0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türk siyasetinde dönem dönem manalandırılamayan ancak yıllar sonra etkileri ortaya çıkan olaylar olur. Siyaset sadece siyasette kalmaz. 

O kadar iç ve dış etken birbirini tetikler ki bu kadar manasızlık yorar insanı ama bilirsiniz bu adımların arkasından bir şey olacak.

Ne olacak ama?

Bir belediye başkanı üstelik elini attığı her şeyi eline yüzüne bulaştıran ciddi başarısız ve başarısızlıkta da liderliği kimseye bırakmayacak bir isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu.  

2019 yılında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yaptığı siyasi polemikte söylediği “Seçimleri iptal edenler ahmak” sözü nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandı.   

Mahkeme hakimi, sanığın “hakaret” suçunu “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı (YSK üyeleri)” işlediğini belirterek, bu nedenle İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verdi.

Aslında Türkiye bir süredir nefesini tutmuş bu yargılamanın sonucunu bekliyordu. 

Mahkemenin verdiği karar muhalefet tarafından beklenildiği gibi siyasi olarak değerlendirildi. 

Kamuoyunda da verilen karar çok da destek bulmadığı gibi hem iktidar kanadı hem de muhalefette siyaset yargı kararlarıyla dizayn ediliyor algısı oluşturdu bir miktar. 

Türkiye uzun süredir muhalefetin cumhurbaşkanı adayını açıklamasını bekliyor. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu defaten belediye başkanları görevlerine baksınlar dese de Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri hear defasında öne çıkıyor ve özellikle İYİ Parti’nin bu yönde bir arzusu olduğu da görünüyor. 

Alınan kararın siyasi sonuçları olur mu? 

Pekala olur. 

Öncelikle bu kararın iktidara bir faydası olmadığı gibi gereksiz polemikler nedeniyle siyaseten bir miktar yıpranma söz konusu olur. 

Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mağdur olmasına neden olan hapis kararı ile bu aynı olmasa bile aynı olduğu algısı da Erdoğan’ı hedef alan bir kampanyaya dönüşüyor. 

Ve aslında muhalefetide oldukça sıkıntılı bir sürece sokan bir karardan bahsediyoruz. 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek isteyenlerin ekmeğine yağ süren bu olay, 

İmamoğlu’nu adaylığa taşır mı? 

Bu bir ihtimal ancak zor bir ihtimal. 

Zaten süreç 2 yıl kadar sürecek. 

Yargıtay aşaması bırakın genel seçimi yerel seçimi bile geçebilir. 

Jenerik senaryo olarak bakarsak. 

Bu karar meclis tarafından yeni bir kanunla yok hükmüne getirilebilir. 

AK Parti’nin bu mağduriyet edebiyatının devam etmemesi için böyle bir adım atacağını düşünüyorum. 

Tüm bunlar bir yana Erdoğan’ın gitmesini içerdekiler kadar dışardakiler istiyor. Erdoğan, son seçimim çıkışıyla önemli bir hamle yapmışken mahkeme kararı bir anda gündemi değiştirdi. 

Demek ki yasalarda temizlenmesi gereken maddeler var. 

Siyasetin mahkeme kararları ile dizayn edilmesinin önlenmesi için ciddi bir adım beklemek mümkün. 

Bu süreçte verilen karar haklı ya da haksız olmasına bakılmaksızın siyasi bir karar olarak tarihe geçecek. 

Daha garip olan ise örneğin HDP’lilerin devleti, devlet büyüklerini ve milleti hedef alan açıklamalarına verilmeyen cezaların burada adı Cumhurbaşkanı adayları arasında geçen İmamoğlu’na karşı verilmesi de tıpkı seçim sürecindeki o acayip söylem gibi “Hiçbir şey olmadıysa bile bir şey olmuştur”mantığını akla getiriyor. 

Ne yazık ki bu karar bir fayda getirmediği gibi hem siyasi hem yargıyı bir kez daha tartışılır hale getirdi. 

Yıpranmasına neden oldu. 

Gerek var mıydı?

Şimdi dikkatle süreci takip edersek bu meselenin nasıl garip sonuçlar ortaya koyacağını da göreceğiz: 

Yargının siyasete müdahalesi sınırları net olarak çizilerek sınırlanmalıdır. 

Çorbaya dönen siyaseti,bir de yargı kararıyla karıştırmak doğru olmaz.