa’nın arıtma tesisi artık miadını doldurdu. Her an, “benden bu kadar” diyip teslim bayrağını çekebilir. Böyle bir durumda şehri nasıl bir kaosun beklediğini düşünmek bile istemiyorum.

Yeri gelmişken,

Hemen bir konuya daha değineyim. Çağrışan’daki elektrikli pompalarla Mudanya’ya su veriliyor. Bu durum, sadece vatandaşa yüksek su faturası değil, BUSKİ’ye de yüksek elektrik faturası anlamına geliyor. Sormak isterim, bu çarpıklık yüzünden BUSKİ’nin ödediği elektrik faturası ne kadardır acaba? Nihayetinde BUSKİ’nin ödediği elektrik faturasının da vatandaşın ödediği su faturasından çıktığı düşünülürse; vatandaş, yüksek su faturası ödemekle kalmıyor, beraberinde bir de gereksiz harcanan dolaylı elektrik faturası ödemiş oluyor.

Oysa bu sorunları çözmek mümkün.

Hem de tek kalemde… Bakın, Çınarcık Barajı diye bir barajımız var. Burasının içme suyu kapasitesi, Bursa’ya su sağlayan Doğancı ve Nilüfer barajlarının toplamının beş katından fazla. Eğer yanılmıyorsam, 2023 yılında Bursa’ya buradan su verilmesi için DSİ ile bir anlaşma da yapılmış. Üstelik Fadıllı mevkiinde BUSKİ için ayrılmış devasa bir boru hattı da var. Susuzluk felaketi Bursa’nın kapısına dayanmış olmasına rağmen, dahası Çınarcık gibi bir bereket de orada duruyorken kim ne yapıyor çok merak ediyorum doğrusu.

Tamam,

Bu ihmal sadece Alinur Aktaş‘ın değil. Bu çalışma çoktan başlamış ve şimdiye kadar bitmiş olmalıydı. Öyle ki; Bursa on milyon nüfusa ulaşsa bile rahatlıkla yetecek suya kavuşmalı ve üstelik bu suyu çok ucuza kullanır hale gelmeliydi. Evet, ihmal sadece Başkan Aktaş’a ait değil belki fakat aynı ihmalin devam ediyor olması Aktaş’ın boynundaki vebali de artırmıyor mu?

Bursa’yı,

Olası bir susuzluktan kurtarmak için hemen yapılması gereken şey, Fadıllı’daki BUSKİ için ayrılmış devasa borunun önüne acil olarak artıma tesisi ve isale hattı kurup Çınarcık’ın suyunu Bursalıların kullanımına sunmak olmalıdır. On milyonluk Bursa’ya bile yetecek kadar çok olan suyu devreye almak suretiyle hem su faturalarını yarı yarıya azaltmış hem de elektrikli pompalarla çekilen yeraltı sularını gelecek nesillere bırakmış oluruz. Bugün başlansa ve gerçekten “canla başla” çalışılsa bile 2023’e belki biter bu proje…

Son olarak bir konuya daha değinip,

Son sözle yazıyı bağlamak istiyorum. İstanbul’da, “insani yaşam hakkı” olarak belli bir metreküpe kadar suyun ücretsiz verildiği biliniyor. Yeterli değil ama ince bir hareket. Buna karşın Bursa’da her hane için belli bir metreküpe kadar su normal fiyattan, aşım halindeyse zamlı fiyattan veriliyor. Bir kişi yaşayan hanede aşım olmazken, dört kişi yaşayan hanede sürekli aşım söz konusu. Bu hakkaniyetli değil. Oysa olması gereken, nüfus kayıt sisteminden hane halkı sayısı çıkartılıp, bu sayıya göre hane aşım miktarı belirlenmeli. Örneğin bir kişi yaşayan eve on metreküp normal ücretten veriliyorsa dört kişi yaşayan eve kırk metreküp normal ücretten su verilmeli. Daha ideali ise, her bireyin insani yaşam hakkı olan suyun ücretsiz verilip, bu hakkın aşımı normal ücretten ve fazlası ise zamlı olmalı. En ideali ise İslam’a göre sudan para alınmaz.

SON SÖZ:

Çok sevgili Alinur Aktaş başkanım, eleştiriyorum diye bana kızmayı, üçüncü sınıf kurt taklidi yapanlar ve Reis’e “hırsız” deyip, teröriste selam çakanlarla beni uyarmayı bırakıp, nefsine ağır da gelse samimice söylediklerime kulak verse emin olun hem kendisi hem Bursa hem de Ak Parti kazanacak. Tıpkı Bat Pazarı’ndaki Eskişehir Han’ın satışından son anda vazgeçerek belediyenin ve Bursa’nın kazanmasını sağladığı gibi. Oysa harcanan restorasyon parasından bile daha az bir fiyata, haraç mezat sattıracaklardı başkana burasını. Satmadı, sattırmadı, iyi de yaptı. Tebrik ederim.