Veliler konuşuyordu kulak misafiri olduk

Yayın: 25.05.2022 15:26 - Güncelleme: 25.05.2022 15:26

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Efsanevi tuz yürüyüşünün kahramanı Mahatma Gandhi’nin bir sözü var.

“Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.”

Ve yine güzel bir söz.

Tolstoy’dan.

“Biz, hem kurtların doymasını, hem de koyunların sağ kalmasını istiyoruz” diyor.

İki sözün ortaya döktüğü anlamlar Türkiye’de hayvanseverlik konusundaki düşüncelerimizi de özetliyor aslında…

Evine hayvan alan da, ahırında besleyen de, “Aman benden uzak olsun” diyen de kendi ölçüsünde hayvansever.

Bursa’da da kendisini bu konuya adaylar var.

Şahin Gencal gibi…

Hem bir siyasetçi hem de bir hayvansever.

Yıllardır sokaklarda kalmış, bırakılmış başıboş köpekleri besleyip duruyor.

“Belediyeler ne güne duruyor” diyen olabilir.

Belediyelerin de gücü yetmiyor ki…

Hani derler ya, “Kelin merhemi olsa başına sürer.”

Bazı sözlerin tehlikesinin farkındayım ama böylesi durumları üstteki sözden daha iyi ne anlatabilir ki…

Zaten insan kendisiyle barışık değilse, ne söylersen söyle; alınır.

Bir söz var ya, “Cami ne kadar büyük olursa olsun, içindeki imam bildiğini okur” diye…

Niyet önemlidir burada…

Niyetin neyse, sen osun çünkü…

Sabah, okul önü sohbetinde çelimsiz üç yavrusuyla dolaşın bir köpeğe bir öğrenci ile bir hayvansever mama verirken, veliler kendi arasında konuşuyordu.

Bir veli olarak kulak misafiriydik.

İçlerinden biri, “Burada besliyorlar, köpekler buralara alışıyor, çocuklarımız sonra tehlike altında kalıyor” diyordu.

Haklılık payı var mı?

Var…

Birçok facia yaşandı.

Hala da yaşanıyor.

Aç biilaç sokaklarda kalan hayvanlar ne yapsın, hele sürü halinde dolaştıklarında…

Maalesef, kötü sonuçları oluyor bu durumun.

Durumdan hoşnut olmayan veli, sözlerinin devamında, “Ben de hayvanseverim. En azından evime kedi köpek almıyorum, çünkü bakamayacağımı biliyorum” diyordu.

Haklı mı?

Haklı.

Sokaklardaki hayvanların önemli bir bölümü bir hevesle alınıp, sonra da olmuyor diye sokaklara bırakanların marifeti değil mi?

Biliyorum, bu konu netameli bir konu.

Parasızlıktan yatırım yapamaz, personel parasını zor denkleştiren belediyelerin bu köpekleri, kedileri alıp kısırlaştırması da o kadar kolay değil.

Yıllardır bu uygulama devrede…

Peki, uygulamayı kopya ettiğimiz Avrupa ülkelerinde sokakta başıboş gezen köpeğe, kediye rastlanmazken bizde neden cirit atar durumdalar?

Neden sonuç alamıyoruz?

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ