19,0396$% 0.09
20,7445€% 1.16
23,4825£% 0.79
1.198,50%0,95
1.986,00%1,01
539950฿%0.30068
Yayın: 08.11.2017 14:34 - Güncelleme: 08.11.2017 14:34
Boynuz kulağı geçer mi geçmez mi?
Aykut Kocaman ne kadar dayanır?
Bu nasıl Milli Takım?
Ligin 11. haftasına başlamadan, popüler konular bunlardı.
Başakşehir, Malatya‘yı renkli bir karşılaşma sonucu, oyuncu kalitesi ile yenince, kulak boynuza geçilmedi.
Şenol Güneş‘in Beşiktaş‘ı da aynını yaptı ve kulağı kurtardı!
Kocaman ise yine kucağında kocaman kocaman (şeddeli olsun diye iki kez yazdım) sorunlarla baş başa kaldı.
Bu da tamam…
Tamam olmayan ise A Milli Takım‘ın geleceğe yönelik hazırlık maçları için belirlenen kadrosu.
Bununla fazlaca ilgilenen olduğunu sanmıyorum.
Çünkü Türk futboluna egemen kulüpler “yerli ve milli futbolcu” barındırmayı pek sevmiyor. Çünkü harcama çok, gelir az ve sahnenin dolması gerekiyor.
Mili görev onlara göre değil zaten.
Birkaç yazar ve duayen teknik adam (!) Lucescu “Türk oyunculara kadronuzda yer verin” dese de aldıran yok. Üstelik net bir cevap da var.
“Süper Lig oyuncu yetiştirme yeri değildir!”
Hakikaten kocaman bir cümle. Yani “biz oyunumuzu, ama her türlü oyunumuzu oynarız, oyuncu bizim işimiz değil” demektir bunun adı. Bu da bir şeydir; şu anda Türkiye Süper Ligi, başındaki kelimenin dışında tamamen “küresel futbol”un bir uzantısıdır.
Haa şunu bilene! (farkındayım bu konu sizi açmadı)
Bu durumda, “yerli ve milli görev” Bursaspor gibi, taban çalışmasını gelenek haline getiren kulüplere kalıyor.
Hem A Milli Takım’da, hem de Süper Lig’de…
Son açıklanan kadro bu bakımdan ilginç. Hem Harun, hem de kiralık file bekçimiz Okan kadroda…Yetmedi, Serdar Aziz var, Ozan Tufan var. Maç sayısına bakarak değerlendirirsek, A Milli Takım’da şu anda Selçuk İnan‘dan sonra en kıdemli futbolcu Ozan… Yine kulüp değiştirse de Enes‘i unutmadım.
U-21 Takımı’nı utanmasalar Vakıfköy’de kampa alacaklar.
Sevinelim mi, üzülelim mi ?
Altınordu ve Trabzon da bize destek olur, bir de gurbetçiler, işte “yerli ve milli” iki ulusal takım.
Şimdi bu kulüplerin gelmiş geçmiş başkanları “babayiğit” mi oluyor?
Onu ben bilemem, Odalar Birliği Başkanı Hisarcıklıoğlu’na soralım isterseniz!
Yine kendimi tutamadım, spor-siyaset-iş dünyası birbirine karıştı.
Sana ne dese birisi de Bursaspor’a bir dokunsam…
Korkum var, korkum…
Geçen yıl 16 maçta 27 puan ve üst sıralar derken, son maçın son saniyesine kadar, kalp krizi geçiriyordu tüm şehir…
Ama futbol böyle bir şey işte… Böyle olmasa bu denli ilgi görür müydü?
Neyse Kasımpaşa maçı için de birkaç cümle harcayayım…
En sağlam bölge dediğimiz Agu-Badu ikilisi (bana hep Edi-Büdü’yü anımsatıyor) şaşkındı. Geçtiğimiz haftanın güzelliğini aradılar sahada, ama bulamadılar. Çok adamlı ve savunmanın ortasından geldi Kasımpaşa… Galiba Le Guen’nin 3-5-2’sine nanik yapıyorlardı. “Kenardan olmasa, ortadan gelir, canını yakarız“ demek istediler kanımca… Neyse ki Harun iki golden fazlasına izin vermedi. Lig içinde böyle anlar, dakikalar, maçın bazı bölümleri olacaktır.
Önemli olan; kötü koşan olmasın, yardımlaşma bitmesin, ekip ruhu gitmesin.
Şimdilik böyle bir tehlike yok.
Sistem, ağır aksak oturuyor, Ertuğrul geri dönüyor, Aziz dur durak bilmiyor, oyun sürati, Jorquera oynamadığı anlarda az da olsa artıyor…
Daha ne olsun ki?
Devrim gibi…