2

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Demokrasi ve Uzlaşma Grubu’nun haziran ayı toplantısını Mudanya’da gerçekleştirdik.

Eğilmeyen, bükülmeyen, yolsuzluklara, hırsızlıklara geçit vermeyen Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın konuğuyduk.

Uzun süreden beri planlıyorduk bu toplantıyı ancak hem başkanın hem de bizim programımız ancak bu aya denk geldi.

****

Mudanya Belediyesi’nin eski Öğretmenevi’ni restore ederek, yaşam verdiği binada gerçekleştirdik bu buluşmayı…

Konaklamanın da yapılabildiği tesisin genişleteceğini söyledi Başkan Türkyılmaz o akşam…

Mudanya halkının uygun fiyatlarla yararlanabileceği çok iyi bir tesis olacak.

****

İlk olarak şunu belirteyim, grubumuza, henüz seçilmeden önce Bursa Esnaf Odası Başkanı Fahrettin Bilgit’i de almıştık; Çiçekçiler Odası Başkanı, uzun yıllardan beri Demokrasi grubunun en devamlı katılımcılarından Ertan Tanırgan’ın önerisiyle…

Seçimi kazanması, Bursa’da büyük değişimi gerçekleştirmesi açısından gururumuz oldu.

****

Peki ne konuştuk?

Başkan Hayri Türkyılmaz Taş Mektep’i anlattı, Türk literatürüne kazandırmaya çalıştıkları ‘Mavi SİT’le ilgili çalışmalara değindi, belediyenin kendi olanaklarıyla yaptığı, müteahhitlere bir kuruş kaptırmadığı Yıldıztepe’nin son durumunu aktardı.

Son noktayı Türkiye’de duyulmayan bir cümleyle bitirdi ki, yerel yönetim konusunda uzman olan Tahsin Bulut’tan bile teşekkür aldı:

“2014 yılından bu yana bir karış toprağı imara açmadık.”

****

Toplantı konuklarımızdan biri Başkan Türkyılmaz, diğeri ise yaz dönemi Mudanya tarihi bir binada yaşayan Mithat Kırayoğlu’ydu.

Mimar Kırayoğlu’nu bilmem anlatmaya gerek var mı? ÇEKÜL Vakfı’nın kurucularından ülkemizde tarihin yeniden ayağa kalkmasında çok büyük roller üstlenen Tarihi Kentler Birliği’nin aktif yürütücülerinden biri Mithat Kırayoğlu…

****

O Kırayoğlu bize şiir gibi, şiirler eşliğinde Bursa’yı, Mudanya’yı anlattı.

Gözlerimiz kapalı dinledik, hem kendisine hem Mudanya’ya hayran olduk:

“Güneyden Kuzey’e doğru antik uygarlıkların ülkesiyiz. Karya, Likya, Lidya, Frigya ve Bitinya olarak geliyor. Milattan önce iki binlerden söz ediyoruz. Bitinya’nın 9 kentinden üçü Mudanya’da… Antik çağdan bu yana insanlar buraya gelmiş. Sonra Roma döneminde de çok önemli bir kent olmuş Mudanya… Myrilea ismiyle kuruluyor. Sonra Apemea oluyor başka bir uygarlık döneminde. Haçlılar İstanbul’u alıyorlar; bir yıl bu bölgede kalıyorlar; Mudanya’ya gelip alıyorlar. O zaman da dağlık bölge anlamına gelen Montaina adını veriyorlar. Montanya süreç içinde Mudanya oluyor.

Neden insanlar hep buraya gelmişler, uygarlık kurmuşlar? Sebep çok basit, bereket sözcüğüyle açıklamak isterim. Bereketli bir yer burası… Bereketli topraklar burada… İki büyük kültür bitkisi burada yetişiyor. Biri üzüm, oradan şarap elde ediliyor. İkincisi zeytin ve zeytinyağı…

Diğer bütün meyvelerin de bereketli olduğu coğrafya burası… Denizin bereketi var Mudanya’da… 28 çeşit balık çıkıyor burada… Başkan 55 çeşit diyor. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar balık çeşidi yok. Çünkü burası Marmara… Alttan üsten bereket fışkıran bir denizin kıyısındayız. Hem bereketli topraklar hem bereketli deniz var. ÇEKÜL’ün bir sloganı var yeşille mavinin buluşma noktalarının haritasını yaptık. En güzel yerlerinden biri Mudanya, 55 kilometre kıyı şeridi var. Tarih boyunca bu kadar uygarlığa beşiklik etmiş, burada insanlar mutlu yaşamışlar. Mudanya’ya bu kadar ürün olduğu için antik çağlarda bile gemiler boğazlardan geçerek Mudanya’ya gelmişler. Bursa’nın ürünü Mudanya’dan satılmış. Mudanya ticaret ve kültür merkezi olmuş. Burada insanlar zengin olmuş. Zengin olunca da ne yapmışlar? Öteki dünya için anıtsal eserler yapmışlar. 50’ye yakın kilise var. Okullar var. Kendilerine çok güzel evler yapmışlar. Türkiye’nin en güzel evleri Trilye’de, Mudanya’da… Muhteşem ahşap konaklarda yaşamışlar. Varlıklı insanlar oldukları için yeme içme kültürleri de gelişmiş.”

****

Mithat Kırayoğlu, 1968 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi’nin ilk dersine konuyu getirdi ve kentle insan ilişkisini anlattı:

“İlk dersimizde mimarlık nedir konusu işlendi. Konuşan hoca, Prof. Dr. Doğan Kuban insan, mekan ve kent dedi ve tarihi Bursa’dan bahsetti. Örnekleri hep Bursa’dan verdi. İkinci gün Gündüz Özdeş, Şehircilik Kürsüsü Başkanı… O da insanla mekan arasındaki ilişkiyi en güzel anlatan bir siyasetçi W, Churchill diyerek şu sözünü aktardı: ‘Önce biz evlerimizi yaparız, sonra evlerimiz bizi yapar.’ Ben de buradan yola çıkarak diyorum ki, önce biz şehirlerimizi yaparız, sonra şehirler bizi yapar. “

****

Mithat Kırayoğlu sözlerinin burasında, şehir insan ilişkindeki anlatımı güçlendirmek için Edip Cansever’in Mendilimde Kan Sesleri şiirini okudu.

Ki ben o şiirin son iki dizesine bayılırım:

“Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar!”

****

Mithat Kırayoğlu şu bölümü okudu:

“İnsan yaşadığı yere benzer benzer. O yerin suyuna, toprağına benzer. Suyunda yüzen balığa, toprağını iten çiçeğe öylesine benzer ki!”

Demek ki yaşadığımız mekanlara, yaşadığım sokaklara benziyoruz. Öyleyse şehrimiz bir şeylere benzemeli… şehir bir şeye benzemiyorsa insan da bir şeye benzemez.”

Deniz SİT’i kavramı nasıl çıktı?

Fransızca’dan dilimize geçen SİT kavramı tarihsel olarak korunacak değerleri ifade ediyor.

Ancak Türkçe’de ‘Doğal SİT’, ‘Arkeolojik SİT’ gibi kavramlar da kullanılıyor.

Korunacak değerler anlamında Marmara denizi için de Mudanya kaynaklı ‘Mavi SİT’ kavramı ortaya atıldı.

Mithat Kırayoğlu bu kavramın çıkış nedenlerini şöyle ifade etti:

“Marmara’nın kıymetini bütün dünya biliyor ama biz bilmiyoruz. Marmara’yı korumakla ilgili yabancı bilim adamları çalışmalar yapmışlar. İtalyan hocalar, Marmara’yı kurtarmak gerekiyorsa Mudanya’dan başlamak gerekiyor. 55 kilometrede 100 bin kişi yaşıyor, çok fazla nüfus yok. Sanayi yok. Evsel atık en kolay temizlenen şeydir. Burada bu işi başlatabiliriz. Deniz SİT’ini buradan başlatabiliriz dediler.”

GEMLİK-MUDANYA KARŞILAŞTIRMASI!

Bu konuşmaların ardından Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Gıyasettin Bingöl, Bursa neden Mudanya’ya akıyor da Gemlik niçin öksüz bekliyor, sorusunu ortaya attı.

Yaklaşık bir saat analiz yapıldı.

Aşağı yukarı şu ortak noktalara varıldı:

1-Mudanya Gemlik’ten daha güvenli…

2-Yeme-içme kültürü Mudanya’da daha iyi… Çok sayıda balık yenecek mekan var. Gemlik’te herkesin bildiği mekan ‘Boksör’dü. Onun adı bile ‘Boksör’ yani kavgayı çağrıştırıyor denildi.

3-Mudanya’da insanlar kendini daha özgür hissediyor.

4-Mudanya’nın tarihsel zenginliği Gemlik’ten çok fazla… Tirilye ve Mudanya kısmen de olsa korunabilmiş.

5-Bir de ben ekleyeyim; Gemlik’in komşusu Orhangazi-Osmangazi… Mudanya’nın komşusu Nilüfer… Bursa batıya doğru genişleyince, Mudanya ile yakınlaştı.